Baro’nun düzenlediği panelde, Mehmet Akif’in Nasrullah’taki konuşmasının Kurtuluş Savaşı’nın ruhunu yansıttığını söyleyen ünlü Tarihçi-Yazar Sinan Meydan, “İstiklâl Yolu, İstiklâl Şairi, İstiklâl Marşı burada birleşiyor; sacayağı gibi. Türk İstiklâl Savaşı, Türk Bağımsızlık Savaşı bir anlamda bu sacayağının üstünde yükseliyor”tespitinde bulundu; Kastamonu’nun kurtuluştaki önemini ise şu övgü dolu sözlerle sıraladı:
“Yakın dönem Türk tarihini inceleyip de Kastamonu’nun o tarihsel süreçteki rolüne bakıp, içi cız etmeyen, bu kentin bu ülkeye kazandırdıklarıyla hakikaten olağanüstü bir yere sahip olduğunu görmeyen bir tarihçiye ben rastlamadım, duymadım.”
“İstiklâl Yolu sayesinde Ankara’daki Meclisi ayakta tutabildik, o İstiklâl Yolu sayesinde her bakımdan cepheleri besleyebildik. Bu süreçte Kastamonuluların olağan üstü bir direniş gösterdiklerini, kelimenin tam anlamıyla ellerini taşın altına koyduklarını görüyoruz.”
Düşünün 100 yıl önceki Anadolu, kadın-erkek ayrımı olmadan, bunu tamamen sıfırlamış halde erkeğiyle yan yana Kastamonu kadını omuz vermiş MilliMücadele’ye. Yani gerçek anlamda bir kurtuluş destanının yaşandığı yerde ikamet ediyorsunuz.”
Kastamonu Barosu’nun düzenlediği “İstiklal Savaşı’nda İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy” konulu panel Kastamonu Barosu Konferans Salonu’nda yapıldı.
Yönlendirici Av. Mertcan Karacan moderatörlüğündeki panele Tarihçi Yazar Sinan Meydan ve Türkiye Barolar Birliği’nin önceki dönem Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Özbek konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmacılar, Mertcan Karacan’ın, İstiklâl Şairi Mehmet Akif Ersoy ile ilgili yönelttiği soruları cevapladı.
Sinan Meydan
Tarihçi-Yazar Sinan Meydan, paneldeki konuşmasında düşüncelerini dile getirdi:
“İstiklâlin şehrinde istiklâl şairini konuşmak çok özel bir duygu benim için. Beni heyecanlandıran bazı şehirler var mesleğim icabı. Milli Mücadele tarihini yazıyorum, anlatıyorum yıllardır. Atatürk’ümüzü yazıyorum, anlatıyorum. Belli şehirlere gittiğim zaman heyecanlanıyorum. Kendi kentime gittiğimde her zaman heyecan duymuşumdur, ama hakikaten onun ötesinde belli şehirler var ki, belki bu ülkenin vatandaşı olmaktan, belki o mesleğin hassasiyetten heyecanlandırır beni. Bunlardan bir tanesi İzmir’dir, biri Ankara’dır, biri Gaziantep’tir, biri Kahramanmaraş’tır, Adana’dır. Bu şehirler içinde Kastamonu’nun çok özel bir yeri var. Yakın dönem Türk tarihini inceleyip de Kastamonu’nun o tarihsel süreçteki rolüne bakıp, içi cız etmeyen, bu kentin bu ülkeye kazandırdıklarıyla hakikaten olağanüstü bir yere sahip olduğunu görmeyen bir tarihçi ben rastlamadım, duymadım. Yakın dönem Türk tarihini incelediğiniz de Kastamonu karşınıza büyük ve kalın harflerle çıkıyor. 1915’ten bugüne verilen şehitlere bakın, bütün Türkiye’nin verdiği şehitlere bakın, Kastamonu’nun verdiği şehitlere bakın…Milli Mücadele’nin kilometre taşlarına bakın. Atatürk’ün Samsun’a çıktıktan sonra Milli Mücadeleyi örgütlerken, attığı adımlara bakın. O adımların içinde genelgelerin yapıldığı yerler var, kongrelerin yapıldığı yerler var,Meclis’in açıldığı yerler var, cepheler var… Ama İnebolu ile Kastamonu arasındaki güzergâh, İstiklâl Yolu, bütün bu mücadele içinde kilit bir role sahip. O İstiklâl Yolu sayesinde Ankara’daki Meclisi ayakta tutabildik, o İstiklâl Yolu sayesinde her bakımdan cepheleri besleyebildik. Bu süreçte Kastamonuluların olağan üstü bir direniş gösterdiklerini, kelimenin tam anlamıyla ellerini taşın altına koyduklarını görüyoruz. Düşünün 100 yıl önceki Anadolu, kadın-erkek ayrımı olmadan, bunu tamamen sıfırlamış halde erkeğiyle yan yana Kastamonu kadını omuz vermiş MilliMücadele’ye. Yani gerçek anlamda bir kurtuluş destanının yaşandığı yerde ikamet ediyorsunuz. Bunun bilincindesiniz, ama bunu çocuklarımıza anlatmamız aktarmamız gerekiyor. Bu önemli.
Kastamonu bir geçiş güzergâhı, ama onun ötesinde Kastamonu Milli Mücadele’de Mehmet Akif’in de uğrak yerlerinden biri olmuş. Mehmet Akif’in buraya gelmesi ve Nasrullah Camii’nde yaptığı konuşma hem Açıksöz’de, hem Sebilürreşad’ta, hem Hâkimiyet-i Milliye’de yayınlandı. Bu konuşma Mustafa Kemal Paşa’nın, cephelerdeki komutanların isteğiyle çoğaltılarak cephelere dağıtıldı. O konuşmayı bugün analiz edeceğiz. Belki de o konuşmayı baştan sona okumayan çok insan vardır bu ülkede belki de değil, var. O konuşmayı analiz ettiğimizde,Kurtuluş Savaşı’nın ruhu da ortaya çıkıyor. Tabii Mehmet Akif ve Kastamonu bağlantısı üzerinden gideceğiz, ama şunu da söylemek lazım. Sadece Nasrullah’a indirgememek lazım, sadece o vaaza indirgemememiz lazım. Burada Açıksöz gazetesi mevcut.Açıksöz’ün, Milli Mücadele’ye verdiği destek var. Mehmet Akif’in bu süreçte oynadığı rol var. İstiklal Marşı’nın ilk yayınlandığı gazete. İstiklal Marşı daha kabul edilmeden önce Açıksöz gazetesinde yayınlanıyor. Sesi gür bir şekilde çıkmaya devam ediyor. Düşünebiliyor musunuz; İstiklâl Yolu, İstiklâl Şairi, İstiklâl Marşı burada birleşiyor, sacayağı gibi. Türk İstiklâl Savaşı, Türk Bağımsızlık Savaşı bir anlamda bu sacayağının üstünde yükseliyor.”
Av. Hüseyin Özbek
Av. Hüseyin Özbekde , paneldeki konuşmasında şunları söyledi:
“Belli bir kesimin Mehmet Akif Ersoy’u resmederken gerici, tutucu, Cumhuriyet’le bağdaşmayan, doku uyuşmazlığı olan bir karakter olarak resmetmesi, böyle tanımlaması Mehmet Akif Ersoy’a çok büyük bir haksızlıktır. Diğer taraftan da böyle bir bayrak yapılması ve Cumhuriyet karşıtlığı ne kadar yanlışsa, bu şekilde tanımlamak da o kadar yanlış ve haksızlıktır. Mehmet Akif Ersoy yerlidir, millidir, organiktir. Mehmet Akif Ersoy, bu toplumun, bu kültürün, bu milletin insanıdır.
Mehmet Akif, İslam dünyasının dayanışmasını çok önemsiyor, ama Mehmet Akif Ersoy bir Türk. Aidiyet duygusu bu. Mehmet Akif Ersoy, Kastamonu’da iki aylık süre içinde Nasrullah Camii’nde vaaz verirken Milli Mücadele’nin çok kritik bir döneminde, İstanbul’un kışkırttığı isyanlarla böyle bir dönemde milletin maneviyatını yükseltmek, direnme azmini yükseltmek için Kastamonu’da iki ay kalıyor. Kastamonu dışında Ankara’da, Balıkesir’de başka yerlerde de vaazlar veriyor, konferanslar veriyor. Mehmet Akif Ersoy milleti işgalci Yunan ordusuna karşı, İngiliz emperyalizmine karşı direnişe çağırırken imam cübbesi giyinmiş, sarık giyinmiş bir alçak da Ayasofya Camii’nden milleti İngilizlere teslimiyete çağırıyor. Hâlbuki bir din adamından beklenen Allah’ın ipine sarılmaktır ya da milletin çıkarlarını savunmaktır. Ancak, bu alçak, İngiliz idaresine kıyakçılık yapıyor. Edirne Müftüsü, Mimar Sinan’ın şaheseri Selimiye Camii’nde Yunan Başbakanı’nın yaş gününü kutluyor ve oradan hürmetlerini bildiriyor. Bursa Müftüsü olan Ömer Fevzi diye bir alçak var. Eskişehir’den moral vermek için gelen Yunan Kralı Konstantin’e Bursa’dan telgraf çekiyor: ‘Eskişehir’i, Anadolu’yu şereflendirdiğiniz için teşekkür ederim. Allah size uzun ömür versin, emrinizdeyim’ diyor. İşte Mehmet Akif Ersoy’un kıymeti, değeri burada anlaşılıyor. Mehmet Akif Ersoy için başka ölçütler gerekmez.”
Panelde konuşmacılar,Mehmet Akif Ersoy Kastamonu vaazı ve konuşmaları ile ilgili düşüncelerini dile getirdiler.
Kastamonu Baro Başkanı Av. Özgür Demir ve Yönetimi,Baro’ya bağlı avukatlar ve davetlilerin katıldığı panelin sonunda Sinan Meydan kitaplarını imzaladı.
Cengiz MUHZİROĞLU