En büyük lobi gücümüz KKV’nin yeterli çoğunluğa bakılmaksızın yapılan genel kurulu, İstanbul kanadından tamamen yoksun olarak sahaya çıkan 11 üyenin katılımı ile gerçekleştirildi…
Varsın yedek kulübesi ve tribünler boş kalsın, 11 üye yetti KKV’nin kuruluş ruhunun salonu doldurmasına.
98 üyesi olmasına rağmen 11 üye ile yapılabilen kongre, bazı konuşmacıların harareti nedeniyle yer yer volümün duyma kaybı riski oluşturacak safhaya yükselmesine karşın zerre sakatlık olmadan, gönül kırmadan, vakfın gündemi yanı sıra ilimizin genel sorunları da masaya yatırılarak, ağız tadıyla başladı ağız tadıyla bitti…
Olgunluk ve vilayet kimliği hassasiyetinin tavan yapması yanı sıra vakfın tadilatına kapı aralamasıyla, örnek mi örnek bir toplantı oldu.
Kimi “tabii” kimi “kurucu” üye olan bu kadro, KKV’nin dönüşümüne ve bu sayede geleceğe taşınmasında imza atan kadro olarak tarihe geçecek hiç şüphesiz…
“Şehmus Günaydın, Tahsin Babaş, Selçuk Arslan, Çetin Akkaya, Hayati Hamzaoğlu, İlhan Çakıroğlu, Mehmet Yıldırım, Muhsin Altındağ, Kemal Himmetoğlu, Fikri Yazan, Ata Erdoğdu.”
Hayati Hamzaoğlu ve Mehmet Yıldırım’ın “tabii üye” sıfatı ile vakfın yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten Vali Günaydın’ı dışarıda bırakarak, yönetim kurulunun seçilmiş üyeleri başta olmak üzere vakfın faaliyetlerine yönelik dile getirdikleri keskin eleştiriler sayesinde ortak bir noktaya gelinmiş oldu…
“Vakıf tüzüğünde tadilat şart”
Mesele ne Kastamonu ne de İstanbul’daki üyelerin memleket sevdaları veya bu uğurda yapabilecekleri fedakarlıklar çünkü…
Kuruluşundan bugüne kadar geçen zaman içinde değişen şartlara vakfın ayak uyduramaması.
Eleştirileri elinin tersiyle itip pespembe bir tablo çizmek yerine “Eleştirilerin çoğuna katılıyorum” sözleriyle konuşmasına başlayan KKV Başkanı Vali Günaydın “Önce bir iğneyi kendimize batıralım, çuvaldızı batıracaklarımızı sonra buluruz” şeklinde bir durum tespitinde bulundu. KKV’nin “tabii üye” statüsünde yönetim kurulu üyelerinden Belediye Başkanı Babaş topu hiç ayağında dolaştırmadan direkt konuşup “Elimizde olan bu” derken, KATSO Başkanı Arslan ise boş salona bakarak “Demek ki heyecanımız kaçmış hepimizin” değerlendirmesini dile getirdi buruk bir kederle…
Şartlara ayak uyduramadıktan, akıntıya karşı kürek çektikten, rüzgara karşı koştuktan sonra vakfın yekunu ister kallavi işadamlarından oluşsun ister yerel esnaflardan, sonuçta aynı çözümsüzlüğün yolcusu olmak yazılı kaderde.
Eleştiriler ve cevap mahiyetindeki konuşmalar sayesinde KKV’ye dair “Somut koşulların somut tahlili” yapılmış oldu vesselam…
Ufukta vakfın tüzüğü başta olmak üzere üye yapısı, amaç ve işlevleri üzerine kapsamlı bir tadilat görünüyor.
KKV için yeni bir sayfa açmanın tam zamanı…
Kastamonu ve İstanbul’daki hemşerilerimizin vakfı günümüz şartlarına uyarlayacakları, geçmişin olumlu taraflarını öne çıkaracakları ve varsa aradaki tüm kırgınlıkları unutacakları bir süreç olacak bu kuşkusuz.
Bugün KKV, düne göre çok daha güçlü ve gelecek vaat ediyor…
Dönüşüm düğmesine basıldı çünkü.
Not: KKV Olağan Genel Kurul toplantısı sağdan say 11 soldan say 11 üye ile yapıldı, tabii üyeleri çık 8 üye, yönetim kurulunun seçilmiş üyelerinden sadece 1 kişi…
İstanbul’dan kimse olmadığı gibi, vekalet göndermeye lüzum duyan dahi yok.
Telgraf yok…
Çiçek yok.
Üyeler yok da, vilayetin bir numara lobi kuruluşunun ahvalini merak eden siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, sivil vatandaşlar mı var mı sanki?…
KKV’ye aidiyat duymak için illa üye olmak mı lazım?
Garip bir ruh hali…
Derhal silkelenilmesi gereken.