Prof.Dr. İbrahim Agâh Çubukçu’yu Kastamonulular çok iyi tanırlar. Eniştemiz, damadımız olurlar. Merkez Hacıbey köyü nüfusundan Bayındırlık Bakanlığı II. Hukuk Müşaviri Fehmiye Dağlı’yla evlenmişti. Fehmiye Hanım’ı 2016 yılında kaybettik. 1975 yılından bu yana kendisini tanımakla bahtiyarım. Kalemşor kardeşim Dr. Mustafa Eski’nin de yakın dostudur. Dost meclislerinde; beni çevresine tanıtırken “Bizim kayınbirader Nail Tan” der daima. Türkiye’nin dört bir yanında TRT’deki dinî sohbetleri dolayısıyla tanınır, sevilir. Dinimizi korkutan değil sevdiren yönüyle ele almıştır daima. Güzel şiir okur. Birçok ilahiyi ezbere bilir. Şair yönünü edebiyat çevrelerine ispatlamış, edebiyat ansiklopedilerinde saygın bir yer edinmeyi bilmiştir.
28 Ağustos 2020 Cuma günü, Ankara Çubuk’taki bahçeli evinde ziyaret edip Kültür Ajans Yayınları arasında basılan son şiir kitabı Sonbahar’ı kendisine götürdük. 92 yaşındaki İslam Felsefesi Profesörü, 25 şiir kitabı ve otuza yakın mesleki eser sahibi İbrahim Agâh Çubukçu ile doya doya bir üç saat geçirdik. Kastamonu sevgisinden bahsetti. Kızı TRT Genel Müdürlüğü belgesel film bölümü yapımcılarından (emekli) Deniz Çubukçu Yazıcı ile torununun da Kastamonu’yu çok sevdiklerini, bir arazi satın aldıklarını söyledi. Bu kitabının son olduğunu, artık şiir yazmayacağını da söyleyince dayanamadım, dedim ki:
- Hocam, şiir yazıp yazmamak sizin elinizde değil. Şiir virüsü bedeninize girmiş bir kere. Aşısı yok, ilacı yok. Göreceksiniz ki iki yıl içinde bir kitap dolusu daha şiir yazacaksınız!
Güldü.
- Galiba haklısın! dedi.
61 şiirin yer aldığı Sonbahar’ın künyesi şöyle:
İbrahim Agâh Çubukçu; Sonbahar, Ankara 2020, 72 s. Kültür Ajans Yayınları:411.
Söz konusu 61 şiirden 23’ü hece ölçüsüyle diğerleri ise serbest ölçüyle/vezinle yazılmış. Şiirlerin konuları; Atatürk, vatan, millet, bayrak sevgisi, insan sevgisi, doğa ve hayvan sevgisi, yaşlılık duyguları, sosyal sorunlar (kadına baskı gibi) ağırlıklı. Bu çerçeve, 25 şiir kitabında ana kalıp olarak kaldı. Bunlara aşk eklendi o kadar…
Bir ilahiyatçı olarak Çubukçu’nun şiirlerinde Allah, Hz. Muhammed sevgisi de önemli bir yerdedir. Kendi deyişiyle; “Ben duayı çok severim. Birçok şiirim duadır. Yunus Emre en büyük rehberimdir.”
Bazı şiirleri Zekâi Tunca, İlgün Soysev başta olmak üzere tanınmış bestekârlarca bestelenmiştir.
Kitabın son şiiri AkıpGitsem Nehir Gibi, 30 Haziran 2020 tarihinde yazılmış. İki ay önce yani. 92 yaşın bütün ağırlığını yansıtıyor. Sanki bir veda şiiri gibi.
Az yaşa çok yaşa tamam
Akıp gitsem nehir gibi
Yazgıya bağlı bu yaşam
Akıp gitsem nehir gibi
Baharlarda bitki biter
Türlü türlü meyve yeter
Kurak olsa başlar keder
Akıp gitsem nehir gibi
Gökyüzünde parlar çıra
Kuşlar uçar sıra sıra
Su gerekir yanmış kıra
Akıp gitsem nehir gibi
Bak güllere neden solgun
Bir sonsuza gönlüm vurgun
Ben nasıl olayım durgun
Akıp gitsem nehir gibi
Yemesem içmesem solsam
Güzün sarı yaprak olsam
Yerde okyanusu bulsam
Akıp gitsem nehir gibi
Yazımızı, onun güncel bir konudaki şiiriyle bitirmek istiyoruz. Ömrü uzun, kalemi nehir olsun!
Kadına Niçin Baskı?
Dünyada kadına yaygın baskı var
Kur’an’ın öğüdü hikmet nerede?
Ham kalmış kafalar niçin böyle dar?
Örnek alınacak sünnet nerede?
Peygamber eşine fiske vurmadı
Öldürmek için tuzaklar kurmadı
Evde yanlışlar arayıp durmadı
Onun kuralına hizmet nerede?
İslâm’da kadın savaşa katıldı
Kılıç elinde cepheye atıldı
Özgürlük için düşmana çatıldı
Tarihî gerçeğe hürmet nerede?
Nasıl olur da eşini döversin?
Bazen öfkelenir ona söversin
Yiğidim diye kendini översin
Öksüz kalanlara rahmet nerede?
Doğruyu tekrardan dilde tüy bitti
N’eyleyim yüce dinin hakkı gitti
Kimi insanları cahil eğitti
Bilgeye verilen kıymet nerede?
11.12.2019
NAİL TAN