- Bölge Kastamonu, Çankırı, Karabük Eczacı Odası’nın Olağan Mali Kongresi’nde konuşan Oda Başkanı Ecz. İhsan Orkun Yılmaz, 12 eczacı ve 2 eczane çalışanını yitirdikleri pandemi sürecinde sağlık ordusunun bir parçası olarak mesleklerinin gücünü ve önemini bir kez daha gösterdiklerini söyledi.
Yılmaz, grip ve zatürree aşılarında tedarik sorunu yaşandığını belirtirken bunun sorumlusunun eczacılar olmadığını vurguladı.
- Bölge Kastamonu, Çankırı, Karabük Eczacı Odası seçimsiz Olağan Mali Kongresi yapıldı.
Oda binasında cumartesi günü yapılan kongrenin Başkanlığını Ecz. A. Kemal Himmetoğlu’nun yaptığı Divan Kurulu Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Ümran Pelenkoğlu Başkan Yardımcısı), Ecz. Gülcan Köroğlu Özkan ve Ecz. Merve Erkeç’ten oluştu.
Kongrede yönetimin raporları ibra idildi.
Oda Başkanı Ecz. İhsan Orkun Yılmaz, açılış konuşmasında, pandemi sürecinde sağlık ordusunun bir parçası olarak üstlendikleri görevin zorluğuna işaret ederken bugüne kadar 12 eczacının ve 2 eczane çalışanının Kovid-19 kurbanı olduğunu hatırlattı ve “Tüm dünya ile birlikte çok zor günlerden geçiyoruz. Bir virüs tüm dünyayı etkisi altına aldı ve hayatımızı derinden sarstı. Her şeyden önce pandemi ile mücadelede hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarını rahmetle anıyoruz.
Sürecin başından bu yana ülkemizin her noktasında kendisinin ve sevdiklerinin önüne halk sağlığını koyarak canla başla çalışan eczacılarımıza ve eczane çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Mesleğimizin gücünü, önemini bir kez daha gösterdik” dedi.
YILMAZ’IN KONGREDEKİ KONUŞMASI
“Eczacılık tarihini, insanlığın tarihinden ayıramayız. Tıpkı eczaneleri mahallelerimizden, yani yaşamın içerisinden ayıramayacağımız gibi. Halka en yakın sağlık danışmanı olan biz eczacılar; köylerden kentlere, ülkenin her köşesine yayılmış hizmet ağı ile en kolay ulaşılan sağlık çalışanları olarak, kesintisiz ilaç ve sağlık hizmeti veriyoruz. Eczanelerimizin kapısından giren, derman arayan hastalarımızın dertlerine ortak oluyor, çözüm bulmak için her koşulda, canla başla çalışıyoruz. Önleme, tarama gibi koruyucu sağlık hizmetleri, farmasötik bakımın yanı sıra ilaç suistimali ve yanlış ilaç kullanımında denetim mekanizması işlevi görüyor, bir nevi toplum için güvenlik ağı oluşturuyoruz. Bebek, çocuk, genç, yaşlı… toplumun her kesiminde, yaşamın her aşamasında sağlıklı yaşamın öncelendirilmesi, ilaç tedavisi sonuçlarının iyileştirilmesi için çabalıyoruz.
Toplum sağlığını ve kamu yararını her şeyin üstünde tutan sağlık çalışanları olarak hastalarımızın sağlığa ulaşmaları her zaman öncelikli hedeflerimizden olmuştur. Ne yazık ki son dönemlerde tarafımızca asla kabul edilemeyecek uygulamalara üzülerek şahitlik ediyoruz. Bugüne dek eczanelerde, eczacı danışmanlığında halkımıza sunulan ürünlerin, eczane dışından satılmaya başladığını; ticari kaygılar ile hareket edildiğini, toplum sağlığının hiçe sayıldığını görüyoruz. Bu tarz plansızca atılan adımların toplum sağlığı açısından geri dönüşü olmayan ve istenmeyen sonuçlara yol açabileceği uyarımızı yineliyor, sağlık gibi hassas bir konuda reklamın ve pazarlamanın gücünün değil, sağlık çalışanlarının bilgi ve deneyiminin önemini vurguluyoruz.
Bu nedenle; ilacınızı, ilaç dışı sağlık ürünlerini internetten almayın.Sağlığınız ile ilgili ürünleri, sizin hak ettiği şekilde, en güvenilir yer olan eczanelerden, bu konuda kapsamlı bir eğitim görmüş eczacınızın danışmanlığında alın diyoruz,
Tüm dünya ile birlikte çok zor günlerden geçiyoruz. Bir virüs tüm dünyayı etkisi altına aldı ve hayatımızı derinden sarstı. Her şeyden önce pandemi ile mücadelede hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarını rahmetle anıyoruz.
Sürecin başından bu yana ülkemizin her noktasında kendisinin ve sevdiklerinin önüne halk sağlığını koyarak canla başla çalışan eczacılarımıza ve eczane çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Mesleğimizin gücünü, önemini bir kez daha gösterdik.
Bu süreç hepimiz için değiştiren ve dönüştüren bir nitelik taşıyor. Bunu hep beraber deneyimliyoruz. Düzen bir kez bozulduğunda hayatı idame ettirenler çok net biçimde ortaya çıkıyor. Bizler, tüm sağlık çalışanları olarak yaşamın devamı için verdiğimiz somut katkımızla gurur duyuyoruz.
Bu süreçte birinci basamak sağlık çalışanları olarak biz eczacılar çok büyük sorumluluklar üstlendik. “Halka en yakın sağlık danışmanı” tanımının ne denli doğru olduğunu bir kez daha deneyimledik. COVID-19 mücadelesinin yanı sıra kronik hastalarımızın raporlu reçetelerini sorunsuz bir biçimde ulaştırmaya devam ediyoruz. Hekimlere ulaşamayan hastalarımızın basit rahatsızlıklarında tavsiyelerde bulunuyoruz. Kronik hastalarımızı takip etmeye devam ediyoruz. Sağlık sisteminin yükünü büyük ölçüde azaltmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Son olarak, iş yükümüzü üçe hatta dörde katlayacak şekilde, 80 milyon adedin üzerinde ücretsiz maskeyi vatandaşlarımıza dağıttık.
Bu süreçte taleplerimizi de çeşitli zamanlarda ilettik. Sizler aracılığıyla bir kez daha tekrarlamak isteriz:
Hemen her gün sağlık çalışanlarının COVID-19 testlerinin pozitif çıktığını ve yaşamlarını kaybettiğini öğrenir hale geldik. Pandemi mücadelesinde bugüne dek 12 eczacımızı ve 2 eczane çalışanımızı kaybettik.
Vakalar artıyor, salgın gün geçtikçe ağırlaşıyor. Bu süreç, sağlık çalışanlarının omuzundaki yükü de artırıyor. Sürecin en başından bu yana Türkiye’nin her yerindeki eczanelerimizde, gece gündüz demeden canla başla çalıştık. Yeri geldi şiddete uğradık, yeri geldi haksız ithamlarla suçlandık, yeri geldi ailemizi aylarca görmedik. Ancak geldiğimiz noktada, en büyük yükü üstlenen sağlık çalışanlarının tükenme riski ile karşı karşıya olduğunu görüyoruz.
Tükenmek istemiyoruz, sağlık çalışanlarının ölümlerine alışmak istemiyoruz, görmezden gelinmek istemiyoruz. Sesimizin duyulmasını ve taleplerimizin karşılık bulmasını istiyoruz.
– Nasıl ki futbolculara ve siyasetçilere düzenli aralıklarla test yapılıyorsa eczacılarımızın ve eczane çalışanlarımızın da düzenli aralıklarla testten geçirilmesini talep ediyoruz.
– Eczanelerimize ve eczane çalışanlarımıza ücretsiz koruyucu ekipman sağlanması için destek bekliyoruz.
– Eczanelerimizde bulaş riski çok yüksek durumda ve kağıt reçeteler bu riskin artmasına sebep olmakta. Kağıt ortamda düzenlenen reçetelerin tamamen kaldırılarak elektronik reçete sistemine geçilmesini istiyoruz.
– İlaç Fiyat Kararnamesi’nin acilen güncellenmesini ve konu hakkındaki belirsizliğin ortadan kaldırılmasını istiyoruz.
– Bilim Kurulu’nda Türk Eczacıları Birliği’nin temsiliyetinin sağlanmasını talep ediyoruz.
– Salgın sürecinde bozulan eczane ekonomilerine katkı sağlanabilmesi amacıyla koruyucu tedbirlerin ve teşviklerin başlatılmasını istiyoruz.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI İYİ Kİ VAR”
Kamunun vicdanı olan meslek birlikleri, akademik ve demokratik kuruluşlardır. Bilimsel temelli görüşlerini toplum yararına paylaşmak da yasalarla korunan haklarıdır, vicdani ve mesleki sorumluluklarıdır. Söylediklerine katılmayıp karşılığında eleştiri sunmak elbette kabul edilebilir bir tavırdır. Ancak kapatılmalarını söylemek yoluyla hedef göstermek kabul edilebilir bir tutum değildir.
Pandeminin ilk gününden bu yana mücadele eden sağlık çalışanları yaşatmak adına canlarını ortaya koyarken, sağlıkta şiddet vakaları artmışken, sağlık çalışanları tükenme noktasına gelmişken motivasyonlarını kıracak her söylem esasında toplum sağlığına verilen zarardır.
Sizlerin de bildiği üzere ilaçta kur değişimi sırasında pek çok ilaç piyasadan çekiliyor ya da piyasaya kısıtlı bir şekilde veriliyor. Bunun yanı sıra döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar da ilacın bulunabilirliğini etkiliyor.
Yaşanan tüm bu süreçler ilaçta dışa bağımlılığın ülkemiz için kabul edilebilir olmadığını, güçlü ve etkin bir ilaç sanayisine sahip olmamızın elzem olduğunu kanıtlıyor. Türk Eczacıları Birliği olarak ilaçta yerelleşmeyi destekliyor,konunun önemli paydaşı olarak üzerimize düşen görevi yapmaya hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
AŞIDA TEDARİK SORUNU
“Bu bağlamda son günlerde yaşanılan bir konuya değinmek istiyorum… Tabi ki hepinizin tahmin ettiği ve yaşadığı, zatürree ve grip aşılarının tedariğinde yaşanılan sorun.Öncelikle belirtmek isterim ki bu tedarikte yaşanılan sorunun kaynağı eczacılar değildir.Grip aşısı üreten firma geçtiğimiz Ocak ayında ülkemizin ne kadar doz aşıya ihtiyacı olduğunu öğrenmek ve buna göre üretim yapmak için ilgili kuruma bir yazı yazmış ama bunun cevabını gerektiği zamanda alamadığı için 2019 yılında Türkiye’ye gönderdiği kadar doz grip aşısını 2020 yılı için planlamıştır…bu da yaklaşık 1.5 milyon dozdur.Ülkemizde yaklaşık 30 milyonun üzerinde kronik hasta bulunmaktadır. Son günlerde sağlık otoritelerinin grip aşısı olunması gerektiği sürekli belirtilmektedir.Durum böyle olunca grip aşısına talep çok artmıştır.Her eczanede aşı istek listeleri yapılmış ve biz eczacılar olarak bu isteklere nasıl cevap vereceğimiz konusunda belirsizlik ve kaygı oluşmuştur.
Eczane başına gelecek grip aşısı miktarı son rakamlara göre 40 civarıdır ve gelin işin içinden çıkın denmektedir. Üretici firma grip aşılarının Ekim ayının ortalarından sonra sevk edileceğini belirtmiştir. Sağlık Bakanlığı grip aşısının Ekim ve Mart ayları arasında yapılabileceğini bildirmiş bu bildirime istinaden umuyoruz ki üretici firmadan aşı miktarının arttırılması ve aşılanmanın aylara göre dağılımı hesap edilmiştir.
Zatürree aşıları 65 yaş üstü ve kronik hastalara ASM’lerden ücretsiz yapılabilmektedir, ama son günlerde ASM’lerde de aşıların tükendiği haberini duymaktayız…Zatürree aşıları serbest eczanelere de ayda 1 veya 2 adet gelmektedir… Durum odur ki, aşıda tedarik sorun büyüktür.Tekrar söylemek istiyorum ki bunun sorumlusu eczacı ve eczaneler değildir…
Sağlığa ayrılan bütçe yetersiz. Akılcı ilaç kullanımında gerideyiz. Pek çok ilaç piyasada yok. Bazı ilaçların geri ödeme listesinden çıkarılması gündemde. Kendi ilacımızı üretemiyoruz. Hammaddede dışa bağlıyız. Ekonomik zorluklar gittikçe belirginleşiyor. İlaçta kur farkından kaynaklanan sıkıntılar bitmek bilmiyor. Kamu kurum ıskontoları artırılıyor. Sağlık harcamalarında vatandaşın cebinden daha yüksek meblağ çıkıyor.
İlacın ve sağlığa yönelik ilaç dışı ürünlerin eczanelerden ve eczacı danışmalığında hastaya ulaştırılması toplum sağlığı açısından çok önemlidir. Buradan bir kez daha duyuruyoruz, İlaç ve Sağlığa İlişkin İlaç Dışı Ürünler sadece ve sadece eczanelerden, eczacı danışmanlığında alınmalı, internet, Tv gibi eczane dışı yerlerden asla alınmaması gerektiği, toplum sağlığı açısından devlet tarafından kamu spotları ile halka duyurulmalıdır.
Ülkemizde ki sağlık okur yazarlık oranının ilkokul 2-3 seviyesinde olması maalesef bazı kesimlerin iştahını kabartmakta,sahte ürünler üreterek halkın sağlığı ile oynamaktadır…
İTS (İlaç Takip Sistemi),ÜTS(Ürün Takip Sistemi),RRS(Renkli Reçete Sistemi),Medula,Eczane Otomasyon Proğramlari..bunlar eczanemizde zaman zaman yaşadığımız sorunlara sebep olan proğramlar…sabit kur farkından ve dışa bağımlılıktan kaynaklı ilaç yokluğu,ilaç karlılığının düşük olması, eczane işletme giderlerinin artması,sürekli değişen Sağlık Uygulama Tebliği dolayısıyla yanlış yazılan reçeteler,düzelttirmede ki sorunlar,muadil ilaç verirken hasta ile yaşanan sorunlar,hastalardan devlet adına tahsil edilen Reçete Katkı bedeli,Muayenebedeli,kutu başı alınan bedeller ve süreçte ki yaşanan sorunlar,Kamu Kurum İskontası taşıma yükü,depoların vadeleri öne çekmesi,iskontolarda yaşanan azalma eczanelerimizde yaşadığımız sorunların başını çekmekte…umarım her zaman belirttiğimiz bu sorunlara ilgili makamlar kulak verir ve sorunların çözümü noktasında eczanelerin 1. Sınıf Sağlık Kuruluşu olduklarını unutmazlar.
Hemen hemen her toplantımızda,her konuşmamda meslekte geçirmiş olduğum 27 yıl ve meslek örgütünde ki 21 yıllık çalışmalarımda tecrübeme dayanarak değindiğim 2 konu vardır. Bunlardan birincisi Kooperatifçilik,ikincisi sürekli mesleki gelişim ve eğitim….Kooperatifler bizlerin sahip olduğu ilaç dağıtım kanalları…evet sahibiyiz…içini dışını tam olarak bildiğimiz, karını üyelerine dağıtan,sahibinin yanında olan işletmeler…eczacı bunun bilincinde olmalı,kısa gün karını uzun gün karına değişmemeli.Maddi anlamda eczanelerin geleceği kooperatiflerden geçmektedir…ikincisi ise mesleki itibarımızın,saygınlığımızın artması …artması içinde olması gereken mesleki eğitim,gelişim ve sonucunda ilaç odaklı eczacılık yanında hasta odaklı eczacılık uygulamalarının bizler tarafından eczanelerde uygulanması…tabi ki eczacısız eczanelerinde bırakın konuşulması,asla olmaması…bu iki konu mesleğimizin devletten uğraşarak elde edilen kazanımların dışında ,kendimizin elde edeceği kazanç olacaktır.
En büyük sorunlardan bir tanesi de eczacılık fakültelerinin, plansız ve kontrolsüz bir biçimde açılması ve mesleğimizin geleceği adına kaygılandırmasıdır. Halk sağlığı ancak nitelikli sağlık meslek mensuplarının elinde yükselebilir. Bunun koşullarından birisi de şüphesiz sağlık profesyonellerinin aldığı eğitimdir. Yeni eczacılık fakülteleri açılmaya, kontenjanlar artırılmaya devam ediyor. Fiziki, sosyal koşulları yetersiz, laboratuvarları ve öğretim elemanları eksik fakülteler ile bir yere varılamayacağının altını bir daha çiziyoruz… Sağlık Bakanlığı Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 Vizyonu, 2023 yılında eczacı ihtiyacını 32.900 olarak gösteriyor. Şu anda ise 38.000’in üzerinde eczacı bulunuyor. Dolayısıyla YÖK’ü ülkemizin kaynaklarını ve insan gücünü etkin kullanmak adına adımlar atmaya davet ediyoruz.
Yaşamın ve yaşatmanın önemini bilen bir sağlık meslek örgütü mensupları olarak, ülkemiz ve ülkemizin geleceği adına, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, evrensel insan hakları, sosyal hukuk devleti gibi bizi birleştiren değerlerin altını çizerek, odamızın olağan mali genel kuruluna katıldığınız ve dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”
Cengiz MUHZİROĞLU