Türk Eczacıları Birliği 26.Bölge Kastamonu-Çankırı-Karabük Eczacı Odası yönetimi ve üyeleri, 14 Mayıs Eczacılar Günü’nde Atatürk anıtına çelenk koyup saygı duruşunda bulundu.Çelenk törenine Türk Eczacıları Birliği II. Başkanı Ecz. İhsan Orkun Yılmaz da katıldı.
Bilimsel eczacılığın 183. yılının kutlandığı günle ilgiliaçıklamayı Oda Başkanı Ecz. Ş.Şule Tüfekçi yaptı. Konuşmasının tamamını 5’inci sayfamızda okuyabileceğiniz Tüfekçi, ‘Eczacı, ilacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar her aşamada yetkinlik sahibi olan bir uzman ve sağlık danışmanıdır. Eczane en kolay erişilebilir, halka en yakın birinci basamak sağlık kuruluşu olarak sağlık sisteminin kilit taşıdır. Bu doğrultuda bu yılki temamızı ‘Mahallenin Sağlığı Bizden Sorulur’ şeklinde belirledik. Bu nedenle diyoruz ki ’Eczacınıza Danışın.’
Oda Başkanı Ecz. Ş.Şule Tüfekçi’nin açıklaması şöyle:
“Ülkemizde modern eczacılığın temellerini oluşturan ilk eczacılık sınıfının kurulduğu ve ilk eczacılık dersinin verildiği tarih olan 14 Mayıs 1839’dan bugüne tam 183 yıl geçti. Eczacılık mesleğinin ülkemizde bilimsel bir nitelik kazandığı gün olan 14 Mayıs, Eczacılık Günü ve Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Meslekî tarihimizde çok özel bir yere sahip olan bugünü, Türk Eczacıları Birliği olarak bölge eczacı odalarımız, eczacı kooperatiflerimiz, eczacılık fakültelerimiz ve 44 bin eczacımız ile birlikte kutlamanın kıvancını yaşıyoruz. Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi, daha nitelikli bir sağlık hizmetisunulması ve daha iyi bir sağlık ortamının tesisi için yoğun çaba sarf eden bir mesleğin mensubu olmanın gururuyla yolumuzda yürümeye devam edecek, nice 14 Mayıs’ları yine hep birlikte kutlayacağız.
Eczacı, ilacın üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar her aşamada yetkinlik sahibi olan bir uzman ve sağlık danışmanıdır. Eczane de en kolay erişilebilir, halka en yakın birinci basamak sağlık kuruluşu olarak sağlık sisteminin kilit taşıdır. Bu doğrultuda bu yılki temamızı “Mahallenin Sağlığı Bizden Sorulur” şeklinde belirledik.
Bu nedenle diyoruz ki “Eczacınıza Danışın”
Covid – 19 pandemisi net bir şekilde göstermiştir ki eczacılar sağlık sisteminin sürekliliğinin sağlanmasında ve acil durumlara müdahalede çok önemli bir rol oynamaktadır. Pandemi süreci;
- Eczanelerin yaygınlıklarını,
- Kolay erişilebilirliklerini,
- Birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu kimliklerini,
- Olağanüstü durumlarda büyük sorumluluklar ve rolleri fedakârca üstlenebileceklerini açıkça göstermiştir.
Eczaneler, bu süreçte sağlık hizmet sunumu çerçevelerini adeta yeniden yapılandırmışlardır.
Ancak görev ve sorumlulukları itibariyle üzerlerine titrenmesi ve adeta gözbebeği gibi korunması gereken eczacıların, son yıllarda giderek artan sayıda sorunla baş başa bırakıldığını üzülerek görmekteyiz. Çözülmesi gereken sorunlar dağ gibi birikmiş, eczacılar adeta kaderlerine terk edilmişlerdir.
Günün ekonomik şartlarında farklı sektörlere yönelik teşvik ve iyileştirmeler hayata geçirilirken, eczacılar tam 13 yıldır revize edilmeyen ilaç fiyat kararnamesinin güncellenmesini beklemektedir. Eczacıların bu talebi, haklı bir talep olmanın ötesinde artık ekonomik anlamda da bir zorunluluktur. Bir kez daha vurguluyoruz ki 2009 yılından bu yana güncellenmeyen, mevcut koşullara hiçbir şekilde uyum sağlamayan ilaç fiyat kararnamesi acilen güncellenmelidir. Çünkü eczanelerimizin artık mevcut ekonomik koşullarda ayakta kalma gücü tükenmiş, eczane ekonomileri sürdürülebilir olmaktan çıkmış ve erimiştir. Eczacıların bu çığlığına acilen yanıt verilmesi gerekmektedir.
Yine hem eczacılar olarak bizleri hem de hastalarımızı yakından etkileyen bir diğer sorun, ilaç fiyatlandırmasında kullanılan euro kuru güncellemesi öncesinde yaşanan ilaca erişim sorunudur. Halk sağlığını önceleyen bir meslek grubunun temsilcileri olarak altını özellikle çizmek istiyoruz ki; bu sorunun çözüme kavuşması bizim için büyük önem taşımaktadır. İlaca kolaylıkla erişim, halk sağlığının en önemli önceliklerinden biridir. Bu sorunun çözümüne yönelik önlemlerin ivedilikle alınması gerekmektedir. Özellikle güncellemenin yapıldığı şubat ayının öncesinde hastalarımız çok sayıda ilaca erişimde sıkıntı yaşamakta, hastalarımızın yaşadığı bu mağduriyet eczanelere de ciddi anlamda yansımaktadır. Hastalarımızın ilaca erişiminde yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için artık yılda sadece bir kez kur güncellemesi yapılması gerçekçi değildir. Bunun yerine yılda en az 3 veya 4 kez kur güncellemesiyapılması gerekmektedir.
Bir diğer önemli nokta, kamuda çalışan meslektaşlarımızın çalışma koşullarında ve özellikle özlük haklarında,bugüne kadar günümüz koşullarına uygun ve hakkaniyetli bir düzenleme yapılmamış olmasıdır. Bakanlıklarda, kurumlarda, hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında görev yapan kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde sağlık sistemine yıllarca hizmet etmiş emekli kamu eczacılarının özlük haklarının iyileştirilmesi Türk Eczacıları Birliği olarak önem verdiğimiz konuların başında gelmektedir.
Bazı ilaç firmaları SGK’nın belirlediği kamu kurum iskontolarını uygulamaktan kısmen ya da tamamen vazgeçmektedir. Söz konusu firmaların keyfi olarak yaptıkları bu uygulamanın faturası, aradaki fiyat farkını ödemek zorunda kalan hastalarımıza çıkmaktadır. Bu durum özellikle kronik hastalığı bulunan vatandaşlarımızın cebinden yüksek tutarlarda fiyat farkı çıkmasına yol açmaktadır. Diğer yandan vatandaşlarımız, fark çıkarmayan ilaç talep etse dahi SGK’nın ödeme politikası,bazı ilaçlarda hastaların her koşulda fiyat farkı ödemesine sebep olmaktadır. Kuşkusuz bu durum hastalarımız için çok ağır bir yük demektir. Konunun tarafları SGK ile ilaç firmaları olmasına rağmen, yaşanan sorun eczacılar ile hastaları karşı karşıya getirmektedir. Gerekli çözüm, SGK ve ilaç firmaları tarafından sağlanmalı ve hastaların mağduriyeti acilen giderilmelidir.
En yaygın sağlık hizmet sunucusu olan eczaneler, ekonomik çıkmaza sürüklenmiş, sürekli değişen Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ile kurum bürokratlarının keyfi tutumlarıyla boğuşur hale gelmiştir. Bu durum sadece biz eczacıları değil, nitelikli sağlık hizmeti almak isteyen bütün vatandaşlarımızı derinden etkileyen bir konudur. Eczacıların ve eczanelerin karşı karşıya kaldığı sorunların ivedilikle çözülmesi ve sağlık alanında daha etkin bir rol üstlenmeleri, hastalarımıza sağlanan hizmetteki kaliteyi artıracaktır.
Eczacılık mesleğinin geleceği açısından karşı karşıya kaldığımız bir diğer sorun, kontrolsüz bir şekilde açılan eczacılık fakülteleri sorunudur. 1997 yılına kadar 7 adet eczacılık fakültesi bulunurken, 2001-2021 yılları arasında bu sayı 6 kat artmış, bugün itibariyle eczacılık fakültesi sayısı 60’a dayanmıştır. Eğitim veren 47 eczacılık fakültesinden sadece 14’ü akredite eczacılık eğitimi verebilecek kapasiteye sahiptir. Bu durumu, alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun olarak açılan eczacılık fakültelerinin, diğer fakültelerden eğitim desteği istemesi de açıkça göstermektedir. Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve mesleki sürdürülebilirlik için, ülkemizde yeni eczacılık fakültelerinin açılmaması çağrımızı tekrarlıyoruz. Ülkemizin daha fazla eczacılık fakültesine ihtiyacı yoktur. Alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerlerine, ilaç Ar-Ge merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanları kademeli olarak düşürülmeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 50 bin ile sınırlı tutulmalıdır.
Yeni mezunlar içinartık yeni istihdam politikaları hayata geçirilmelidir. Kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde eczacı sayısı artırılmalıdır. İlaç sanayinde, ilacın gerçek uzmanı olan eczacılarındaha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları hayata geçirilmelidir.
İnternetten ve denetimsiz kanallardan satılan çeşitli ilaç ve takviye edici gıdalar da karşı karşıya kaldığımız çok önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle pandemi döneminde vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu çeşitli takviye edici gıdalara yönelmiş ve bu ürünlerin satışları kontrolsüzce artmıştır. İnternet üzerinden çeşitli siteler kanalıyla yapılan bu satışlar ciddi bir halk sağlığı sorununa neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki; ilaçlara ve takviye edici gıdalaragüvenli erişimin adresi eczanelerdir. Hangi koşullarda üretildiği ve muhafaza edildiği belli olmayan, gerçekliği bile tartışılan çok sayıda sahte ilaç ve takviye edici gıda internet mağazalarında cirit atmaktadır. Vatandaşlarımızı bir kez daha uyarıyoruz; eczaneler dışında hiçbir yerden ilaç ve takviye edici gıda alıp sağlığınızdan olmayın. Örneğin, çok yaygın kullanılan C vitamininin uzun dönem yüksek dozda kullanılması böbrekte taş oluşumunu tetikleyebilir. Farklı bir örnek vermek gerekirse, bazı bitkisel takviyelerin yüksek doz olmasa dahi kan sulandırıcı ilaçlarla kullanımı etkileşime neden olup, kanama potansiyelini artırmaktadır. Bunlar gibi insan sağlığı için risk yaratan durumlardan korunmanın yolu, bu tür ürünleri güvenle alabileceğiniz eczanelerden geçmektedir. İlaç ve takviye edici ürünlerde size en uygun yönlendirmeleri yapacak uzman eczacınızdır.Çünkü vitamin ve bitkisel takviye edici gıdalara ilişkin lisans eğitimi alan tek sağlık meslek mensubu eczacılardır. Unutmayınız ki, en yakın sağlık danışmanınız eczacınızdır. Sağlığınızı riske atmamak için diyoruz ki, bilene danışın, yani eczacınıza danışın.
Pandemi döneminde yaşananlar, eczacının mesleki bilgisinin değerini ve olağanüstü dönemlerde oynadığı kritik rolleri gözler önüne sermiştir. Hasta odaklı bir perspektiften bakıldığında, sağlık hizmet sunumuna ilişkin gerekli düzenlemelerin yapılması ve sağlık çalışanları arasında daha etkin bir görev paylaşımının olması gerekmektedir. Artık eczacıların ve eczanelerin hakkı teslim edilmelidir.
Bu vesileylesalgınla mücadelede en ön saflarda yer alan, olağanüstü şartlarda sağlık hizmeti sunarkenhayatlarını kaybeden 76 meslektaşımızın, 24 eczane teknisyenimizin ve 2 eczacı odası çalışanımızın aziz hatırasını saygıyla anıyoruz.
Bilimsel eczacılığın 183’üncü yıl dönümünde bütün meslektaşlarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyoruz.”