“Şehir bostanı”, “Kent bahçeleri”, “Balkon tarımı” misali isimlerle anılıyor, tüm dünyada yükseliyor, hükümetler destek veriyor, yerel yönetimler teşvik ediyor, şehirler tarımın bir diğer adresi oluyor, kendi yiyeceğini üret, fazlasını ister hediye et, ister sat…
Kastamonu için biçilmiş kaftan.
Balkondaki bir saksı…
13 kilogram domates veriyor.
Mislisiyle hıyar…
Marul.
Balkondan başlayarak şehri tarımsal üretim alanına çevirmek zor değil, tarım endüstrisinin geldiği “kimyasal” hal ve ekonominin vardığı pahalılık, zorunlu kılıyor günümüzde bu seçeneği…
Kastamonu kırsalındaki tarımsal üretim şehri zaten beslemiyor, halden geliyor pazar malzemesi, domatese bile muhtaç Kastamonu, misli fiyatlarla üstelik.
Yerli tohum, sıfır ilaç ve kimyasal gübre, geleneksel üretim…
Sağlıklı besin.
Şehir üretimine dönük özel pazar yerleri kurulabilir…
Tüketici kitleyi üretici yapmak mümkün.
Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu’nun zirai birim kurarak yerli tohumdan fide üretecekleri ve halka dağıtarak şehir tarımına öncü olacakları açıklaması son derece umut verici…
Kastamonu’yu bu alanda öncü yapacak bir hamle.
Şehir tarımı günümüzde “hobi” değil…
İhtiyaç.
“Kastamonu su muhallebisi” tarihi
Kastamonu’yu Kastamonu yapan hemşerilerimizden Yavuz Ballık ile Kastamonu Su Muhallebisi tarihini konuştuk, bir diğer Kastamonu’yu Kastamonu yapan bir diğer hemşerimiz Muhsin Altındağ’a telefonla bağlanarak eksik bilgileri tedarik ettik…
Su muhallebisi etrafında oluşan kültür illa ki derdimiz.
Yavuz Ballık’ın ilkokul yılları…
1930’lu yıllarda Vali Konağı karşısındaki alan o vakit çayır, ağaçlarla süslü, lunapark kuruluyor, eğlence eksik olmuyor. İsmini çıkaramadığı sakallı, yaşlı, nur yüzlü, efendi birini hatırlıyor Yavuz Ballık. Camekanlı tezgahı omzunda, müşteri geldiğinde sehpasını yere koyup camekanı üzerine koyan, su muhallebisi satan usta. Üzerine renkli gül suyu döktüğü su muhallebisinin porsiyonu 5 kuruş.
İsminin önüne “nam” alacak kadar işini doğru yapan hemşerilerimizi hatırlattı Yavuz Ballık…
Muhallebici Tevfik Efendi; Mavi Gişe bitişiğinde, günümüzde börekçinin olduğu dükkanda 1930’lu, 40’lı yıllarda hizmet vermiş, “Su muhallebisi, dondurma, keşkül, sütlaç”.
“Muhallebici Ömer”…
Şimdiki Ömür pastanesinin olduğu yerdeki dükkanında meşhur muhallebisini yaparmış.
“Muhallebici Cemal”…
Nasrullah Şadırvanı’ndan Kasaplar Hal’i istikametine dar bir yol uzanırmış 40’larda, Muhallebici Cemal’in dükkanı işte o sıradaymış.
“Muhallebici Yaşar”…
Eski belediye karşısında, 1980’li yıllarda.
Evvel zaman hastaya su muhallebisi götürülmüş ziyarete giderken…
Gül sulu.
“Su muhallebisi kaşığı ayrıdır” diye anlatıyor Yavuz Ballık,,,
Önü küt, dikdörtgene yakın, sapında “ay yıldız” motifi.
“Su muhallebisi” tatlı olmanın ötesinde bir kültür…
Işıltılı bir tarihin unsurlarından.