Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, Kastamonu Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 3. Etap Sokak Sağlıklaştırma, Cephe İyileştirme ve Harç Koyma Töreni’nde yaptığı konuşmada, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki 81 ilde bulunan binlerce vakıf eserini 2002’den bugüne kadar milyarlarca lira harcayarak gün yüzüne çıkardıklarını, Kastamonu’nun da konumu itibariyle birçok adımı atması gereken ve iyi noktalara gelmesi gereken bir şehir olduğunu söyledi.
Geçmişle bağları ileriye bu eserlerin taşıyacağına işaret eden Nebati, bundan dolayı eserlerin daha da iyileştirilmesi ve insanlığa hizmete sunulması gerektiğini belirtti ve şöyle konuştu:
“İstanbul’da vakıf eserleri adım adım belediye vasıtasıyla gün yüzüne çıkarıldı. İnsanlara kazandırıldı ve tam bir tarih ve kültür merkezine dönüştürüldü. 2002 yılından sonra iktidara geldikten sonra başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki 81 İl’de bulunan bütün vakıf eserleri, milyarlar lira harcanarak gün yüzüne çıkartıldı. Çünkü geçmişle olan bağımızı bugünden ileriye taşıyan olan bu yapılar. Bu eserler geçmişte yaşanılmış, geçmişte kültürel değerleri korumuş, bu eserler dünden geleceği daha iyi korunmalıdır. Bu eserler daha da güzelleştirilmelidir ve insanlığa mutlaka hizmet etmelidir. Bugün de Sayın Belediye Başkanımız Tahsin Babaş sağ olsun üçüncü etabını gerçekleştirdiği bu adımla Kastamonu’nun biraz daha güzelliklerini öne çıkarmış olacak.
Kastamonu, çok güzel bir şehir. Bu yapıları her yerde bulamazsınız, yapılara sahip çıkın, bu güzelim sokakları her yerde bulamazsınız, sokaklarınıza sahip çıkın. Sadece merkezi idare ile bakanlıklarla ve belediyelerin çalışmalarıyla bu iş elbette ki sürdürülür ama burada yaşayanlar elini taşın altına koyduğu zaman bu yapılara sahip çıktığında, bu yapıları canlandırdığında ve bu yapıların içerisinde yaşadığı zaman güzellikler biraz daha hoş olur. Tarih, kültür ve sanat dediğimizde artık gastronomi de olmazlardan bir tanesidir. Yüzlerce çeşidi olan ve insanların bir şehre gittiğinde sadece kalacak ve gezecek bir yerin dışında insanların mutfaklarına gittiği bir çağda yaşıyoruz. Öylesine bir dönemde gelen misafirlerin karnını doyururken iyi mekanlarda konuklaması ve bu konaklardan yürüyecek mesafede kültürel mekanlara geziler gerçekleştirebilecekleri yerler arıyorlar. Bunu Kastamonu özelinde yapıyoruz. Ama bizim kayak merkezimiz var, ormanlarımız var, kanyonlarımız var ve denizimiz var. Bütün bunların birlikte tarih, deniz, kültür, turizm birleştirilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Açılan tünelden ve uçakların inen her bir yolcu bu şehre mutlaka bir katkı sağlıyor. Sağladığı bu katkı katma değeri yüksek hale dönüştürülmesi için işte bu tür yatırımların gelen turistin birkaç saatliğine değil de gününü geçirebileceği bir şehir ile karşılaşmak ister. Onun için bir tarafta bu tarihi güzellikleri sandığa hizmete sunarken, öbür tarafta da konaklama ihtiyacının giderilmesi bence Kastamonu için atılacak adımların bir tanesidir. Bu yüzden buraya gelen girişimcilerin, buraya yatırım yapacak olan işadamlarının bu şehre bu yönde katkı sağlaması da beklenir.”
Nebati sözlerini şöyle sürdürdü:
“2002 yılından bu yana kadar AK Parti iktidarları Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında şehir gözemeksizin, Ankara’ya yakınlığına bakılmaksızın Türkiye’nin her tarafına gerekli ilgilerini gösteriyor. Türkiye, 2002 yılından bu yana kadar büyüdü, gelişti ve zenginleşti. 2013 yılının Mayıs ayına geldiğimizde Türkiye, çok önemli bir merhaledeydi. Milli gelirini üçe katlamış, kişi başına düşen gelir üçe katlanmış, faizler düşmüş, enflasyon tek rakamlarda iken 14 Mayıs’ta IMF’ye ödenen son taksit ile aslında Türkiye, önemli bir dönemece gelmiştir. Ama uslu durmadılar. Son 5 yıldır Türkiye üzerine çeşitli oyunlar oynadılar. Gezi Parkı olaylarıyla başlattıkları, 17-25 Aralık darbe girişimi, Kobani olaylarıyla tırmandırdıkları ve en sonunda da 15 Temmuz’da gerçekleştirdikleri askeri darbe girişimiyle Türkiye’yi bölme, parçalama ve bunun üzerine yapılmış olan operasyonlarla bizi yıpratmaya uğratmaya çalıştılar.
Sosyal medya üzerinden bize operasyon çekmeye çalışanlar, 15 Temmuz’u nasıl atlattıksak ekonomik manipülasyonu da atlattık. Henüz hafızalarımızda taze olan 10 Ağustos tarihinde başlatılan finansmandaki operasyonlarla ekonomik gelişmişliğimizi baltalama, ülkeyi parçalama ve bekamızı ilgilendiren alanlarda adımlar attılar. Hepsinin üzerinden geldik. Milletle, devletle hepimiz devletimize, bayrağımıza, vatanımıza, ülkemize sahip çıktılar. Tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek millet dedik. Bütün bunların aslında bir amacı var. Bu ülkenin gerçek bir beka sorunu var. Bu beka sorununda maalesef ülke içinde ve dışında özellikle de sosyal medya üzerinden Türkiye’yi operasyonlar yapanlar bir şeyin farkına varmalıdırlar. Biz, nasıl ki Gezi Parkı olaylarını, 14-25 Aralık yargı darbe girişimini ve en önemlisi 15 Temmuz’a atlattıksak 10 Ağustos’taki ekonomik operasyonu da atlattık. Bugün geldiğimiz bu nokta birçok ülkenin birkaç yılda üstesinden gelebileceği sorunlar atlatılmış durumdadır. Enflasyonda, faizlerdeki düşmede hepimizin takip ettiği durumdur. Özellikle son 2,5 ayda piyasaya sürülmüş olan 70 milyar liralık likidite, piyasayı rahatlatıcı ve çarkların yeniden dönmesini sağlayan bir yarar sağladı. Şimdi önümüzdeki aylarda büyümenin gerçekleştirildiği, kötünün tamamen geride kaldığı, her gelen günün bugünden daha iyi olduğu ve önümüzdeki ayların bahar ayları olduğu, sadece coğrafi anlamda değil, iklimsel anlamda değil, toplamsal anlamda da ve ekonomik anlamda da geldiği bir dönemdeyiz.
Türkiye, 31 Mart’ta yapılacak seçimlerden sonra önünde 4,5 yıla yakın bir süre seçimlerle uğraşmayacak. Artık seçim yok, bizim öne sürdüğümüz Sayın Bakanımız Berat Albayrak’ın 20 Eylül’de ifade ettiği dengeleme süreci başladı ve devam ediyor. Bundan sonra istikrar ve değişim. 4,5 yıl boyunca istikrar ve değişimin gerçekleştiği, reformların yapıldığı, Türkiye’nin yeni bir hamleyle Dünya’nın lider ülke vasfını devam ettireceği çok önemli bir zaman aşamasına giriyoruz.
Birilerinin hesabı kitabı olabilir. Birileri sanal dünya üzerinden Türkiye’ye operasyon yapmaya çalışabilir, birileri bu sanal dünya üzerinden kötümserlik yayabilir. Birileri bu sanal dünya üzerinden iftira atabilir, bir takım operasyonların maşası olabilir. Ama hayat sanal dünyada devam etmiyor. Hayatın bizahati kendisi gerçektir. Gerçek olan şeyde Türkiye’nin geliştiği, büyüdüğü, zenginleştiği, birlik ve beraberlik içerisinde umudunu hep yükselten Türkiye’nin sadece coğrafyasında değil bütün Dünya’da liderlik vasfına sahip olduğu bir dönemi yaşıyor. Gerçek olan budur. Gerçek olan bizim zenginliğimizdir. Gerçek olan bizim kardeşliğimizdir. Gerçek olan bizim, bir ve beraber olma ruhumuzdur. Bu ruh Kastamonu’da kendisini biraz daha fazla gösteriyor. Türkiye’nin bekasıyla uğraşanlara karşı Kastamonu, Anadolu’nun buram buram kokan cesareti ve yiğitliğini ortaya koymaktadır. Kastamonu’nun göstermiş olduğu Anadolu’daki 82 milyon insanın ortaya koymuş olduğu bu birliktelik şüphesiz ki Türkiye’nin geldiği noktayı daha da ötelere taşıyacaktır.
Bizim üzerimizde oynamaktalar. Türkiye’nin üzerine operasyon yapmaktan usanmamış olabilirsiniz ama bizim bildiğimiz bir şey var. Bizi test etmeyin, her testiniz başarısızlıkla sonuçlanıyor. Her testiniz bizi daha da güçlendirdi. Her testiniz bizim omuzlarımızı daha da sıkılaştırdı. Her testiniz adımlarımızı daha sağlıklı basma neticesini doğurdu. Bu ülke oyun yapılacak bir ülke, operasyon yapılacak bir ülke değildir. Bu ülke güçlü bir ülke, bu ülke geleceğe odaklanmış bir ülke ve geçmişinden kaynaklanan tevarüs etmiş olan geleceğini de planlamaya sahip güçlü bir ülkedir.”
Törende yapılan konuşmaların ardından ilk harç Nurettin Nebati, Yaşar Karadeniz, Metin Çelik, Tahsin Babaş, Remzi Gür ve mahalle muhtarları tarafından atıldı.
Tören sonrasında da Millet Kıraathanesi, Muhtarlar Müzesi ve restore edilen konak ziyaret edildi.