“Cide denildiğinde akla ilk gelenlerdendir sarıyazma. Ancak sarıyazma yalnızca başörtüsü değildir Cide’de. Büyük usta Rıfat Ilgaz’ın kendi yaşam öyküsünü anlattığı romanıdır. Dillerde türkü, halk oyunlarında figür ve kadının üstündeki kıyafet bütünüdür.” diye tanımlıyorum sarıyazmayı.
11-13 Temmuz 2019 tarihlerinde 24. gerçekleştirdiğimiz Cide, Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Festivalinin adından da anlaşılacağı gibi önemli unsurlarından biri sarıyazmadır.
1995 yılında ilk festivali düzenlerken amaçlarımızdan biri sarı yazmayı öne çıkarmaktı. Beklentimiz de üretim artışıyla ilçeye para girişi sağlamak, Yazmacı Mehmet’in tek başına yaptığı üretimi en azından bir kaç kişinin daha çalışacağı iş alanı haline getirmekti.
Mehmet Genç Cide’nin dağ köylerinden biri olan Başköy Nosura Mahallesi’nde kendi evinde yazma baskılarını yapıyor, kendine yetecek para kazanıyordu. Çok severek yaptığı, zor bir işti onunki. Bir saatte bir yazma… Ahşap kalıplarla elle basılıyordu, her renk için ayrı bir kalıp… Festivalden önceki dönemde yıllık bin civarında yazma basıyor ve satıyordu. Yazmaları alan esnaf belli, ederi belli geçinip gidiyordu.
1995 yılındaki ilk festivalin hazırlıkları Mehmet Genç ve sarı yazma açısından oldukça iyi geçti. Çok sipariş aldı.Aylar önceden durumdan haberdar edildiği için gece gündüz çalıştı. Yüzlerce hatta binlerce yazma bastı. Yazma bir tarafa, para bir tarafa anlaşmıştı ilgililerle. Festival tarihi geldi çattı. Bir akşam yazmaları teslim etti. “Yarın sabah gel paranı al,” dediler. Gece gündüz çalışmasının karşılığını almalıydı. Sabah gitti parasını almaya ama aklınıza geldiği gibi parasını alamadı. O hesabı almak aylar hatta bir bölümü yıldan fazla sürdü.
Festivalde sarı yazmaya övgüler düzdük. Baskısı yapılan yazmaları keserek birbirinden ayırmayıp metrelerce uzunlukta sahne düzenlemesinde kullandık. Davetli gelen sanatçı, panelist, yazar ve gazetecilere hediye ettik.
Peki, ne oldu göz nurumuz elle basılan sarı yazma? Zamanında ödeme alamayan Yazmacı Mehmet’in malzeme aldığı yerlere ödemeleri gecikti. Güven kalmadı. İşi zorlaştı. Sarı yazma birkaç festival sonra hiç basılmadı, basılamadı. Sonra Tokat’ta yapılmaya başladı. Sonraki yıllarda hiç basılamayacağını bildiğimiz el işi sarı yazmanın baskısı için kurslar açtırdık Yazmacı Mehmet’e. Başka illerde yapılan Kastamonu günlerinde baskı gösterisi yaptırdık.Varsın para kazanmasın. Kendi insanımız elbette ki katlanacak böyle durumlara(!) Kültür yok olmuş; emek, alın teri bunların önemi yok.
Günümüzde halen Tokat yapıyor Cide’nin sarı yazmasını. Böyle olunca da “Cide’nin sarı yazması” lafı havada kalıyor. Aldığım bir duyuma göre Bursa da yapılmaya başlanmış. Yıllık kaç adet üretildiğinden söz etmeyeyim. Yalnızca Cide için yıllık yüzbin gibi bir rakamdan bahsediliyor. Elbette ki parası ödeniyor.
(…)
Al paçalıklı, sırtı küfeli,
Başı çifte çifte sarı yazmalı
Siler gibi alın yazını çevrene
Bu karayazıyı alnından silip
Kendi öz yazını, kendin yazmalı!
(Cide-1978)
Sarı yazma, artık Rıfat Ilgaz’ın şiirinde söz ettiği yazma değil. Ne tek, ne çifte çifte… “Kendi öz yazını, kendin yazmalı!”Ne demek istedi Rıfat Ilgaz, düşünüp duruyorum(!)
Recai YILMAZ