3 yıl önce bugünlerde “Kastamonu, ‘Olgunlaşma Enstitüsü’ istiyor” başlıklı yazı yazmışım, o vakitlerde Gaziantep ve Muğla’da ardı ardına açılan enstitülerden misal ederek Kastamonu’da da olması gerektiğinin altını çizmişim, aklım sıra kamuoyu oluşturmaya çalışmışım…
“Kederli bir anı”.
Tek yazı kesmemiş mevzunun önemime binaen ki…
Peşi sıra iki yazı kaleme almışım.
Kuru suya tirit…
“Laf ola”.
Kastamonu’nun olgunlaşma enstitüsü istediği de yokmuş besbelli…
“Kuru gürültü”.
“Olgunlaşma Enstitüsü de ne ola?” diyenler olabilir, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nden nakledeyim…
“Olgunlaşma enstitüleri kültürel değerlerimizi, kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarımızı ve giyim kültürümüzü araştıran, asıllarını koruyan, buradan hareketle yeni ürünler hazırlayan, bu ürünleri arşivleyen ve gelecek kuşaklara aktaran, bu ürünlerin uluslararası platformda tanıtılmasını sağlayan, teknolojiyi takip eden ve sektöre nitelikli eleman yetiştiren, eğitim ve öğretimin yanında tanıtım, pazarlama, tasarım ve üretim faaliyetlerini sürdüren nadide eğitim kurumlarıdır.”
Temelinde “kadın” var…
“Üretim, girişimcilik, kültür”.
“Yerel kalkınma”…
“Sosyal gelişim”.
Kastamonu’ya rengini veren tarihsel mirastaki “kadın” vurgusunu göz önüne aldığımızda…
Olgunlaşma enstitüsünü hak eden ilk sırada illerden biri değil miyiz?
Not: Ülkemizde “24” olgunlaşma enstitüsü var…
Daha fazla etkin olmaları ve üretim kapasitelerini artırmaları, geleneksel yaklaşımları inovatif şekilde yeniden ele alabilmelerine olanak sağlamak için tüm olgunlaşma enstitülerinin “AR-GE” merkezlerine dönüştürülme kararı alındı, bu amaç doğrultusunda 6 milyon TL’lik başlangıç destek ödeneği verildi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından.
Olgunlaşma enstitüleri geleneksel bilgi ile bilimsel bilgiyi aynı potada eriten eğitim kurumlarına dönüşmeye başladı…
24 olgunlaşma enstitüsünde görev yapan idareci, öğretmen ve usta öğreticiler, öğrencilere “patent/faydalı model, tasarım, coğrafi işaretler, temel kavramlar, süreçler ve patent başvuru uygulamaları” konularında “Türk Patent ve Marka Kurumu” uzmanları tarafından eğitimler verildi.
Ne mi oldu?…
Olgunlaşma enstitüleri “7 bin 482” ürün için tasarım tescil başvurusunda bulundu, “6 bin 830” ürünün tasarım tescili alındı.
“Adana Olgunlaşma Enstitüsü” misal…
“523” tasarım tescili ile Türkiye “birincisi” oldu.
Öyle anlaşılıyor ki bu yıl olgunlaşma enstitüleri çok daha büyük başarılara imza atacaklar…
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in son açıklamasında, olgunlaşma enstitülerinin daha fazla etkin olması gerektiğini vurgulayarak, “2022 yılı, olgunlaşma enstitülerinin daha çok başarılar elde ettiği ve farklı süreçlerin yaşandığı yeni bir dönem olsun istiyoruz. Klasik kalıplardan çıkarak moderni gelenekselle harmanlayıp yeni ürünler ortaya koyacağız. Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu süreçte aktif olmaları için olgunlaşma enstitülerimize her türlü katkıyı vereceğiz” dedi.
Ülkemizde “24” örneği bulunan olgunlaşma enstitüsü ilimizde neden yok?…
Üstelik “eğitim kurumu” olmanın yanı sıra “yerel kimlik” ve “yerel kalkınma” namına tam bir payanda haline dönüşmüşlerken.
MUSTAFA AFACAN