MHP İl Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa referandumunda MHP Kastamonu teşkilatları olarak “Evet’ diyeceklerini açıkladı.
Maşalacı’nın açıklaması şöyle:
“Hafızalarımızı tazeleyelim. Özetle Yıl 1999 ve 56. Hükumet Dönemi (Seçim Hükumeti), Abdullah Öcalan Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye teslim edildi. Yine aynı süreçte Fethullah Gülen ABD’ye kaçtı. Bugün anlaşılıyor ki, bunlardan biri Güney Doğu – Doğu Anadolu Bölgemizde 2005 yılında ‘alt kimlik – üst kimlik’le başlayan ‘Kürt meselesi’ ile devam eden , ‘Demokratik açılım süreci ve çözüm süreci’yle birlikte 2015 yılı 22 Temmuz’unda son bulan HDP-PKK ve KCK yapılanması sürecidir. Diğeri ise temeli daha önceki yıllarda atılan ancak 2007 yılında sanal olarak ‘Ergenekon’süreciyle hareket sahası bulan ‘Balyoz, Ayışığı, Sarıkız’la devam eden TSK’daki ‘vesayeti’ kaldırmayı ortaya koyan ve en önemlisi ‘2010 Referandumu’ ile de yine ‘vesayeti’ bahane ederek zemini hazırlanan ‘Yüksek yargı ve HSYK’nın yapısının değiştirilmesi ile birlikte devletin sinir uçlarına kadar sızan 2016 yılı 15 Temmuz’unda da hain yüzünü ortaya koyan FETÖ yapılanmasıdır. Özellikle 2012 yılında başlayan ‘çözüm süreci’ ile birlikte; temeli 2009 yılında atılan ve 24. Dönemde çalışmaları hız bulan ‘Başkanlık sistemi ve yeni Anayasa’ çalışmalarında AKP-CHP-HDP’nin mutabakata vardığı temelinde Anayasa’nın 2. ve 3. Maddelerinin değişmesi ve üniter devlet yapısı yerine federasyon yapısının oluşmasında sakınca olmayacağının ifadesi o dönemde TBMM Genel Kuruluna taşınarak; TSK’nın İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi ve askerlik tanımı değiştirilmiş, bunun yanında büyük şehir yasası değiştirilerek, büyük şehirlerde İGM’ler kaldırılmış, ilin tamamının yönetimi belediye başkanı ve belediye meclis üyelerine devredilmiştir. Akabinde bütün şehir ve hatta valilerin atamayla değil seçimle göreve gelmeleri öngörülmüştür. Yine bu süreçte verilen tavizlerle ülkenin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde, PKK kendi yargısını oluşturmuş, kolluk kuvvetlerini kurmuş, vergi toplamaya başlamış ve silah yığınağı yapmıştır ve belediyelerin de desteği ile bölge halkını sindirmiştir. 2015 yılı 22 Temmuz’unda TSK Bölgede Özel Kuvvetleri ile operasyona başlayarak ‘Çözüm Süreci’ni sonlandırmış, yine 2016 yılı 15 Temmuz’unda da yapılan darbe girişimi, milletimizin sağduyusu ve devletimizin refleksi ile bastırılarak FETÖ devlet yapılanması siyasi ayağı dışında çözülmüştür.
2002 yılından bugüne kadar mensubiyetinden gurur duyduğum MHP ve Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli, iktidarı sürekli uyarmasına rağmen gelinen nokta ortadadır. Ülkemizde tüm bu olup bitenlerden sonra ciddi bir beka sorunu doğmuş, ‘Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben’ anlayışına sahip olan MHP, 47 yıllık geleneği çerçevesinde üzerinde oynanan tüm oyunlara rağmen siyaset üstü bir rol üstlenerek; PKK ve FETÖ yapılanması ile sonuna kadar mücadele edilmesi için mevcut hükumete destek olmuştur. Özellikle 15 Temmuz 2016 tarihindeki kara gecede Genel Merkezinde bulunan tek siyasi lider, yaptığı açıklamayla Seçilmiş hükumete destek olduğunu ifade ederek, milletimizin de sokaklara çıkmasıyla adeta darbenin bastırılmasında büyük rol üstlenmiştir.
Çözüm sürecinin sona ermesi, FETÖ devlet yapılanması ve bu yapının yönetimi ele geçirmeyi başaramamış olmasıyla birlikte oyun bozulmuş, HDP’li belediyelere kayyum atanmış, milletvekilleri tutuklanmıştır. Yukarıda bahsettiğim iki figüranın (Abdullah Öcalan ve Fethullah Gülen) arkasındaki güçler çılgına dönmüştür. Bunun yanında NATO üyesi olmamıza rağmen Musul ve Kerkük’te DEAŞ operasyonuna ülkemiz dahil edilmemiş ve DEAŞ temizlenerek bölge PYD’ye teslim edilmiş, Irak yönetimi Başika Kampı’ndaki Türk askerlerinin ülkelerini terk etmesini istemiştir. Yine Güney sınırımızda DEAŞ’tan temizlenen yerlerde PYD kanton bölge oluşturarak sınırımızı tehdit eder bir hal oluşturmuştur.
Tüm bu yaşanan olaylar esnasında ülkemizde geçmişten bu tarafa Anayasa ihlal edilmiş ve fiili bir yönetim anlayışı söz konusu olmuştur. Bunun yanında da hiçbir sorumluluk alınmamıştır ve ülkemiz her türlü tehdide açık hale getirilmiştir .
MHP 47 yıllık geleneğindeki öngörüsünü yine ortaya koymuş , devletinin ve milletinin bekası ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü göz önünde bulundurarak , mevcut iktidarı fiili durumun giderilmesi ve hukuki zeminin oluşturulması yönünde uyararak yeni Anayasa çalışmalarının başlamasının önünü açmıştır.
Oluşturulan yeni Anayasa ve parlamenter sistemin reforme edilmesinde etkin rol oynayarak üniter devlet yapısının korunmasını dolayısıyla anayasanın ilk dört maddesinin değişmez hükmünün kalıcılığını sağlayarak bir kez daha oyunu bozmuştur.
Bu rejim değil sistem değişikliğidir. Ülkenin ileriye dönük siyasi ve stratejik hamlelerini planlama adına oluşturulmuş , devletin varlığını korumak adına göstermiş olduğu bir reflekstir. Bundan dolayı çok iyi araştırılıp enine boyuna her türlü irdelenmeden karar verilmeyecek kadar değerli bir seçimdir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin; ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli üniter yapımızın tehdit altında olduğu bir dönemde, ‘Türk devletinin ve Türk milletinin bekasını koruma milli görevi’ni yapıyoruz. Vicdanımızla birlikte, ülkemiz ve milletimiz için; MHP Kastamonu Teşkilatları olarak Anayasa referandumunda ‘Evet’ oyu kullanacağımızı söylüyoruz.”
Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.”