“Bi zamanlar Üsküdar’a kadar Kastamonu’ydu” diyerek övünmeyi pek severiz ya…
Tam da övünürken, bilgisizin biri çıkıp…
“Amma attın ha!” deyiverse…
Yiyip içtiklerimizden bahsederken… Ballandıra ballandıra etli ekmeğimizi anlattığımız bi esnada, yabancının biri:
“Hadi canım, etli ekmek Konya’nın.” cümlesini kuruverse…
Çanakkale Türküsü‘nün hüznünü, gururunu iliklerimizde hissederek, bi yandan dinleyip bi yandan eşlik ederken, “ilgisizin teki“:
“O da nereden çıktı… Ne Kastamonu’su? Çanakkale’nin.” diyerek Çanakkale Türküsü’nün bize ait olmadığını iddia ediverse…
Aman aman…
Gözümüzün önüne şeklimiz şemalimiz geliyor da…
“Allah muhafaza” diyoruz, başka da bir şey demiyoruz!
Kim tutar bizi?
Alımız al, morumuz mor…
Cümle âlem veryansın görsün…
Allah sabır versin o lâfları edene!
● ● ●
Anlıyoruz…
Kastamonu’ya toz kondurmamak “çok güzel…”
Fakat, anlamakta zorlandığımız şey şu:
Memleketimizin yararına işleyen bir konu hakkında “operasyon çekileceği“nin ayak sesleri duyulmaya başlandığında…
Bunun emareleri belirdiğinde…
Nihayet aleyhimize adımlar atıldığında neden “gık“ımız çıkmaz?
Bu tür hallerdeki sessizliğimizin sebeb-i hikmeti ne ola ki?
● ● ●
Küre mevzusundan “sıkıldınız…”
Kendirdeki “yaramız” da henüz taze…
O bahislere girmeyelim!
Teşvik Yasası’nı ele alalım mesela…
İllere göre yatırım teşvikleri dağılımında 2012 yılına kadar 4 bölgeli sistem uygulanıyor…
Kastamonu, 4. bölgede yer alarak, projeleri nispetinde en etkin teşviklerden faydalanabiliyor…
O da ne?
15 Haziran 2012 tarihinde bir yasa değişikliği yapılıyor ve 6 bölgeli sistem yürürlüğe giriyor…
Ama Kastamonu yerli yerinde… Yine 4. bölgede!
Yani, en hatırı sayılı teşvikler 6. bölgede yer alan illere doğru “attaya gidiyor!”
Sonrasında yapılan değişiklik ve eklemelerde de esamemizi okuyan olmayınca volümlü yatırımlar için cazibemiz kalmıyor!
Velhasıl…
Teşvik Yasası o günden bu yana ilimizin üzerine bir karabasan gibi çöküyor!
● ● ●
Peki, neden?
İki çift lâfla halimizi arz edecek kadar mecalimiz olmalı değil mi?
Burada bir “kusurumuz” yok mu?
Bu topraklardaki her girişim, her yatırım “maça 1-0 mağlup başlıyor!”sa…
Haktan, hukuktan ayrılmadan halimizi, isteklerimizi dile getirmemiz gerekmez mi?
● ● ●
Boşuna ümitlenmeyelim…
Kimsenin elinde sihirli değnek yok!
Aş derdi, iş derdi olmayan müreffeh bir Kastamonu’nun inşası için yapmamız gereken şey belli:
Üreteceğiz…
Üreteceğiz…
Üreteceğiz…
Bıkmadan, usanmadan üreteceğiz!
“Enerjimizi” doğru noktalara yoğunlaştırarak…
Kamusu, özeli…
Üniversitesi, sivil toplum kuruluşlarıyla…
Dünyadaki teknolojik gelişmelerden kopmadan…
Kastamonu olarak top yekûn üreteceğiz…
Tarımdan hayvancılığa…
Sanayiden ticarete…
Turizmden madenciliğe…
El ele, omuz omuza, kafa kafaya verip…
Planla, programla üreteceğiz.
● ● ●
Ama…
Üretirken bi yandan da elimizdekilerin “kıymetini” bileceğiz.
“Ensesine vur, lokmasını al” misali uygulamalara maruz kaldığımızda “üzüldüğümüzü” çekinmeden ifade edeceğiz…
Susmak bize yakışmıyor.
Ecdadımızın vatanımız için yaptığı fedakârlıklar bize bu hakkı fazlasıyla veriyor!