Mithat Fenmen (1916-1982) besteci, piyanist, piyano öğretmeni, müzik yazarı, müzik yayıncısı, idareci olarak ülkemizin “öncü” müzisyeni;müzik doğamızın bugünkü rengarenkliğini Fenmen kökünde aramak lazım, Abana’yı yıllarca yaz aylarında mesken tutan Fenmen’de…
“Abana” ve “Fenmen” bağını geleceğe taşımak boynumuza borç.
Abana, yarım asır önce bambaşkaydı, 1964 yılından 1970’e kadar süren Limasollu Naci dil kursları, yabancı ülkelerden gelen gazeteciler, siyasetçiler…
Namı Avrupa’ya taşmıştı.
İşte o “meşhur” yıllarda…
Mithat Fenmen’in yolu da Abana ile kesişti ve “1967-1983” döneminde yaz aylarını bu şirin ilçede geçirdi.
Ev aldı Abana’dan…
“Hemşerimiz” oldu.
(Dünkü yazımda, öğrencilerinden Fazıl Say’ın “Akılla Bir Konuşmam Oldu” kitabındaki satırları paylaşmıştım Fenmen’in Abana yıllarına dair…
Kastamonu için anlatılmaz gurur.)
Bugün, diğer bir öğrencisi Mina Tansel’in “Özel Bir Öğretmen: Mithat Fenmen” yazısından Abana yıllarını okuyalım Fenmen’in…
“Öğretmenim yaz aylarını Karadeniz kıyısındaki Abana’da geçirirdi. Daha sonra eşimin anlattığına göre, 1967’de Abana’ya tatile gittiğinde gördüğü, Halk Evi’nin giriş katında, çocukların pata küte tuşlarına vurdukları piyanoyu oraya Mithat Fenmen bağışlamış.”
Fenmen’den Abana’ya yadigar piyano…
Gök kubbeye bırakılan hoş seda.
Abanalı kültür insanı Mehmet Şenol’a sordum Fenmen’in piyanosunu…
Fenmen ailesini yakından tanıyan Şenol anlattı piyanoyu, evvela kütüphanede müzikseverlerin hizmetine sunulan piyanonun daha sonra Abana Atatürk İlkokulu’na konulduğunu söyledi. Piyanonun son ikametgahı Abana Gençlerbirliği Spor Kulübü olmuş. Sonrası meçhul. Şenol, Fenmen’in yaz aylarında geldiğinde bugünkü belediye binası arkasındaki Belediye çay bahçesine iki defa piyanoyu çıkarttırdığını ve çaldığını söyledi.
Abana’nın bir diğerkültür insanı İskender Şengör ile de görüştüm…
Ortaokul yıllarında piyanonun tuşlarına dokunduğunu, okulda bir köşede durduğunu, sonrasında “tarihi” olduğu gerekçesiyle Kastamonu Merkez ilçeye gönderildiğini söyledi.
(Abana “sanat şehri” olduğu için yarım asır önce, Abana’da başka bir piyano daha var…
Şenol ve Şengör’ün ifade ettikleri piyanolar farklı olabilir.)
Abana’daki diğer piyanonun hikayesini ise Mithat Fenmen’in “Piyanistin çilesi” başlıklı yazısından okuyalım…
“Konser hayatımda tanıdığım piyanoların bazıları yüzyıllarını doldurmuşlar, fakat eski şaraplar gibi asaletlerini koruyorlar. Geçen yaz Abana’da kuyruklu bir ‘Erard’ konser piyanosu gördüm. Zavallı evvela İstanbul’da bir kenara atılmış toz içinde dururken kolundan tutmuşlar, sevimli sahil ilçemiz Abana’ya getirmişler ‘daha sen işe yararsın’ diye. Pes akortlu piyanolar hoşuma gider, davudi sesleri vardır. Ama gelin görün ki bu Erard’ın akordu tam bir ses düşük: La notasına basıyorsunuz sol sesini veriyor. Bütün telleri de pastan kahveleşmiş… Diyapozona göre bu piyanonun tellerini çekecek akortçunun alnını karışlarım eğer aletin içinde kopmadık bir tel bırakabilirse… Ama ziyanı yok, diğer sazlarla beraber çalındığında eseri bir ton yukarı (Beethoven usulü) transpoze ederiz olur biter!”
“Abana” buydu işte…
“Sanat şehri.”
Not: “Abana” ve “Mithat Fenmen” bağı kopmamalı…
Nasıl yaşatılacağına elbet Abanalılar karar verecek.
MUSTAFA AFACAN