CHP’den ekonomi politikaları eleştirisi
CHP İl Parti Sözcüsü Eda Büyükdemirci, iktidarın ekonomi modeli ile ilgili kararının üzerinden bir yıl geçtiğini, o günden bu yana halkın gün yüzü görmediğini ve kendisine ne denildiyse tam tersini yaşadığını söyledi.
CHP’den, iktidarın ekonomi modeline eleştiriler geldi.
Partinin Kastamonu İl Sözcüsü Eda Büyükdemirci, dün bu konuda yaptığı basın açıklamasında görüşlerini kamuoyuyla paylaşırken şu ifadeleri kullandı:
“Kıymetli Hemşerilerimiz,
Saray rejiminin, kerameti kendinden menkul ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ safsatasını uygulamaya koymasının üzerinden tam bir yıl geçti. O günden bugüne de halkımız gün yüzü görmedi. Sözde ekonomi modeline göre faiz düşecek, ihracat artacak, cari açık düşecek, rezervler artacak, döviz ihtiyacı azalacak, enflasyon düşecekti. Olmadı, olamadı. Neyi söyledilerse halkımız tam tersini yaşadı.
2022 yılı itibariyle dünyada tüketici enflasyonu en yüksek beş ülkeden biriyiz.
Bir yılda ekmek fiyatı yüzde 101, makarna fiyatı yüzde 113, süt fiyatı yüzde 121, dana eti fiyatı yüzde 95, peynir fiyatı yüzde 89 zam gördü.
Son bir yılda sanayide kullanılan elektriğin fiyatı yüzde 322, sanayide kullanılan doğal gazın fiyatı yüzde 273 arttı.
Artan maliyetler, üretici fiyatlarını yukarı itmeye devam ediyor.
Gençlerin umudu çalınırken, halk hayat pahalılığının altında ezilirken yandaşlar semirtilmeye devam etti.
Öyle ki, son açıklanan Küresel Servet Raporu’na göre Türkiye gelir dağılımındaki en adaletsiz 3 ülkeden biri oldu. Rapora göre Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim toplam servetin yüzde 41’ine sahip. Bizimle beraber ilk üçü paylaşan diğer ülkeler ise Rusya ve Güney Afrika.
Ülkeyi içine düşürdükleri ligin hali budur.
Gittiğimiz her yerde görüyoruz ki halk önüne sandığın geleceği ve bu tek adam rejiminden kurtulacağı günü iple çekiyor.
Halkıyla ve yaşam biçimleriyle kavgaya tutuşan şahsım iktidarı daha iki gün önce bir hastane açılışında bu halkın evlatlarına hakaretler savurmaya devam etti. Kendisine günlük gideri 10 milyonu bulan yazlık kışlık saraylar yaptırıp, itibardan tasarruf etmemek gibi ulvi heveslerin peşinden koşanlar; bu halkın evlatlarının çağın gereklerine uygun daha iyi bir yaşam arayışını süfli (aşağılık, adi) heves olarak nitelendirdi.
Bu ülkenin değeri sizin betonlarınız, uçaklarınız, saraylarınız değildir. Bu ülkenin değeri daha iyi bir gelecek düşü kuran ve halkın geleceği olan gençleridir. Bu halkın çocuklarına canınız her istediğinde hakaret edemezsiniz.
Sizler önce kendisine mikrofon uzatıldığında ‘Kış geliyor bir mont almamız gerekiyor ama alamıyoruz. Gerçekten geçinemiyoruz’ diyerek ağlayan çocukların gözyaşlarının hesabını vereceksiniz.
Sizler önce kafalarını sokacak bir yurt dahi bulamayan, barınamıyoruz diye haykıran öğrencilerin hesabını vereceksiniz.
Sizler önce bu ülkenin gençlerinden çaldığınız aydınlık bir gelecek umudunun hesabını vereceksiniz. Bu ülkenin evlatlarına en temel hakları dahi lüks sayan bu düzene hep birlikte son vereceğiz.
Kıymetli Kastamonulular, müsterih olun ki, bu kara kışı bir an önce atlatmak, ekmeği hakça bölüştüğümüz, yarınlara umutla baktığımız, gelişen, üreten bir Kastamonu ve Türkiye için var gücümüzle çalışmaya, baharı örgütlemeye devam ediyoruz.
Bu şehrin her köyünde, her mahallesinde, her sokağındayız. Çünkü yuvamız Kastamonu!”