Nasrullah Meydanı’nı Belediye yeni baştan düzenledi, eline emeğine sağlık, büyük hayallerle yola çıkıldı, meydan düzenlemesi sadece altyapıdan ibaret varsayılmaz, asıl meselenin üstyapıda olduğu unutulmaz umarım…
Tüm mesele felsefede, zihinde, örnek olabilmekte.
Moral bozmak gibi olmasın ama, geçmişten gelen sıkıntılar nasıl çözülecek merak ediyorum açıkçası Nasrullah Meydanı’nda…
Sadece şadırvanın etrafı bile evlere şenlik çünkü.
İçi boş kabir var misal…
Turistler etrafında dua ediyor.
Kitabesinde “Nasrullah Cami-i banisi Nasrullah Kadı Hazretleri Kabri” yazıyor, nasıl dua etmesinler, iyiden iyiye duygusallaşıp ağlayanlar bile var …
İyi de Nasrullah Kadı’nın kabri vaktinde oradan alınıp caminin mihrap hizasına, Münire Medresesi içinde kalan kabristana taşınmış durumda.
Etrafı demir parmaklıklarla çevrili asıl kabrin…
Bilenler için asıl dua mekanı orası.
Diğeri “Sembolik mezar”…
Hangi akla hizmetse?
Ne diye insanları boş kabir önünde dua ettiriyoruz?…
Üstelik kamu eliyle.
Şadırvanın diğer köşesinde bir dernek kurban bağışı topluyor…
Şadırvana sıfır kulübe yerleştirmiş.
Bir derneğe kulübe koyma hakkını veriyorsa kamu, her dernek bu hakka sahip demektir…
Kulübe meydanı mı olsun?
Kulübenin bitişiğinde pankart asılı…
Diyanet de kurban bağışı istiyor.
İliştirilmiş iple…
Görüntü kirliliği resmen.
İstenilen yere kulübe konulan, pankart asılan alanlara “şehir meydanı” denmez, olsa olsa “köy meydanı” denir…
Ecdada ve eserlerine böyle sahip çıkacaksa kamu; aman gölge etmesin.
Not: Şehrimizdeki parkların kullanımı konusunda Kastamonu Belediyesi ile 180 derece ters görüş farklılığım var…
Park kamu malıdır, özel sektör ticarethanesi değil.
Parkın her santimetrekaresini halk ücretsiz kullanır…
Özel sektörün masa sandalyesi ile muhatap olmaz.
Muhatap olursa…
Orası park olmaz.
Parklar park olmaktan çıkıyor, özel sektör ticarethanesine dönüyor…
Kamu hizmeti bu değil.
İçim kıyılıyor adına park dediğimiz alanları gördükçe…
Gözümü kapatıyorum.
Göz görmeyince…
Göün katlanmıyor ama.