Dünya genelinde iklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha fazla hissedilirken, kuraklık, aşırı hava olayları, yeraltı sularının azalması ve su kirliliği gibi sorunlar, su güvenliğini küresel ölçekte tehdit etmektedir. Nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşme nedeniyle su kaynaklarına olan talep hızla yükselirken, suyun sürdürülebilir yönetimi hayati bir konu haline gelmektedir.
Su kaynaklarının korunmasında ormanlar kritik bir role sahiptir. Ormanlar, yağışı tutarak toprağın suyu emmesine yardımcı olur, yeraltı sularını besler ve doğal süzgeç görevi görerek suyun temizlenmesini sağlar. Ayrıca, erozyonu önleyerek suyun verimli kullanımına katkıda bulunur.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1993 yılında ilan edilen 22 Mart Dünya Su Günü, temiz su kaynaklarının korunması ve suyun adil ve sürdürülebilir kullanımı konusunda farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir. 2025 yılı için belirlenen “Buzulların Korunması” teması, iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekerek su kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından buzulların önemini vurgulamaktadır. Aynı şekilde, 21-26 Mart tarihleri arasında kutlanan Orman Haftası da ormanların korunmasının önemini bizlere vurgularken, 2025 yılı için belirlenen tema olan “Geleceğin İçin Sen de Fidan Dik” ile birlikte, doğaya karşı sorumluluğumuzu hatırlatarak yeşil alanları artırma gerekliliğini gündeme taşımaktadır.
Su: Hayatın ve Gıdanın Kaynağı
Tatlı su kaynakları, dünyanın gıda üretimi ve ekosistem dengesinin temel unsurlarından biridir. Ancak, BM raporlarına göre, 2030’a kadar küresel su arzı ve talebi arasındaki farkın yüzde 40‘a ulaşması bekleniyor. Su kirliliği ve israfının artması hem gıda güvenliğini hem de ekosistemleri tehdit ediyor.
Küresel çapta tatlı suyun yaklaşık yüzde 70’i buzullarda ve kalıcı kar örtülerinde depolanmaktadır. Ancak iklim değişikliği nedeniyle dünya genelindeki buzullar hızla erimekte, bu durum su kaynaklarının azalmasına ve ekosistem dengesinin bozulmasına yol açmaktadır. Son 20 yılda, küresel buzulların kütlesinde yılda ortalama 267 milyar ton kayıp yaşandığı tespit edilmiştir. Bu süreç, yalnızca içme suyu kaynaklarını değil, tarım, enerji üretimi ve biyolojik çeşitliliği de tehdit etmektedir.
Bugün dünya nüfusunun yaklaşık yarısı yılın belli dönemlerinde ciddi su kıtlığı yaşamaktadır. 2,2 milyar insan temiz içme suyuna erişemezken, dünya genelinde atık suyun yaklaşık yüzde 80’i arıtılmadan doğaya bırakılmaktadır. 2030 yılına kadar su altyapısını iyileştirmek ve sürdürülebilir su yönetimi sağlamak için 6,7 trilyon dolarlık yatırım gerekmektedir.
Ormanlar: Toprak ve Gıdanın Koruyucusu
Ormanlar, sadece dünyanın akciğerleri olmakla kalmaz, aynı zamanda toprak erozyonunu önler, su dengesini korur ve biyolojik çeşitliliği destekler. Ancak, son yıllarda artan orman kaybı ve ekosistem bozulmaları, tarımsal üretimi de olumsuz etkileyerek gelecekteki gıda krizlerini tetikleyebilir.
Su güvenliğinin sağlanmasında hayati bir rol üstlenen bu doğal ekosistemler, sağlıklı yapılarıyla tatlı su kaynaklarının oluşumuna doğrudan katkı sunmaktadır. Doğal örtü, yağışı düzenleyerek su döngüsünü destekler ve toprağa sızan suyun yeraltı kaynaklarını beslemesini sağlar. Aynı zamanda su kalitesini artırarak içme suyu rezervlerinin korunmasına yardımcı olur. Erozyonu önlemesi ve toprağın suyla birlikte kaybını engellemesi bakımından bu ekosistemlerin korunması büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen, tatlı su kaynakları açısından sınırlı bir ülke konumundadır. Kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su potansiyelinin 1.313 metreküp olması, suyun dikkatli yönetilmesini zorunlu kılmaktadır. Artan nüfus, iklim değişikliği ve ormansızlaşma nedeniyle su yönetiminde etkin çözümler geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu kapsamda, tarımda su tasarruflu sulama sistemlerinin benimsenmesi, su ihtiyacı az olan bitkilerin tercih edilmesi ve verimli tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, su kaynaklarının korunmasına ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır. Sanayi sektöründe ise suyun geri kazanımına yönelik yatırımların artırılması, su tüketimini azaltacak yenilikçi yöntemlerin uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Orman Korundukça Su Hayat Bulur
Ormanlar, su kaynaklarının korunması açısından önemli bir faktördür. Ağaçlar, yağışı tutarak toprağın suyu emmesine yardımcı olur, su döngüsünün devamlılığını sağlar ve su kalitesinin korunmasına destek olur. Ormanların azalması, su kaynaklarının tükenmesine ve ekosistem dengesinin bozulmasına yol açmaktadır. Ormanların korunmasıyla birlikte su yönetimine yönelik bilinçli uygulamaların hayata geçirilmesi, mevcut kaynakların korunmasına ve gelecekte suya erişimin güvence altına alınmasına katkı sağlayacaktır.
Su, yalnızca yaşam için değil, aynı zamanda tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için de vazgeçilmez bir kaynaktır. Artan nüfus ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle su kaynakları üzerindeki baskı her geçen gün artmaktadır. Bu durum, suyun daha verimli ve sürdürülebilir kullanımını zorunlu hale getirmektedir.
Reis Gıda olarak, suyun en değerli kaynaklardan biri olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Sözleşmeli çiftçilerimizle birlikte su verimliliğini artırmaya yönelik projeler geliştiriyor, sertifikalı tohum kullanımı ve dijital tarım uygulamalarıyla su tüketimini minimize etmeye çalışıyoruz. Modern sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması ve suyun bilinçli kullanımı konusunda üreticilerimizi bilgilendirerek, tarımda suyun sürdürülebilir yönetimine katkıda bulunuyoruz.
Aynı zamanda, ormanların su döngüsündeki rolünü göz önünde bulundurarak, 2025 yılı Orman Haftası’nın teması doğrultusunda fidan dikme projelerine destek veriyoruz. Bu projelerle ekosistem dengesinin korunmasına katkıda bulunmayı ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir çevre bırakmayı amaçlıyoruz.