Demir/taş mıdır, çelik/taş mıdır, nedir birisi var, örtüp duruyor sağda/solda…
Atıp-tutuyor.
Bakıyorsun seçim öncesi “demokrasi bülbülü” olmuş… İnsan alıp şöyle altın kafese koyası geliyordu. Ama öncesi anımsandığında bir tiksinti, bir uzakta durma, bir görmeme, umursamama insanın benliğini rahatsız etme durumları…
Ötüyor, demokrasi gülleri açıyor sanırsınız ülkede, gönüllerde… Ötüyor, bir bakıyorsun kulağa zart-zurt akortsuz sesler geliyor. Kulaklar, doğal olarak insanlar rahatsız oluyor.
Bir tezat, bir tezat ki…
Demokrasi deyip yırtınıyor, insan hakları deyip ayağa kalkıyor. Ama gözünün önünde oynanan dış odaklı/mihraklı kanlı oyun için “Ne oluyor? Durun bakalım, biz varız. Sorunu TBMM’de çözeriz” demiyor/diyemiyor.
O zaman akıllara; “Ya sen nasıl bir demokratsın, ya da nasıl bir vekilsin ki TBMM’de görüşülüp çözüme kavuşturulması gereken bu konu için sokak kavgasını, iç savaşı yeğliyorsun?
İşin garip/şaşılacak tarafı ne biliyor musunuz? Ya birisi çıkıp da; (Ama muhalefetten, ama iktidardan) ülkemizi bölmeyi arzulayan, bunu söylemleriyle ima yollu değil, açık-açık söyleyen bu adama “-Hadi, oradan be!.. Haddini bil!..” demiyor nedense.
•••
Güneydoğu’daki terörden doğan asayiş sorunu sürüp gidiyor. Bunda; bu yurt parçasına siyaseti “ayrımcılık” üzerinden tezgahlayıp söyleme dönüştürme çabalarının payı olduğunu, bunun için anlamsız “Kürtçülük” akımının yıllardır körüklendiğini bilmeyenimiz yok. Bunun durduk yerde sorun olarak önümüze çıkmadığı da bir acı gerçek…
Kısacası, oyun içinde oyun…
Tek bir kişinin ortaya atılıp ülkeyi ateşe verdiği oyun da olmadığı bir gerçek… “Sevr Şer Güçleri”nin bu oyuna arka durduğunu bilmeyenimiz yok sanırım. Gelinen nokta açısından manzara çok acı… Devletine, ülkesine sadık/saygılı/bağlı Doğulu yurttaşlarımızın kahir çoğunluğu yaşanan terör ortamından şikayetçi… Evlerinden, işlerinden, bağ/bahçelerinden, rahatlarından oldular/oluyorlar.
•••
Peki, Demir/taş mıdır, çelik/taş mıdır, kimse ne yapıyor? Ortalarda fink atıp yaban eller sıkıyor, aklınca güya söndürülmesi gereken terör ateşine çözüm arıyor.
Ne diyebilirim ki?
Şaşkın ördeğin işine benzemedi mi bu?