İnsanı, toplumu, hayatı ciddiye alıyor…
Olan bitene ilgi duyuyorsanız…
Ve yaşınız ellinin üzerindeyse…
Önce derin bi nefes alın…
Sonra dikkatinizi yoğunlaştırarak şöyle bir düşünün:
Bunca senedir siyaseten bir arpa boyu yol alındığını görmez mi insan?
Bu nasıl bir kısır döngüdür?
•••
İşin tuhafı…
Bi aralar tartışılır gibi olan ancak sonuç alınamayan bazı konuların artık gündemimizden tamamen düşmüş, hatta unutulmuş olması.
Farkındaysanız toplum olarak uzun zamandır ne siyasetin finansmanının şeffaflaşmasını konuşuyoruz, ne de siyasi parti üyelerinin, üyelik aidatlarını ödeyerek gerçek üyelik vasıflarına haiz olması gerektiğini hatırlıyoruz!
Pek çoğumuzun aklında, bir zamanlar yoğun eleştirilere maruz kalan siyasi partiler kanunu yok… Temsilde adalet ilkesini “yönetimde istikrar”a kurban eden seçim kanunu yok.
Bunları düşünmek yerine…
“Hadi sandığa…” denir denmez, oy atmaya gidiver, geliver…
Liyakati dışlayan… Ehliyeti, hakkaniyeti yok sayan… Fırsat eşitliğinin adını bile anmayan… Sadece seçim dönemlerine sıkışıp kalan bi siyaset…
•••
Hâlâ iyi niyetle, özveriyle siyasetin içinde kalmaya devam eden hiç mi kimse yok yani?
Olmaz olur mu, var elbette…
Ama onların sesinden daha çok…
Dün ak dediğine bugün kara diyenlerin…
Bugün kara dediğine yarın ak demeye teşne olanların…
Eşe dosta, “merak etme bendensin” selamı gönderenlerin sesi duyuluyor…
Siyasetin öncelikleri genel anlamda değişmiş durumda.
Üstelik…
Seçmen de “milyon tane sebeple” siyasetten beklentilerini farklılaştırdı.
Peki…
“Seçmen mi siyaseti değiştiriyor, siyaset mi seçmeni?”
Zor soru!
Hadi gel de cevapla:
“Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?”
Durum bu.
•••
Demem o ki:
Bu hercümercin içinde…
Aklıselim olan kendini kaybetmesin.
“Tercihlerimizin efendileri” nasılsa bildiğini okuyor…
“Olsun… Ben de bildiğimi okurum… Bugüne kadar yaptıklarımı yapmaya devam eder, ‘vakti zamanı’ geldiğinde farklı sonuç alırım” diyorsanız…
Ona da karışamayız…
Ama duamız peşin:
Allah size bi elli yıl daha nasip etsin!