Ekonomi başta olmak üzere sağlık, eğitim, kültür, spor gibi hemen her alanda geleceğe ilişkin hedef ve buna ilişkin yol haritası çizemeyen, çizmeye de yeltenmeyen, kaderine razı bir Kastamonu tablosu ile karşı karşıyayız nicedir…
Figürsüz, tek renk siyah, blok resim.
Özel sektör can çekişiyor, esnaf kara kara düşünüyor, artan maliyetler karşısında günü kurtarmayı zafer sayıyor…
El birliği ile “büyük sanayi, orta sanayi, küçük sanayi” yahut “esnaf işletmeleri” üzerine geleceği öngören, planlayan, azimle yürüyen bir şehir yok ortada.
Fikir yok…
“Eylemsizlik” halinden daha beter bir durum bu.
Eğitimin tüm kademelerinde mevcut durumumuzu sayılarla bilemediğimiz için…
Gelecekte atlanılması hedeflenecek “çıta” hakkında da bir öngörü yok halihazırda doğal olarak.
“Kent kültürü” önemli bir mevzu…
Üzerine kafa yormayı gereksiz görüyoruz sanırım.
“Spor”…
İlimizin en labirent konularından biri, bir yanımız bahar bahçe, diğer yanımız çöl, akıl sır ermeyen çelişkiler diyarı Kastamonu.
Refleksini kaybeden bir il…
Fikir bile ortaya sürülmüyor.
Bugün çekilen acı “bal” kıvamında henüz…
Geleceğimizden çalıyoruz.
Acısı ilerde çıkacak…
Faturayı gelecek kuşaklar ödeyecek.
Not: Yayla turizminde iddialı olduğumuz söylenir hep…
Ballandıra ballandıra anlatmaya doyamadığımız turizm çeşitlerimizden biridir.
Yayla turizminde Karadeniz illeri ile yarıştığımız aşikar, sonuçta benzer coğrafya, birinde olan öbüründe de var aşağı yukarı…
“Ordu” ile rakibiz misal.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, 50 yerde arazilerini “turizm yatırımı” yapılması kaydıyla “tahsis” ihalesine çıkıyor, batıdan doğuya, kuzeyden güneye her bölgeden il var…
Sedası çıkmadığına göre “Kastamonu” yok.
Rakiplerimiz var ama…
“Niğde, Erzincan, Kars, Nevşehir, Ordu…”.
Misal “Ordu”…
Karadüz Musakırık yaylasında 4 ayrı otel için tahsise çıkılıyor, yatak kapasiteleri ikisinin 500’er, biri 200, diğeri 300.
Karadeniz’in yayla turizminde Trabzon’un ardından potaya girmekte olan ikinci ilinin Ordu olacağı kesin…
E Kastamonu nerede?
“Yaylalar turizm yatırımları ile şöyle bozuluyor böyle bozuluyor” denebilir, var olan kimi örnekler göz önüne alındığında doğrudur, ancak doğa ve bölge halkı ile dost turizm yapmak zor değil…
Sadece “tercih”.
Yayla turizminde ilimizden tahsis alan olmayacağı için sevinenler de olacaktır şüphesiz…
“Turizm” kelamını tümden dilimizden silelim iyisi mi.
MUSTAFA AFACAN