Cide’de “hoca nöbetleri”, köy bayramları gibi anlatılması gereken ve sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir gelenektir. Ramazan ayında toplum içinde statü farkını ortadan kaldıran bir uygulama yapılır, her akşam bir evde iftar yemeği verilirdi.
“Hoca nöbeti” ismi, köylerde devlet tarafından görevlendirilen imamlar yokken köy halkının kendi imkânı ile Ramazan ayı boyunca görev yapacak imama her akşam sıra ile yemek verilmesinden gelmektedir.
Ramazan ayı gelirken bir heyecanla hoca nöbetlerine hangi evden başlanacağına karar verilir. Önceki yıl kalan yerden başlanacaktır, ama yine de bir konuşulur. Nereden başlanırsa oradan ev sırasına göre devam eder.
Büyük bir heyecandır hoca nöbetleri. Hangi evde olduğu herkes tarafından bilindiği halde yine de iftar yapan evden biri tüm evleri gezerek iftara davet eder. Köyün yoksulları asla unutulmaz, özellikle davet edilir.
Nöbet olan evde gün boyu hazırlıklar yapılır. Yemek çeşidi bayramlarda olduğu gibi oldukça fazladır. Keşkek, etli nohut, etli patates, taze veya kuru fasulye, biber sirkelisi, köy böreği, hoşaflar, pırasa sarması, lahana sarması, patlıcan yemeği, soğan mıhlaması, sütlaç ve bir hamur tatlısı…
Gelecek misafir sayısı yaklaşık olarak belli olduğu için akşam ezanına doğru sofralar kurulur. Camideki cemaate göre aynı sofra veya sofralar camide uygun olan bir yere kurulur. Cami ile hoca nöbeti evi yakın ise yalnızca oruç açılacak malzeme gönderilir. Ezandan sonra oruç açılır ve namazını kılan cemaat nöbet evine gelir.
Sofranın üzerine ilk yemek olan çorba konulup diğer yemekler sofraya oturanların uzanabileceği bir yere konulur. İftar olduğu için herkes oturacağından yemek sırasını bilen sofradakilerden biri yemekleri verme işini üstlenir.
Yemeğin ardından kısa bir çay sohbet faslından sonra misafirler nöbet evinden gider. Misafirler giderken sahur yemeği olmayanlara artan yemeklerden verilir.
Bu durum Ramazan ayı boyunca böyle devam eder. Köyün varsılı, yoksulu Ramazan boyunca aynı yemeği yer. Aralarında hiçbir fark olmaz.
Bu uygulama günümüzde köy konaklarında kısmen devam etmektedir. Eski yemek çeşitleri olmadan standart uygulamalarla. Eskileri geriye getirme olanağımız yok. O iş yüküne günümüzde kimse girmez. Günümüzde köy ve mahalle konaklarında bu gelenekleri devam ettirmeye çalışanları da kutlamak gerekir.
Hoca nöbetlerinin, köy bayramlarının ve özel günlerin yemeği olan Karadenizlinin kıymetlisi kara lahananın sarmasını tarif edeyim sizlere.
KARA LAHANA (MANCAR) SARMASI
Malzemeler:
- 1 adet büyük boy soğan
- ½ kg bulgur
- 1 kg yaprak
- 1 çay bardağı zeytinyağı
- Nane
- Karabiber
- Tuz
- 1 kaşık salça
- Maydanoz
- 1 çay kaşığı şeker
Hazırlanışı:
İç: İnce doğranan soğanlar kısık ateşte yarım çay bardağı yağda iyice ölene kadar kavrulur. Bir yemek kaşığı salça ilave edilir. Ayıklanıp yıkanmış olan bulgur ilave edilir ve iyice karıştırılır. Karabiber, bolca nane, tuz ilave edilerek tekrar iyice karıştırılır. Bu şekilde biraz kavrulur. Altı kapatıldıktan sonra ince doğranmış maydanoz katılıp karıştırılır.
Önceden haşlanmış olan yaprakların orta damar kısımları alınır. Yaprak büyüklüğüne göre parçalara ayrılır. Hazırlanan harçtan bir kaşık alınarak sarılır. Tencerenin dibine yaprakların sapları dizilir. Bu alt sıraya dizilen dolmaların yanmaması ve yapışmaması için yapılır. Dolmaların sarılması ve dizilmesi bitince yarım çay bardağı kadar zeytinyağı ve içinde bir kaşık salça, bir çay kaşığı şeker eritilmiş sıcak su dolmaların üzerine çıkacak kadar ilave edilir. Üzerine bir tabak konulup, tencerenin kapağı kapatılarak 5,6 dakika yüksek ateşte sonra kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirilir.Bir tavada yağda yakılan soğanlar da ilave edilerek 5 dakika kadar daha pişirilir. Yoğurtla servis yapılışı da yaygındır.
Gelenekseli bu tariftir ancak günümüzde pirinç ile bulgur karıştırılarak ya da yalnızca pirinçle yapanlar da vardır.
Recai YILMAZ