Barutcuoğlu AVM’de Ziya Liv’in saat mağazasında, eski saatlerden oluşan mini bir saat müzesi açtığını duyunca görmeye gittim. Kimisi asırlık saatlerin sergilendiği vitrinde eski saatlera nasıl restorasyon yapıldığını, geçmişte şimdi adını taşıdığı dedesinin, ardından babası Lütfi Liv’in saatleri nasıl tamir ettiğini konuştuk.
– Babadan oğula gelen, senin de adını taşıdığın deden Ziya Liv’in saat tamirciliğine nasıl başladığının kısa hikayesiyle sohbetimize başlayalım mı?
Z.L: Tabii… Rahmetle andığım dedem Ziya Liv, 16-17 yaşlarında Ankara’da saatçilik yapan dayısının yanına giderek çıraklık etmeye başlar. Dayısı Hamdi Bey’den mesleği öğrenir. Dayısı Hamdi Saatci Kastamonu’ya dönmeye karar verince, dedem de onunla birlikte memlekete döner. Döndüğünde de şu anda Nasrullah Meydanı’nda markalaştığımız mağazamızı açıp çalıştırmaya başlar. Ancak askerlik dönemi gelir. Açtığı dükkanın askerlik nedeniyle kapalı kalacağı sürede bir başkasına kiraya verilmemesi için dükkanın kirasını ödeyip askere gider. Dedem askerde iken kirasını verip gittiği dükkan el değiştirir. Asker dönüşü aynı dükkanı tekrar yeni sahibinden kiralayarak mesleğini ilk dükkanında devam ettirir. Dedemin mesleğe başlamasının kısa hikayesi böyle.
– O dönemde saat parçası bulmak zor olsa gerek..
Z.L: Tabii o dönemlerde saat aksamları günümüzdeki gibi piyasada çok bulunamıyor. Dedem şemsiye telinden saatlerin balans direklerini ve kurma kollarını yaparmış. Hatta kırık saat dişlilerini çakma diş yaparak onarırmış. Anahtar yardımı ile kurulan dönemin cep saatlerinin, anahtarları kaybolunca bulunamazdı, bu nedenle dedem uygun demir materyallerin içlerini delerek, kurma anahtarının aynısı yaparmış. Babam Lütfi Liv bile belirli bir süre dedemden öğrendiği yöntemlerle, bu işleri uzun süre yapmaya devam etmiş. Babam Lütfi Liv, ortaokul 2’den okulu bırakarak, dedemin yanında mesleğe başlamış. Dedemin de babam askerden gelene kadar saat mağazasını beklediğini babamdan duydum.
– Sergilediğiniz eski saatlerin ortalama mazisi ve markalarından biraz söz eder misin?
Z.L: Bu saatlerimizin mazisi ortalama 100 yıllık bir sürece dayanıyor. Antik, ahşap körüklü ve kasalı, kurmalı ve zincirli Alman yapım guguklu saatten, Konstantinapol Serkisof (zamanında Osmanlı için özel yapılan işviçre yapımı) gümüş kasalı ve porselen kadranlı anahtar kurmalı cep saatleri. 1928’lere dayanan geçmişe sahip Hislon, Nacar, Rigi, Singer, Omega, Vialux, Techno marka kol saatlerinden oluşan bir koleksiyona sahibiz.
– Zengin bir koleksiyon…
Z.L: Evet zengin. Burada yalnızca bir bölümünü sergileyebildiğimiz bu saatlerimizin büyük bir kısmı bize ait. Bir serisi de yaklaşık 50 yıl öncesinde tamire bırakılıp, unutulmuş saatlerden oluşuyor. Zamanın gerçek tanıkları olan bu saatler, bir dönemin tarihine de sahitlik etmişler. Babalarımızın, dedelerimizin kollarını süsleyen saatlerdir. Türkiye’de saatin az olduğu ve zor bulunduğu zamanaların en gözde saatleridir. Kurmalı mekanizmaları, mika camları ile günümüzde eşsizliğini koruyan saatlerdir. Gelip görülmesini çok isterim.
– Cep saatleri?..
Z.L: Cep saatleri ise Osmanlı devrine ait Konstantinapol Serkisof marka saatlerden, Longines, Omega, Zenith, Hislon gibi markaların her döneme ait modelleri hiçbir müdahale edilmeden, bugüne kadar korunmuş halleri ile düzenlediğimiz bu cep saatlerini de müzemizde sergiliyoruz.
– Eski masa saatleri de gözümüze çarpıyor…
Z.L: Antik, içten kurmalı kasalı masa saatleri, Peter masa saatleri, Serkisof masa saatleri çeşitli modelleri ile bu koleksiyon içerisinde yer aldılar.
– Düzenlediğiniz vitrin içinde saat tamirindea kullanılan aletleri de görüyoruz.
Z.L: Dedem Ziya Liv ve babam Lütfi Liv’ in saatlerin tamirat işlerinde kullandıkları eski tamir ekipmanlarını da koleksiyonun içinden ayıramazdık. Bu tamir ekipmanlarının isimlerini sorarsan, çiftler, mengeneler, tij tutucular, tij direği çıkartmak için kullanılan lokma takımınlarından, eye takımları, lüpler, çekiç ve tornivida setleri ve aynı zamanda büyükbabam Ziya LİV’in zamanında tüfek mermisinden yapmış olduğu yüksek ateş çakmağı gibi ürünleri düzenlediğimiz saat müzesi koleksiyonu içerisinde sergiliyoruz. Soranlara nerelerde kullanıldığını dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum.
– Eski saatlerin mutlaka manevi değerleri vardır. Sen de sergilediğin saatlerin restorasyonunu, bakımlarını yapıyorsun. Saatlare yapılan restorasyon konusunda neler söylemek istersin?
Z.L: Saatlerin manevi değeri çok olur. Hele bir de bu saatler yıllar öncesinden dedelerimizin atalarımızdan kalmaysa çok daha önemli ve değerli oluyor. Türkiye’nin bir çok ilinden ve Kastamonulu müşterilerimizden dededen kalma eski yıpranmış saatlerin restore edilmesi için gelen müşterimiz var. Biz de bu müşterilerimizin talebi doğrultusunda restorasyon için getirdikleri eski saatlerini yepyeni göze hoş gelen bir görünüme ve çalışma performansına kavuşturuyoruz.
– Bu çalışmayı yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
Z.L: Tabii restorasyonlar çeşitli aşamalardan geçerek tamamlanıyor. Öncelikle saatin estetik durumu yani gövde yapısı üzerinde yaptığımız çalışmayla başlıyoruz. Saatin kasasında var olan çizikler, paslanmalar ve aşınmalar, sırasıyla temizleme, çiziklerden arındırma ve polisaj olarak 3 aşama da gerçekleştiriyoruz. Birinci aşama saatin gövdesinde var olan pas, is, renk değişimleri gibi durumları tamamıyla temizleyerek önce saati ortaya çıkarıyoruz. İkinci aşamada ise kasada var olan çizik ve eziklikler mümkün olan en iyi duruma gelene dek düzeltiliyoruz. Üçüncü aşama ise saatin kasasına göz kamaştırıcı sonucu verecek polisaj işlemini yaparak saatteki restorasyon çalışmasını tamamlıyoruz.
– Müşterinin talebine göre mi, yoksa saatin durumuna göre mi bir çalışma yapıyorsunuz?
Z.L: Müşterinin talebine istinaden, saatin kasasıho özel polisaj malzemeleri ve cilaları ile parlatıyoruz. Müşteri mat bir görünümü isterse ona göre işlem yapıyoruz. Örnek, dededen kalma saatinde bir çizik var. Müşteri, ‘Var olan çiziğin kalmasını istiyorum’ derse çiziğini de bırakıyoruz.
– Saat restorasyonda en önemli aşama nedir?
Z.L: Restorasyon işlemin en önemli aşamalarından bir tanesi saatin mekanizmasının onarımıdır. Bu çalışma da 4 aşamalı bir çalışma sürecidir. İlk aşamada saatin çalışmasını engelleyen, parçaların tespiti gerçekleştirilir. Tespit edilen parçalar stoklarımızdan yoksa temin edilir. İkinci aşama ise mekanizmada kalan eski yağ kalıntıları ve kirlerden arındırılmasıdır. Saatin tüm mekanizma parçaları itina ile temizlenir. Üçüncü aşamada tedarik edilen parçaların değişmesiyle saate ait temizlenen parçaların, yağlama işlemi gerçekleştirilerek montajı gerçekleştirilir. Bu işlem sonrasında ise dördüncü aşama olarak, saat zaman tutma yani dakiklik açısından kontrole alınır. Kontrol işlemi de sonuçlandırıldıktan sonra saatin kasa ve mekanizması birleştirilir.
•••
Saatçi aileden gelen genç kuşak Ziya Liv baba mesleğini severek, aşkla yapıyor. Dünya markası saatlerin satışını yaptığı mağazasına açtığı saat müzesi, özellikle saat tutkusu olanlar için gezip görmeye değer.
Mutlu kalın.
TURGUT YILMAZ