İlkokul, ortaokul, lise ve ilköğretmen okullarında yaklaşık on yıl öğretmenlik, yöneticilik yapmış, ayrıca eşi sınıf öğretmeni Mefharet TAN’ın otuz yılı aşkın meslek hayatına şahit olmuş bir eğitimci olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinde bizim de söyleyeceklerimiz var.
Devlet adamlarımız, milletvekillerimiz, siyasi partilerimiz hizmette bulundukları toplumun kültürel, sosyolojik, sosyoekonomik özelliklerini, beklentilerini çok iyi bilmek zorundadırlar. Toplumun öncelikli ihtiyaçları, beklentileri siyaseti yönlendirmede etkilidir şüphesiz. Diğer yandan, hiçbir zaman bizim toplumsal yapımızın, meslek anlayışımızın diğer uluslara, toplumlara benzemediği gerçeği de siyaseti yönlendirmede etkili olmalıydı ama olmuyor. Bu yüzden de kanunlar, yönetmelikler, eğitim-ekonomi sistemleri durmadan değişiyor. Zaman, ekonomik kaynaklar atık su gibi tüketiliyor. 2023 genel seçimlerine yaklaşılırken daha neler göreceğiz neler?
Toplumu eğittiğine, yönlendirdiğine, siyaseti etkilediğine inanılan meslek mensuplarının başında öğretmenler gelir. Din görevlileri onu takip eder. Covid 19 salgını nedeniyle sağlık çalışanları da devreye girdi. Emeklilerin, genç yaşta emeklilik dolayısıyla sayılarının 7-8 milyona yaklaşması da oy güçlerini artırmıştır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu niçin çıkarılıyor? Yeni nesilleri/kuşakları eğiten, onları vatana, millete yararlı insanlar hâline getiren öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmak için; öğretmenliğin kalitesini geliştirmek, öğretmenlerin daha iyi ekonomik koşullar altında yaşamalarını sağlamak olarak açıklanabilir amaç. Bilgi ve tecrübeleri arttıkça öğretmenler unvan sahibi olacak, maaşları otomatik olarak artacak. Maaşı artan öğretmen, geçim sıkıntısı yaşamayacağı için sadece görevini ve öğrencilerini düşünecek, maaşından kendini geliştirmek için para harcayabilecektir. Hedeflenen amaç ilk bakışta çok doğru gözüküyor. Türkiye’nin toplumsal yapısını, siyasetçilerin oy amacıyla her dakika karar değiştireceğini her meslek mensubundan daha iyi bilen öğretmenlerimiz, maaş artışı ve emekliliğe yansıması dolayısıyla kanunu büyük çoğunlukla benimseyecek ancak okullarda yol açacağı tahribatı da göze alacaklardır. Bile bile lades diyeceklerdir yani…
Kanun, öğretmenliğe askerlik gibi unvanlar getiriyor: Aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen. Uzman öğretmenlik sınavına on, başöğretmenlik sınavına yirmi yılını meslekte doldurmuş öğretmenler girebiliyor. Master ve doktora derecesini almış olanlara sınavlarda muafiyetler var. Uzman ve başöğretmen unvanlarını alanların maaşlarında büyük artışlar sağlanıyor. Hemen belirtelim, maaşta büyük artış sağlanmasaydı bu unvanların okullarda öğretmen odalarında, sınıflarda büyük huzursuzluk yaratacağı söylenemezdi. Çünkü, kimin iyi, kimin kötü öğretmen olduğuna daima önce öğrenciler, sonra veliler, daha sonra da halk karar verir. Bilgili, ancak bildiğini satamayan, öğretemeyen testçi öğretmenin değeri kendinedir. Hâl böyle olunca uzman öğretmene, başöğretmene,çoğu kayırma sonucu verilmiş bu unvanlara gülünüp geçilirdi. Ama, derece ve maaş artışı sağlanınca artık her öğretmen, bu unvanların anasının ak sütü gibi hakkı olacağına inanır. Bunun için de hak mücadelesine başlar. Sınavların siyaset kurumu gölgesi altında hiçbir zaman adil yapılmadığı inancı memurlar arasında ve toplumda yaygındır zaten. Şikâyetlerin, itirazların yağmur gibi yağdığı günler yakındır. Tabii, ilk sınavlardan sonra. MEB, büyük bir soruşturma müfettiş kadrosunu şimdiden oluşturmaya başlamalıdır.
Bilindiği gibi hâlen 650-700 000 civarında öğretmenlik eğitimi almış üniversite mezunu genç atama beklemektedir. Plansız üniversiteleşme sonucu öğretmen, doktor, mühendis, avukat, sağlık personeli, kamu yöneticisi unvanlı atama bekleyen gençlerin canlarını bu ve benzeri kanunlar daha da acıtacak, milyonlarca aileyi huzursuz edecek, siyasetçilerin kapısını daha çok çalmaya, torpil aramaya itecektir.
Öğretmenlerin, sağlık çalışanlarının 3600 gösterge ve maaş artışları kanunla sağlanınca diğer memurların (ilk ses din görevlilerinden gelecektir mutlaka) elleri de taş toplamayacaktır elbette. Onlar da unvan, derece, gösterge, maaş artışı isteyeceklerdir. İşte size bir huzursuzluk alanı daha. Bazı mesleklerde şu unvanları görürsek şaşmayalım: İmam, uzman imam, başimam. Avukat, uzman avukat, başavukat. Mühendis, uzman mühendis, başmühendis. Güvenlikçi, uzman güvenlikçi, başgüvenlikçi. İtfaiyeci, uzman itfaiyeci, başitfaiyeci. Çöpçü, uzman çöpçü, başçöpçü.
Yeni kanun üniversitelerdede büyük bir soruna yol açmıştır, açacaktır. Eğitim Fakültelerine, Sosyal Bilimler Enstitülerine yüksek lisans, doktora yapmak üzere aşırı bir öğretmen talebi olacaktır. Üniversitelerin bu talebi karşılaması hâlinde tezsiz yüksek lisans ve doktora eğitimi yaygınlaşacak bilim de ağır bir darbe yiyecektir.
Uzman öğretmen, başöğretmenlik sınavları açıkgözler için yeni iş dalları da yaratacaktır. Sınav kursları, dershaneleri, özel dersler öğretmen için de gündeme gelecektir. Sınav kitapları, test örnekleri öğretmenlerin çantalarında bulunacak, teneffüslerde iki test sorusu cevaplamak isteyeceklerdir.
Öğretmen emeklilerine durum nasıl yansıyacaktır? O da ayrı bir sorun. Yirmi yılını doldurmuş her öğretmen başöğretmenlik emeklilik hakkını mecburen kazanacaktır, sorun çıkmaması için.
Her öğretmen ilerde olacakları kesinlikle tahmin etmektedir. 5-10 yıl sonra okullardaki büyük huzursuzluk sonucu bir seçim öncesi gene TBMM’de bir kanun kabul edilecek, 10 yılını doldurmuş öğretmene sınavsız uzman öğretmenlik, yirmi yılını doldurmuş olana da başöğretmenlik unvanı verilecek, özlük haklarında eşitlik sağlanacaktır. Bunu bildikleri için içleri rahat kanunu desteklemektedirler. Hayırlı olsun şimdilik! Aman, maaşınızın arttığını gördükten sonra enflasyon sebebiyle daha fazlasının elinizden alındığını görmeyin!
Öğretmenlik mesleğinin saygınlığı, itibarı, kalitesi; ilköğretmen okulları, eğitim enstitüleri ve yüksek öğretmen okullarının kapatılmasıyla ilk darbeyi aldı. Bu okullara yüzbinlerde öğrenci arasından sınavla en iyiler alınıyordu. Eğitim Fakültelerinde bu derecede seçme asla yapılmadı. Uzun yıllar, üniversite sınavlarında en düşük puan alan öğrenciler kabul edildi Eğitim Fakültelerine. Sonuç, kalitesiz yığılma yarattı MEB kapısında. Atanmış öğretmenleri, iyi öğretmen hâline getirmenin yolu öncelikle Eğitim Fakültelerinden geçiyor. MEB, YÖK’le iş birliği yaparak bu kaynakta düzenlemeler yapmalı öncelikle. Eğitim Fakültelerine, emekli olacak öğretmenlerin iki katından fazla öğrenci alınmayarak başlanabilir mesela.
2023 genel seçimlerine doğru Öğretmenlik Meslek Kanunu gibi böyle yeni sorunlara yol açacak birçok kanunun çıktığını göreceğiz. Eskiler bu tür kanunlar için “yem borusu” deyimini kullanırlardı. İlk adımlar Sağlık Çalışanları ve Öğretmenler için atıldı… Darısı diğer memurların başına…
NAİL TAN