Şehrimizin neredeyse bir asır öncesine uzanan fotoğraflarının altını üstüne getiriyorum ne vakittir, “saklı kalmasın hazine” derdiyle kimini paylaşıyorum, hayretten hayrete salmıyor mu her kare?…
Kim “şehir” der gördüğüne; resmen “şiir”.
Metin Boyacıoğlu üstadımızın getirdiği bir “Foto Arel” fotoğrafında şehrimizin Çayboyu “resmedilmiş” misal…
Eli kuvvetli bir ressam tarafından çizilen emsalsiz bir resimmişçesine poz vermiş ahşap, taş, su, gökyüzü ve insan.
Nasrullah Köprüsü’nün “kuzey” yönünden çekilen, caddenin “garp” kesimini kadrajın alabildiği kadarıyla yansıtan takdire şayan bir “dönem” fotoğrafı…
Bugün bakıldığında “Garp cephesinde yeni çok şey var”.
Tek ustanın elinden çıkmışçasına “biblo” mekanlar…
“Bol bolamat su”.
Dere korkuluklarının zarafetine bakar mısınız?..
Estetikte “geri” gitmekte fayda var bugünkü örneklere bakınca.
Sıra sıra dizilmiş ahşap konaklar…
Pastoral bir şiirin 90 derece döndürülmüş yatay mısraları gibi.
“Kapatma” gözünü…
Envai güzelliği gönülde hisset.
(27 Şubat 1938 Çayboyu…
Karaçomak Deresi taşmış.)
Not: “Mimari şiir” değildi sadece 1930’lardaki Kastamonu…
İnsanlar da “şiir kahramanları” gibiydi.
Kentlisinden köylüsüne…
Tüccarından işçisine.
“Eğitim, kültür, üretim” merkezlerinden biri olmasının tüm cazibesi kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına karşılık buluyordu şehrimizde…
“Zarafet, nezaket, letafet” şehriydi Kastamonu.
“Foto Niyazi” tarafından çekilen gazetemiz arşivinden bir fotoğrafta 1930’lu yıllarda “meyve” ticareti yapan tüccarlar ve işçiler bir arada görülüyor…
Dantel işler gibi ahşap kasalara dizdikleri “üryani” ile poz vermişler.
(Bu fotoğraf üzerinden önceki yıllarda “üryani” üretimini ve ticaretini konu eden yazılar yazmıştık…
Bugün “kültür” cephesinden bakalım manzaraya.)
Üretim “meydanda”…
“Üryani”.
Eğitim “belli”…
O devirde “üryani” ihracatı yapmak için en azından “hayat okulu” diploması lazım.
Kültür “akıyor”…
Tüccarların elbiselerinden işçilerin elbiselerine kadar, günümüzde böylesi bir “kreasyon” buluverin kolaysa.
“Yelek”…
Dönemin üniforması.
“Yerli malı, yurdun malı”…
Türk Bayrağı dükkan duvarında.
(Gazetemiz arşivinden bir diğer fotoğraf…
“Büfe” demeye dilim varmıyor vitrinin şaşaasına bakınca.
Envai alkollü ve tütün “içecek”…
O vakit ülkenin genelinde ne varsa şehrimizde de “içime amade”.
“Bozkurt” marka sigara dikkatimi çekti…
1935 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk “isim babası”.
Gazi’nin kıymeti bir başka…
Renkli bir çiçek bahçesi bıraktı miras.)
MUSTAFA AFACAN