Şehrimizdeki Atatürk anıt ve heykellerine verdiğimiz önem ve değer, hem kalbimi hem vicdanımı sızlatıyor, hem de aklım almıyor bu kadar vefasız ve vurdumduymaz olabilmemizi…
Atatürk’ün manevi şahsına saygısızlık yanı sıra sanata da alenen düşmanlık ediyoruz.
Kışla Parkındaki Atatürk anıtını istersen bin kere yaz, kimse üstüne alınmıyor, devleti geçtim, bir Allah’ın kulu olsun çıkıp memnuniyetsizliğini dile getirmiyor…
“Yıkılsa da kurtulsak” nerdeyse.
Dert bir değil ki…
Nerede Atatürk anıtı veya heykeli varsa, dert o kadar çok.
Kuzeykent’te, üniversitenin “külliye” ile MYO üniteleri arasında kalan kavşak üzerinde, yönü güneye bakan bir Atatürk heykeli var…
Bir heykel için bulunabilecek en akıl ve mantık almaz yerde, adeta işkence çektirircesine senelerdir konumlandırılmış durumda.
Toz toprak içinde…
Trafik curcunasının ortasında.
Atatürk’ün manevi mirasına verdiğimiz değer bu…
Heykelin rengi atmış, kaide kir pas içinde.
Önünden her gün yüzlerce, binlerce insan geçiyor…
Hiç mi kimsenin yüreği sızlamıyor?
Öte yandan sanat hazinesi bir eser o heykel…
Heykeltıraşı ve ülkemizdeki nadir örneklerden biri olması dolayısıyla el üstünde tutulması gereken bir hazine adeta.
Ülkemizin ilk heykeltıraşlarından Kenan Yontunç’un eseri…
1904 doğumlu Yontunç, Cumhuriyet’in açtığı yol sayesinde Münih’te heykel eğitimi alan, ismi Atatürk büst ve heykelleri ile anılan, heykel sanatının duayenlerinden. Öyle ki, Atatürk ve İnönü’nün poz vererek büstlerini yaptırdıkları bir sanatçı. Anıtkabir’deki “Kuş evleri”, “Bayrak Direği Kaide Rölyefi”, “Hitabet Kürsüsü Rölyefi ve Yazısı” eserleri de Yontunç’un.
Atatürk öldüğünde yüzünün maskını alma görevi de Yontunç’a verilmişti…
Ancak Atatürk’ün hayata gözlerini kapamasının üzerinden daha bir saat geçmeden, duyduğu büyük üzüntü nedeniyle Yontunç da rahatsızlandı ve bu görevi yerine getiremedi.
Açın bakın Yontunç’un önemli heykellerinin hangi illerde olduğuna dair tarihe düşülen notlara…
Dedim ya…
Atatürk’ün manevi şahsına yaptığımız saygısızlığa mı yanalım yoksa ülkemizin ilk ve en önemli heykeltıraşlarından birinin elinden çıkan ülkemiz heykel sanatının yüz aklarından birine reva gördüğümüz duyarsızlığa mı yanalım?
Vefa yok ilimizde…
Sanata saygı yok hiç yok.
Devlet görmüyor…
Halk duymuyor.
•••
Not:
Üniversite külliyesine inen yol üzerinde yer alan duvara üç parça rölyef yerleştirilmiş…
Zannedersem Pırlaklar’da yolun kenarındaki duvardan sökülenlerden.
Milli mücadele, kurtuluş, bağımsızlık, çağdaşlaşma, ulus bilinci…
Ne anlamak istersen artık üzerinde resmedilenden.
Duvarın üzerine yer yer ve çokça yapılan yazılamadan rölyefin biri de nasibini almış…
Sprey boya kurbanı.
Yazı yazan delikanlılara kızmıyorum…
O halde bırakan büyüklere yazık.