2007 yılında gazetede gözüne takılan bir haber sonrası kendini Çocuk Esirgeme Kurumu’nda buldu bir bayram günü, işte o gün bu gündür kimsesiz çocukların “Mihriban Anne”si o…
Mihriban Tüfekçi çocuklarla gülüyor, çocuklarla ağlıyor.
Okuma yazmayı yeni öğrenen ellerden çıktığı belli olan mektupları okudum, rengarenk kalp ve gül resimleri ile süslenmiş…
Minik bir kız çocuğu “İyi ki varsın annem, yeter ki yanımda ol güzel annem, seni çok seviyorum” yazmış, bir diğeri defter yaprağını boydan boya büyük harflerle “Seni seviyorum aşkım Mihri Annem” yazısıyla doldurmuş.
Okuyanı, topu topu üç beş kelime ile ağlamakla gülmek arasında getirip götüren mektuplar…
Her bir harfi okuyanın yüreğinde fırtınalar estiren.
Sadece isimleri değiştirdiğim gerçek bir hikaye anlatayım…
Çocuk yuvasında dört kardeş vardı. İsimleri Ahmet, Mehmet, Ayşe, Nergiz’di. Ahmet ile Mehmet ikizdiler. Dört kardeş birbirlerini çok seviyordu. Ayşe ve Nergiz, kendilerinden daha küçük olan Ahmet ve Mehmet’e ablalık etmeye çalışıyordu. Mehmet, “Serabral Palsi” hastasıydı. Yürüyemiyordu. Ahmet ve Mehmet yaşıtlarıyla beraber aynı ortamda kalıyordu. Çocuk yuvasında her sene halka açık olarak “Gülen Yüzler” programı düzenlenir, çocuklar hem eğlenir hem de yeteneklerini sergilerdi. Her çocuk mutlaka programın bir yerinde rol alırdı. Sağlık sorunu nedeniyle Mehmet’e ise sadece izlemek düşecekti “Gülen Yüzler”i. Provalarda Mehmet ağladı için için. Bu durum Mihriban Tüfekçi’yi de mutsuz etmeye yetti de arttı. Ne yapabiliriz diye düşünürken aklına bir fikir geldi Mihriban Tüfekçi’nin, Mehmet yürümeden oynayacağı bir rolün altından kolayca kalkabilirdi. “Sıra Gecesi” konulu bir oyun sahneye kondu, çocukların hepsi oturacak, böylece Mehmet de rol alabilecekti. Mehmet tef çalıyordu oyunda. Mehmet o gecenin en mutlu çocuğu oldu, sahneden seyircilere sürekli el salladı. En çok da Mihriban annesine.
Mehmet, okul yaşına geldiğinde engel durumu nedeniyle başka bir ildeki okula gitmek zorunda kaldı…
Ayrılık günü çocuk yuvasında gözyaşları sel oldu, Mihriban Tüfekçi günlerce bu ayrılığı kabullenemedi.
Mehmet okula gitti, destek ile yürümeye başladı, şimdi eğitimini başarıyla sürdürüyor…
Mehmet ile Mihriban Tüfekçi aradan geçen yıllara karşın hâlâ görüşüyorlar.
“Mihriban Anne”…
Azdavay’da doğdu, ilkokulun bir kısmını Azdavay’da diğer kısmını ise Kastamonu Atatürk İlkokulu’nda okudu. Merkez Ortaokulu, Abdurrahmanpaşa Lisesi, Anadolu Üniversitesi’ni bitirdi. Orman Bölge Müdürlüğü’nde 20 yıl memuriyetin ardından emekli oldu. Bir gün yolu çocuk yuvasına düştü ve zaman o an durdu. Kimsesiz çocuklarla ilk karşılaşmasında şaşkın ve hüzünlüydü. Duygularına yenik düşüp ağladı.
2008 yılında “gönüllü anne” oldu…
Kimsesiz çocukları sinemaya, tiyatroya, tatillere götürdü.
2014 yılında “Kimsesiz Çocuklara Yardım, Yaşatma ve Geliştirme Derneği” başkanı oldu…
Hayat penceresi rengarenk bir çiçek bahçesine açılıyor artık.
Birçok iyilikseveri bünyesinde toplayan dernek, Mihriban Tüfekçi başkanlığında kimsesiz çocuklara yönelik olarak çok anlamlı sosyal sorumluluk projelerine imza ilimizde…
Hayata kattıklarını görerek bu alanda harekete geçen başka sivil toplum örgütkerini de bu iyilik yolunda katara ekleyerek.
Mihriban Tüfekçi…
Sevgi dolu bir kalbin toplumun sığ sularında kalmış nice hayata mutluluk katabileceğinin en güncel örneklerinden biri.
Mihriban Anne…
Toprak ana gibi vicdanlı.