Kastamonu’yu sevmenin türlü çeşitli yolu var…
Kimi muhteşem doğasına meftundur…
Kimi tarihine…
●●●
Kimi zeytinine tutkundur meselâ…
“Ne sofralık olanından vaz geçerim ne taş baskı natürel sızmasından” diyen bir Kastamonulu’yu hangi babayiğit bu sevdasından vaz geçirebilir?
“Kastamonu tulumu” olmadan kahvaltı yapmak mı?
Kabullenir mi sevdalısı!
Kimi de “güvermiş peynir” müptelâsıdır meselâ…
Yorgunluktan ölse tırım tırım arar, bulur…
Dedik ya…
Kastamonu’yu sevmenin türlü çeşitli yolu var…
Daha…
Nar ekşisini…
Yaban mersini özünü…
Damla sakızını…
İspir fasulyesini saymadık bile.
İnanmayan İstanbul’da yapılan “Kastamonu Günleri”nden feyzalsın!
İyi ki her yıl düzenleniyor da “cihan-ı âlem” bu lezzet bombalarımızdan haberdar oluyor…
Halimiz nice olurdu yoksa.
●●●
Dijital çağ yaşanıyormuş…
Ticaret dendiğinde, küresel boyutta “işletmeden işletmeye e-ticaret” anlamına gelen “B2B” anlaşılıyormuş…
Coğrafyanın kıymet-i harbiyesi kalmamışmış…
Dünya küresel bir köye dönüşmüşmüş…
Ne gam.
Bir ürünün mü var…
Daha çok üretmek ve satmak mı istiyorsun…
Öyle dijital çağ mijital çağ bizi bozar.
Yaparsın bir organizasyon…
Kiralarsın bir alan…
İnce eleyip sık dokumaya ne hacet.
Toplarsın cümle talipliyi bir araya…
Bir de müzik:
“Şu Cide’nin suları şıldır şıldır akıyor…” (1)
Sen sağ ben selamet…
Hayırlı işler Kastamonu!
●●●
8 Mayıs 2020’de…
Bu köşede “Korona sonrası, dijitalleşme ve Kastamonu…” başlıklı bir yazı kaleme almış…(**)
Mevlânâ’nın:
“Dünle beraber gitti cancağzım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” sözlerini hatırlatmış…
Ve ezberlerimizi bozmanın tam zamanı diyerek sormuştuk:
“Kastamonu bu süreci nasıl karşılayacak?”
“Kastamonu karşılaması” böyle oluyormuş demek ki!
●●●
Tarımdan turizme…
Sanayiden ticarete tüm Kastamonu’yu ve Kastamonu’yla bağlantılı iş çevrelerimizi…
İl içinde ya da dışında faaliyet göstermelerine bakmadan…
Büyük küçük demeden bir araya getirip dünyaya açabilmenin yollarını aramadan…
Düzenli ve sürekli bir gelir modeli yaratabilmenin arayışına girişmeden…
Dünya ile sanal fuarlar ve e-kataloglar aracılığıyla pek çok dilde 7/24, 365 gün bütünleşmeden…
Bu çabalarımızı Kastamonu adına kurumsallaştırma ihtiyacı hissetmeden…
Yapılanları tek kelimeyle özetleyebiliriz:
“Patinaj!”
●●●
Kastamonu’nun kendine özgü bir “sosyo ekonomik masterplan”ı olmalı…
Stratejik önceliklerimizi ve yol haritamızı bir an önce netleştirmeliyiz dedikçe…
Kahredici bir suskunluğa gömüldük.
Bunca zaman kaybı yetmez mi?
●●●
Aş derdini, iş derdini çözmüş…
Göçü sahiden tersine çevirmiş…
Üreten, müreffeh bir Kastamonu istiyorsak…
Formülümüz belli:
- Bilimsel bilgi
- Etkin koordinasyon
- Odaklanma
- Birbirimizle, ülkemizle, dünyayla temas halinde olma!
Gerisi boş lâf.
●●●
İkide bir…
Geçmişimizin altın sayfalarını çevirerek…
“Üsküdar’a kadar Kastamonu”ydu diye böbürlenenlerde bilgilerini güncellemeli…
Biz “Kastamonu Günleri”ne gittik…
Satılan ürünleri gördük kardeşim.
Bin bir zahmetle gerçekten üretmeye çalışan üreticilerimizi tenzih ederek söyleyelim:
Ne Üsküdar’ı…
Erzincan’a, Erzurum’a, Hatay’a kadar Kastamonu!
(*) https://www.youtube.com/watch?v=Vx33TC8P1uc
(**) https://www.kastamonugazetesi.com.tr/korona-sonrasi-dijitallesme-ve-kastamonu/
Mehmet Yücel