Geçmiş köşe yazılarımızdan birinde babası Araç Çukurpelit köyü nüfusundan P.Alb. Mehmet Hilmi Engin’in (1878-1936) oğlu tanınmış oyun yazarı Sabahattin Engin’in (1915-2007) Nazar Boncuğu ya da Orta Kattakiler oyunundan söz etmiştik. Bu yazımızda Millî Eğitim Bakanlığınca yayımlanan Bir Ağıt adlı oyunu üzerinde duracağız:
Sabahattin Engin; Bir Ağıt, Ankara 2000, 88 s. Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları:3278, Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi:1189, Türk Edebiyatı Dizisi:86.
Oyunun tanıtımına geçmeden önce dostu olmaktan gurur duyduğum Sabahattin Engin’le ilgili birkaç hatıramı/anımı okuyucularımızla paylaşıp edebiyat tarihine iz düşürmek istiyoruz.
1999 Yalova Depremi’ne bu şehirdeki apartman dairelerinde yakalanan Engin çifti, yaralı olarak enkazdan çıkarıldılar ama Engin’in, basılmamış oyun müsveddelerinin çoğu hasar gördü. Eşi Mesude Engin’in yaraları hafifti. Enkazdan şu oyunlarını kurtardı: Kısa Günün Kârı, Geçen Günler, Vatan Haini, Cemile/Aşağılık Duygusu, Gerçek Hayatın Pınarı, Kutsal Hayatlar. Ayrıca basılmamış olan 6-7 oyunu daha var. Bunu niçin yazıyoruz? Birçok ilimizde Valilik veya Belediyelerin kurduğu araştırma merkezleri var. Bolu Belediyesinin Bolu Araştırmaları Merkezinin (BOMER) yayınları önümde duruyor. Sivas, Malatya, Erzurum, Çankırı’dan öyle kitaplar geliyor ki… Engin’in basılmamış oyunlarını gün ışığına çıkarmak, bu tür kuruluşların işi. Üniversiteden beklemeyeceğiz bu hizmeti. Öğretim üyelerinin kitaplarını basın yeter.
Sabahattin Engin’in en büyük arzusu; Balkan, I. Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı’na katılmış subay babası P.Alb. Mehmet Hilmi Bey’in savaş sırasında tuttuğu notların, anıların Arap harflerinden yeni alfabeye aktarılıp yayımlanmasıydı. Arap harfleriyle okuma yazmayı bildiğinden kendisi okumuş, sadeleştirmişti. Babasının anıları Prof.Dr. Saim Sakaoğlu himmetiyle Konya’da 2007 yılı baharında basıldı. Engin, hasta yatağında ölmeden önce kitabı gördü ve mutlu öldü.
- Hilmi Engin; Seferden Sefere, hatıraları bugünkü dile aktaran Sabahattin Engin. Konya 2007, 140 s. Kömen Yayınları:25.
Sabahattin Bey, babasından dinlediği bir olay yüzünden, kendisini bizzat getirdiğim 1980 yılına kadar Kastamonu’ya hiç gelmemişti. Çünkü, babası P.Alb. M. Hilmi Bey Araç Çukurpelit köyündeki akrabalarına dargındı. İstiklal Savaşı kazanılıp T.C. kurulunca bir gün babası köyüne gidip kardeşlerini görmek istemiş. Akrabaları; “Miras bölmeye mi geldin? Tarlaların mahsülü ancak bize yetiyor. Senin maaşın var.” deyip babasını dövmüş, köyden kovmuşlar. Bu anıyı, oyun yazarı hakkında 2009 yılına Ankara’da yayımladığımız Kastamonu Araçlı Oyun Yazarı, Eleştirmen Sabahattin Engin (Ankara 2009, 72 s. Kültür Ajans Yayınları:48) kitabımızın 9. sayfasında da yazmıştık. Artık Ağıt oyununa dönebiliriz. Bir perdelik 8 sahneden oluşan bir oyun. Diğer adı Döküntüler.
Para kazanmak için gurbete (İstanbul’a) giden, yedi yıl sonra köyüne dönen Mehmet’in başından geçenleri işleyen bir oyun. Bu yedi yıl içinde kendisinden haber alınamadığı için öldü sanılmış, karısı başka biriyle evlendirilmiş, oğlu babaanne yanında büyümeye başlamıştır. Bir süre sonra sakatlanan karısı evine döner. İstanbul’da yeteri kadar çalıştığına inanan Mehmet, köyüne dönmeye karar verince annesinin kendisini uğurlarken istediği tesbih hatırına gelir. İstanbul’da köylüsü Ali Canbaz’ın elindeki tesbihe sahip olmak için büyük fedakârlıklara katlanır. Ali Canbaz’ın onu aldatması üzerine öldürür. Cüzdanını ve tesbihini alıp köye evine döner. Annesi önce oğlunu tanıyamaz. Tanıyıp tesbihi aldıktan bir süre sonra muhtar ve jandarma gelir. Mehmet yakalanıp hapse atılır. Cinayetten yargılanır ve idama mahkum edilir. Mehmet, cinayeti Allah’ın emirlerine aykırı hareket eden bir ahlaksızı öldürdüğü için cennete gideceğine, Ali Canbaz’ın akrabalarının yargıca para yedirdiklerine inanmaktadır.
Görüldüğü gibi Sabahattin Engin, bir gurbet hikâyesini drama dönüştürmüş, izleyenlere gözyaşları döktürerek bir oyun yazarak sahnede canlandırmayı başarmıştır. Ruhu şad olsun!
Bir oyun yazarı, ancak oyunları sahneye konulduğu zaman yaşar. Araç’ın çalışkan yeni belediye başkanı, Sabahattin Engin’in adını ilçede bir sokağa vermeyi düşünür mü? Araç sahip çıkmazsa Op.Dr. Galip Vidinlioğlu’ndan bu hizmeti isteyebilir miyiz?
NAİL TAN