Yüzyılımızın süper gücü(!) Amerika sanata yeni bir yorum getirdi. Wolfgang Amadeus Mozart’ın ünlü operası‘saraydan kız kaçırma’ eserini yeniden yorumlayarak sanatsever olsun olmasın tüm insanlığın beğenisine sundu: Meydandan heykel kaçırma.
Başrollerinde siyahi insanlar başta olmak üzere tüm ırkçılık karşıtları, Amerikan polisi, siyasetçileri ve sarışın Gargamel Amerikan Trompeti yer almakta. Minneapolis’te çekimlerine başlanan film hızla önce Amerika’nın diğer eyaletlerinde sonra Avrupa sahnelerinde yerini aldı.
Konusunu bir Amerikan polisinin siyahi bir vatandaşı sahte 20 dolar kullandığı ihbarı üzerine boğarak öldürmesi ve bu ırkçılık tavrına ‘artık yeter’ diyen insanların isyanından alan film gerçek mekânlarda ve gerçek halkın katılımı ile çekiliyor.
Filmin hem yönetmen koltuğunda oturan hem de başrol oyuncularından biri olan sarışın Amerikan Gargameli Trompet ile diğer başrol oyuncusu olan ırkçılık karşıtları arasında filmin dekorasyonu hakkında ciddi anlaşmazlık çıkması ise gözlerden kaçmadı.
Filmin çekim alanlarında bolca bulunan eski Amerikan liderlerine ait heykeller ırkçılık karşıtı göstericileri rahatsız ederken Trompet heykellerinin filme sağladığı metaforun (Bir şeyi başka bir şeyle anlatmaya, benzetmeye yarayan mecaz) çok değerli olduğunu savunmakta.
Önce Virginia eyaletine bağlı Richmond kentinde Konfederasyon Başkanı Jefferson Davis’in heykeli yıkıldı.Kentte aynı gün Kolomb’un bir heykeli kaidesinden indirildikten sonra yakılarak göle atıldı.Siyah Amerikan vatandaşı George Floyd’un öldürülmesinden sonra protestocular, birçoklarına göre ABD’nin ırkçı geçmişini simgeleyen Konfederasyon anıtlarına saldırmaya başladı.
Filmin Avrupa versiyonu da farklı değil.ABD’de siyahi George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle Avrupa’ya da yayılan gösteriler, ırkçı tarihin temsilcilerine ait heykellerin sonu oldu. İngiltere Bristol’de yıkılıp nehre atılan köle taciri Edward Colston’un heykelinden sonra köle taciri Robert Milligan’ın ve milyonlarca Afrikalının katili Belçika Kralı 2. Leopold’ün heykelleri de kaldırıldı.
Ve İngiltere Londra’daki eski Başbakan Winston Churchill’in heykelini kendi vatandaşlarından korumak için başına nöbetçi koydu ve bir plaka ile kapattı.
Amerika ve Avrupa’da siyasi liderlerin heykelleri başlarına bela oldu.
Bu heykeli dikilen Amerikalı ve Avrupalı liderler zamanında tüm dünya halklarını köleleştiren, savaşa, açlığa ve fakirliğe mahkûm eden insanlardır. Winston Churchillde yüz yıl önce taa Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan’dan gençleri gemilere doldurup Anadolu topraklarını işgal etmek için getirmiş adamdır.
Bunlar değil heykelini dikmek yatacak yeri olmayan adamlardır. Ama Amerikalı ve Avrupalı şimdiki liderler bu zenginliklerini, sömürdükleri ve köleleştirdikleri diğer milletlere borçlu oldukları için bu heykelleri savunmak zorunda kalıyorlar.
Birde güzel ülkeme baktım.Heykelini diktiğimiz lider, Mustafa Kemal Atatürk bırakın insanları köle yapmayı zamanın en dezavantajlı kesimi çiftçileri karşısına almış ‘köylü milletin efendisidir’ demiş.
İşte böyle Amerikalı, Avrupalı birader bu sana ders olsun,
Kimin heykelini dikeceğini bilemezsen gün gelir o heykelleri saklayacak depo, sokacak delik ararsın.
Tarihinde heykeli dikilecek adam gibi bir liderin yoksa da, gel sende Mustafa Kemal Atatürk’ün heykellerini dik.
Sana da, bize de, tüm dünyaya da lider olarak yeter nasıl olsa.
FEZA TİRYAKİ