- TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, Bozkurt ziyareti sonrasında yaptığı açıklamada, “Doğal afet ve deprem bakanlığı kurulmalıdır… Bozkurt’ta akıllardaki soru işaretleri kaldırılmalıdır… Alacakları ve kredileri ertelemekle destek olunmaz… Bundan sonra benzer acılar yaşamamak için ülkemizdeki dere yatakları yeniden ele alınmalı…” dedi.
Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül dün Bozkurt ilçemizi ziyaret etti. İlçede incelemelerde bulunan Sarıgül, selzedelere geçmiş olsun dileklerini iletti, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı diledi.
Sarıgül, ziyaretleri sırasında yaptığı açıklamada, doğal afetler ve deprem bakanlığının kurulması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin deprem kuşağında olduğuna işaret eden Sarıgül, “Bir genel müdürlükle bunu geçiştiremeyiz. Dere yatakları alabildiğine fazla. Karadeniz Bölgesi’nde Allah’ımızın verdiği çok güzel tabiat güzellikleri var ama yağmurlara karşı, doğal afetlere karşı da tedbir almamız lazım. Onun için doğal afetler ve deprem bakanlığı kurulursa daha rahat çözüm bulabiliriz.” dedi.
Bozkurt ziyareti sonrasında partisinin il başkanlığı binasında da bir toplantı düzenleyen Mustafa Sarıgül’e TDB Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Demir, TDP Ankara İl Başkanı Deniz Kaya, TDP Çorum İl Başkanı Engin Eren, TDP İl Başkanı Ender Karahasanoğlu eşlik etti.
“AKLIMIZA TAKILAN SORULAR VAR”
Mustafa Sarıgül, yaptığı açıklamada şunları ifade etti:
“Türkiye Değişim Partisi olarak biz karalamak için, kötülemek için değil çözüm bulmak için bu basın toplantılarını yapmaktayız. Aklımıza takılan bazı sorular var. Bu soruları bütün yurttaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Ezine Çayı’nın dere yatağı nasıl daraltılmıştır? Dere yatağında bina yapılmasına kim izin vermiştir? Sel felaketinin boyutlarını büyüten sonuçlarını daha da acı hale getiren tomruk deposunu oraya acaba kim koymuştur? Evet, akan sulardan enerji üretilmesi son derece önemlidir. Bunu Türkiye Değişim Partisi olarak bizde arzu etmekteyiz. Ancak bunun bir orta yolu yok mudur? Bilimin değerlerine, çevre kurallarına hiç uymadan 250’ye yakın Hidroelektrik Santrali’nin Karadeniz bölgesinde kurulmasına acaba kim izin vermiştir? Evet, vatandaşımız şu anda son derece mağdurdur. Ama devletimiz güçlü olduğunu bir kez daha göstermelidir. Sel felaketinde yaşayan bölge halkımız yaşanan bu felaketin sorumlusu Bozkurt’ta oturan yurttaşlarımız değildir. O halde o yurttaşlarımızın mağduriyeti mutlaka ve mutlaka önlenmelidir”
“ERTELEMEKLE DESTEK OLUNMAZ”
“Vatandaşımızın alacağını ertelemekle destek olmaz. Bu alacaklar bir yıl süre ile faizde olmadan hiçbir şekilde alınmamalıdır. Malı mülkü zarar görenlere kredi ertelemeyle destek olmak değil, zararlarının tamamı yüzde yüz karşılanmalıdır. Devletimize düşen görev, iktidara düşen görev aynı zamanda hukukun da gereğini yapmaktır. Vatandaşlarımızın yaralarının sarılması evet aslında bir hukuk gereğidir. Ama burada devletin sorumluluğunu yerine getirmediğinden dolayı vatandaşlarımızın zararı son derece büyüktür. Buradaki vatandaşlarımızın tekrar bu binaları yaptırma gücü yoktur. O bölgedeki yurttaşlarımızın bir yıl süre içerisinde SSK’larını, muhtasarlarını, gelir vergilerini mutlaka ve mutlaka almamalıdır. Hiç yoktan o bölgedeki vatandaşlarımızın yaraları sarılmalıdır”
“DERE YATAKLARINDA YAPILAŞMAYA İZİN VERİLMEMELİ”
“Karadeniz’deki dere yatakları derhal tespit edilmeli ve oradaki yurttaşlarımız daha güvenli bölgelere mutlaka taşınmalıdır. Ayrıca dere yataklarıyla ile ilgili imar plan değişikliği yapılarak, bugünden sonra dere yataklarındaki yapılaşmaya asla izin verilmemelidir. Bugün Bozkurt’taki vatandaşlarımız o binaları yapmak için çoluğunun çocuğunun rızkını harcadı. İktidara düşen görev ya o binalar yapılmamalıydı, ya da o binalara eş değer binalar yapılarak, daireler mutlaka vatandaşlarımıza teslim edilmelidir. Doğanın kurallarını bilerek, hukuk kurallarından ayrılmadan, bilimin gösterdiği çizgide, gerçekçi bir planlama anlayışıyla bu felaketlerin asla yaşanmaması için tedbirler almalıyız. Yine yağmurlar yağacak, yine HES’ler yapılacak, yine tomruk depoları olacaksa, bunlara aynı şekilde devam edeceksek, sonuçlar daha da vahim olabilir. O nedenle artık plansız yaşamaya, hukuka aykırı hareket etmeye, çevre değerlerini hiçe saymaya son verelim ve gereken tedbirleri alalım. Bir kez daha Kastamonu’dan tüm halkımıza başsağlığı diliyorum”
Cengiz MUHZİROĞLU