Sevinelim, okullar tatile girdi. Çok şükür bu yıl her seviyedeki eğitim kurumunda dersler sağlıklı bir şekilde yapıldı. Öğrenciler, veliler, yetkililer herkes mutlu, şimdi dinlenme zamanı.
Ülkemizde okul öncesi, ilk, orta ve liselerde 18 milyon dolayında öğrenci var. Üniversitelerdeki öğrenci sayısı 8 milyondan biraz fazla. Toplam sayı 26 milyonu geçiyor. Bizim için en büyük servet çocuklar ve gençlerdir.
Anaokulu öğrencileri mezuniyet belgelerini almış, seviniyor. Bu yıl ilkokula başlayacaklar. Eminim ki yaz tatilinin bitmesini sabırsızlıkla bekliyorlar. Anaokulu ile ilkokul öğrencisi olmak farklı duyguları içeriyor. Minikler bunun bilincinde.
İlkokulu bitirenler çok mutlu. Okul merdivenlerinde çokça fotoğraf çektirdiler. Belki diplomalarını almadılar ama ellerinde takdir ve teşekkür belgeleri var. Okuldan, arkadaşlarından ve en önemlisi öğretmenlerinden ayrıldılar. Birçoğu sarılıp ağladı. Kolay değil, aynı öğretmenle dört yıl birlikte yola devam etmek. Kişiliğin oluşmasında ilkokul öğretmenlerinin rolü büyüktür.
Vedalarda garip duygular hissedersiniz. Çoğu kez sevinç ve hüzün birlikte yaşanır. Mezun olduğunuza sevinirsiniz ama okuldan ayrıldığınıza üzülürsünüz. Çünkü aynı ortam bir daha hiç yaşanmayacak.
İlkokullardaki mezuniyet törenlerini görünce kendimi düşündüm. 1956 yılının aynı aylarıydı. Gazipaşa İlkokulu’ndan pekiyi derece ile mezun oldum. Öğretmenimiz Seniha İnan’ın elini öptüm, okuldan ayrıldım. Kendisini rahmetle anıyorum. Onunla ilgili, bu sütunlarda birkaç yazı yazdım, özelliklerini anlattım. . Bugünlere gelmemde onun sabrı ve emeği çoktur. O gerçek bir eğitimci ve mükemmel bir öğretmendi. Üç yıl köyde okumuş bir çocuğa sabır göstermek her öğretmenin harcı değildir. İlkokul öğretmenliğini her zaman önemsedim, birinci sıraya koydum. Öğretmenliğin bütün kademelerinde ders verdim, ancak ilkokul öğretmenliği çok farklıydı.
İlkokulu bitirenler ortaokula gidecekleri için seviniyorlar. Ne de olsa bir üst öğretim kurumu, her şeyden önce statüleri yükseliyor. Yeni arkadaş edinecekler. En önemlisi her derse farklı öğretmen gelecek. Biraz daha büyümüş olarak yeni duruma alışacaklar.
Ortaokulu bitirenlerin bir kısmı çok sevinçli, önemli bir kısmı biraz küskün. Okul seçimi yani LGS denen ucube sistem çocukların kaderlerini etkilemekle kalmıyor, ruh sağlığını da bozuyor. Fen ve Anadolu liseleri ile kolejlere gidecek olanlar mutlu. Geride kalanlar sıradan liselere gidip okuyacak. Kalburun altındakiler, üstündekiler gibi. Öğrenci ortaokulda vasat olabilir ama lisede çok başarı sağlar. Ortaokul başarısına göre öğrencinin kaderine önceden müdahale ediyor bugünkü sistem. Lise düzeyindeki okulların bu kadar çeşitlendirilmesi çok kötü bir tercih. Zaten eğitim sisteminin neresi düzgün ki?
Liseyi bitirenler daha dertli. Büyük bir endişe içinde sınava girdiler. Gönüllerinde birer aslan yatıyor ama arzu ettikleri yeri kazanmaları çok zor. Birçok öğrenci istediği fakülteye giremiyor. İşin başında bir küskünlük ve onun devamında mutsuzluk başlıyor.
Üniversite eğitimi önemli. Çünkü üniversite bitirmek toplum nazarında bir kimlik meselesi. Okurken, çalışırken, gezerken üniversite kimliği her zaman ön planda geliyor. Toplum tarafından çok bilinen bir üniversiteden mezun olmanın gururu ise her zaman farklı.
Madalyonun diğer tarafında hiçbir yere giremeyen öğrenciler var. Onlar hepten mutsuz. Tecrübeler gösteriyor ki ilk girdiği sınavda başarılı olamayan, bir sonraki sınavda da başarı sağlayamıyor. Umutların sönmesi, bunca yıllık emeğin heba olması her öğrencinin ruhsal dünyasını etkiler. Yıllardan beri bu kötü sistem devam ediyor ama hep de gariplerin aleyhine dönüyor çark. Sıradan bir taşra lisesini bitirenle, kolejde okuyanı aynı sınava tabi tutmak adaletle bağdaşıyor mu? Veliler niçin özel okulları tercih ediyor? Çünkü devletin okullarını yetersiz görüyor. Devlet gibi bir güç, kendi okullarında en iyi eğitim ve öğretimi neden sağlayamaz?
Türkiye’de orta öğretimin lise kısmı kangren. Yüz yıllık Cumhuriyet, meslek okulları sorununu ne yazık ki çözemedi. Nüfusu bizim gibi Avrupa ülkeleri bu konuyu çözmüşler, herkes işinden memnun. Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerle nüfusumuz hemen hemen aynı sayılır. Onlarda sorun yok da bizde neden var?
Üniversitelerde mezuniyet günleri bitti ama gençler mutsuz. Şimdi iş arayacaklar. Bazı alanlarda iş bulmak mümkün değil. Binlerce insan ne yapacak? Hep ananın, babanı eline mi bakacak? Atanamayan, iş bulamayanların dramını görüyoruz. İşsiz kalmak çok acı bir şey. Gençleri yetiştirirken, devlet kapısında iş arayacak eğitim veriliyor. İşe adam yetiştiremeyen fakülteleri veya bölümleri kapatmak lazım. Gençlere, geleceğin mesleklerine göre eğitim vermeliyiz ki iş bulsunlar. Diyelim ki Türkiye’de iş bulamadılar, dünyaya açılsınlar. Ancak bunun için ileri düzeyde donanım gerekli. Peki, bunu verebilen kaç üniversitemiz var?
Türkiye’de üniversiteler önemsenmiyor. Üniversite için öncelikle fizikî mekânlar, teknik donanım ve nitelikli öğretim üyesi çok önemlidir. Önce bunların sağlanması lazım. Her ilde bir üniversite açmak son derece yanlış olmuştur. Yeni açılan üniversitelerde öğretim üyesi başlı başına bir sorundur. Baştan tutturamadığınız kaliteyi sonradan yakalamak mümkün değildir. Türkiye bu marazî yapının acısını şimdiden görmeye başlamıştır. Her ilde bir üniversite kurmak, her ilçede bir yüksekokul açmak düşüncesi akademik eğitimi maalesef yozlaştırmıştır.
Türkiye için beyin göçü en önemli sorunlardan biridir. Güçlü üniversitelerden mezun gençlerin önemli bir kısmı yurt dışına gidiyor. Emek verip yetiştirdiğimiz insanlardan başka ülkeler yararlanacak, ne acı bir durum. Gençler de haklı; fakülte bitirmiş ama iş bulamıyor.
Reform sözlerini duymaktan bıktık, usandık. Eğitim konusunu çözmeden diğer alanlarda başarılı olamayız. Çağdaş, gelişmiş ülkeler örnek alınmalıdır. Dünyaya sırtımızı dönerek bir yere varamayız. Gençler; işin, aşın, huzurun olduğu mutlu bir ülkede yaşamak istiyor.
Bütün öğrencilere güzel bir tatil dilemek isterdim. Ancak geçen hafta meydana gelen bir trafik kazasında Merkez Ortaokulu öğrencisi Tuana Yiğit kızımızı kaybettik. Karne almaya bir gün kalmışken, okul önünde meydana gelen bu acı olay hepimizi çok üzdü. Allah ailesine ve sevenlerine sabır versin, mekânı cennet olsun.
MUSTAFA ESKİ