Edebiyat; resim, müzik, heykel, mimarlık gibi güzel sanat dallarından biridir. Edebiyat denildiğinde onun da çeşitli alanları var; şiir, roman, hikâye, tiyatro, deneme vs. Her birinin ayrı bir özelliği ve güzelliğinden söz etmek mümkün ama şiire özel bir yer ayırmak gerekiyor. Şiir, bir dilin en kristalize olmuş şeklidir. Kendine özgü düzeni, nazım şekli, kafiyesi, ölçüsü vardır. Bu nedenle herkes şiir yazamaz veya söyleyemez. Her ne kadar serbest nazım denen tür biraz kolaylık sağlasa da yine de zordur şiir yazmak.
Asıl konumuz şiir hakkında bilgi vermek değil, şairleri unutmamak, unutturmamak. Geçen hafta, ilimizin büyük değeri İhsan Ozanoğlu ile ilgili bir anma günü yapıldı. Benim de konuşmacı olduğum toplantıda şairimiz, çeşitli yönlerden ele alındı. Güzel bir toplantı oldu.
Ozanoğlu sadece şairliği ile öne çıkmış bir kişi değil. Kastamonu’da, gelmiş geçmiş en önemli araştırmacı. Her konuda çalışma yapmış, bunları gücü yettiğince kitap halinde yayımlamış. Bazı araştırmalarını da daktilo etmiş veya el yazısı ile yazmış, dışına karton bir kapak sararak İl Halk Kütüphanesine bırakmış.
Ozanoğlu uzun yıllar unutuldu gitti. Ölümünden sonra arayanı soranı pek olmadı desek hata olmaz. 2006’da bizim gazetede, çift sayfa bir yazı hazırlamıştım. 2008’de onun adına bir sempozyum yapılmasını önerenlerdenim ve hazırlık çalışmalarının içinde de bulundum. Çeşitli nedenlerle arzu edilen sayıda bildiriye ulaşılmasa da önemli bir toplantı olmuştu o sempozyum.
Son iki yıldır belediyemiz Ozanoğlu konusuna hassasiyet gösteriyor, buna sevinmek lazım. Mezarı başındaki konuşmalar, anma toplantılarının yapılması güzel davranışlar. Her il önce kendi değerine sahip çıkmalı. Muhtelif kültür ve sanat etkinliği hazırlayarak böyle değerleri yeni yetişenlere tanıtmak gerekiyor. Çalışmalar bu seviyede kalmamalı, onun eserleri de basılmalı.
Şimdi plağın arka tarafına geçelim, biraz da eleştiri yapalım. Dün yani 17 Şubat, başka bir halk şairimizin ölüm yıl dönümü idi. Halk arasında Hakkı Çavuş veya Yorgansız diye bilinen Hakkı Bayraktar 17 Şubat 1964 günü aramızdan ayrıldı. Madem ki sanata bu kadar değer verdiğimizi göstermeye çalışıyoruz, Yorgansız hakkında neden bir program hazırlanmadı? Bu iki dost şairin ölüm yıl dönümleri arasında sadece dört gün var. Ayrı ayrı program yapılmıyorsa ortak bir anma günü düzenlenemez miydi? Umarım gelecek yıllarda buna dikkat edilir. Değer olarak kabul ettiğiniz kişilerden birine sahip çıkmak, diğerini görmezden gelmek kadirbilir bir davranış değildir.
Türkiye’nin en büyük değerlerinden biri de Karayılan lakaplı meşhur davulcumuz Mahir Dağlı’dır. Halk gözüyle bakıyor, onu sadece bir davulcu olarak görüyoruz. Dünyada ‘vurmalı sazlar’ veya ‘vurmalı enstrümanlar’ denilen bir müzik dalı var. Davul bu gruba giriyor. Bizim dışımızda herkes biliyor ki, Karayılan, davulun dünya çapında en büyük virtüözüdür. Yani davulu ondan daha mükemmel çalan bir kişi yok. Hangi dalda olursa olsun, sanat her şeyden önce Allah vergisidir. Bu nedenle sanatçıya ve sanata sahip çıkmak gerekir. Sanatçı denen kişiler; yetenek, fikir ve ruh yapısı olarak farklı yaratılmışlardır ve Allah’ın, toplumlara özel bir armağanıdır. Hangi alanda olursa olsun sayıları da parmakla sayılacak kadar azdır. Sıra dışı insan olduklarından, içinde yaşadıkları toplumla da uyumsuz olabilirler. Bize düşen görev bu insanların değerini bilmek ve onlardan yararlanmaktır.
Karayılan söz konusu olduğuna göre onun için de herhangi bir anma günü yok. Belediyemiz, sanat ve fikir adamlarımızı programına almalı. Günü geldiğinde mezarları ziyaret edilmeli, anma toplantıları, sempozyumlar yapılmalı. Belediye hizmetleri, bildiğimiz rutin çalışmalardan ibaret değil. Kastamonu gibi bir yerde kültür daima ön plana çıkmalı.
Ülkemizin sayılı müzik otoritelerinden değerli dostum Prof. Dr. Ali Uçan Bey, Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü başkanı iken sık sık karşılaşırdık. Birkaç kez Kastamonu’ya geldi. Karayılan gibi bir değerin farkında olmadığımız için bizleri eleştirdi, onun adına davul festivalleri düzenlememizi önerdi. Bu konuyu birkaç kez bu sütunlarda da yazdım. Hem Karayılan’ı, hem de Kastamonu’yu tanıtmada büyük avantaj sağlar. Yeni seçilecek belediye yönetimine bu konuyu da hatırlatırım.
Şimdi ortalık toz, duman; seçim telaşı başlamış, kimin kazanıp kaybedeceği belli değil. 1 Nisan sabahı belediyemizin yeni bir kültür ve sanat programı başlamalı. Ancak neler yapılacaksa başkan adaylarının programında bunları şimdiden görmek istiyoruz.
MUSTAFA ESKİ