İnebolu’nun Aktaş Köyü mevkiine Ece Mermer Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması planlanan mermer ocağı için firma tarafından Başköy’de düzenlenen ÇED toplantısında, projeye karşı çıkan yöre halkı sunum yapılmasına izin vermedi.
Köy konağında gerçekleştirilmek istenen ÇED toplantısı için bir araya gelen köylüler, ‘Havama suyuma dokunma’, ‘Mermer Ocağına Hayır!’, ‘Yaşamak İstiyoruz!’, ‘Arılarıma Dokunma!’, ‘Her Yer Bitti Sıra Buraya mı geldi!’ yazılı pankartları açıp “Mermer Ocağı İstemiyoruz” sloganı attı.
İnebolu’nun Aktaş Köyü mevkiine Ece Mermer Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması planlanan mermer ocağı için firma tarafından Başköy’de düzenlenen ÇED toplantısında, projeye karşı çıkan yöre halkı sunum yapılmasına izin vermedi.
Toplantısının açılış konuşmasını yapan Kastamonu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ÇED Şube Müdürü Ayhan Aydın, toplantının amacı ve projenin nitelikleri ile ilgili bilgilendirmede bulundu, bunun resmi bir toplantı olduğunu ve konuşulanların tutanak altına alınacağını, bununla ilgili bir rapor hazırlanıp bunun da yayınlanacağını belirtti.
“BU OCAKLAR ARKASINDA BEYAZ OYUKLAR, KİR VE TOZ BIRAKIR”
Ayhan’ın açılış konuşmasının ardından yöre halkından isimler söz alıp görüşlerini dile getirdi.
Belören Köyünden Ramazan Yılmaz, projeyle ilgili düşüncelerini şöyle sıraladı:
“Türkiye’nin başının belası, orman ve doğa katili mermer çıkarmak için güzelim ormanlarda, dağlarda açılır bu ocaklar. Ağaçlar kesilir, dağlar oyulur. Bu ocaklar arkasında beyaz oyuklar, kir ve toz bırakır. Suyu kirletir, havayı kirletir. Ağaç ve çiçekleri kirletir. Yani bunun sonucunda kaybeden İnebolu olur.Bu tür ocaklarda Mermer çıkarıldıktan sonra kalan pasanın döküldüğü alanların kayması sonucunda kayan toprak, mermer ve taş parçaları bitkilere, meyveağaçlarının üzerine yığılarak zarar verir. Dere yatağındaki taşkın arazilerinde önlem alınmadan depolama yapılıyorsa taşan sular da tarım arazilerinibasar. Mermer atığı (Mermer Çamuru) Kalsiyum Oksitten, Kalsiyum Karbonattan oluşur, bu da dere yatağına bırakıldığında çevresindeki canlıların yaşamasını imkânsız hale getirir. Atıkta bulunan karbonik asit de asit yağmuru etkisi yapar. Yani bugün temiz olarak kana kana içip içirebildiğimiz ve bahçelerimizi suladığımız suyumuz kirlenmiş olur. Mermer ocaklarının neden olduğu ormansızlaştırma sonucunda alan tek bir parçaya dönüştüğü, doğal arazi dokusunun parçalanmasının biyolojik çeşitliliği azalttığı, mermer ocağının açılmasının sonuçlarından bir kaçıdır. Gelelim asıl konuya; Mermer ocaklarında yapılan dört işlem var ki, çevre üzerinde ciddi etkilere neden olur.’’
“ATALARIMIN MİRASINI KİMSEYE YEDİRMEM”
Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’Patlatmalar, Küçük şiddetli depremlere eşdeğer. Bu patlamalar önemli ölçüde toz emisyonuna ve yeraltı su tabakasında ve akifer yapısında bozulmalara neden olur. Ayrıca gürültü kirliliği oluşur ve rüzgâra bağlı olarak havaya karışan tozlar hava kalitesini de bozar. Taş ocağı için yapılan patlatmalar sonucunda topraktaki su buharlaşır. Patlama sonucunda içyapıya erişen yağış suları, kalsiyum karbonatı eritir. Bu erime sonucunda çevredeki suyun derinlere ilerlemesine yol açar. Su kaynaklarını kullanan çiftçiler ve yakındaki tesisler zarar görür. Aynı zamanda taş ocağındaki patlatmalarda yakın çevredeki evlerin duvarlarının çatladığı görülmüştür. Kırma ve eleme işlemleri de toz emisyonuna neden olur. Taşıma da çevreye toz emisyonuna neden olur. Yerleşim alanı içerisinden geçirilen kamyonlar taşıma esnasında yerleşim alanını da toz içinde bırakır. En önemli etkilerden birini oluşturan tıraşlama ve kazı da fauna ve florayı yok eder. Akiflerde çatlaklar oluşur, yeraltı su tabakası kirlenir ve yüzeysel su kaynakları kurur. Mermer ocaklarından yayılan tozlarda bulunan 2,5 mikrondan küçük parçacıklar akciğerlere kadar girer. Böylece metal bileşikleri doğrudan akciğerlere taşınmış olur. Ayrıca bitkileri de toz kapladığı için bitkilerin fotosentez yapmasını ve çiçeklenme döneminde döllenmeyi önler. Uluslararası Çevre Araştırmaları ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yer alan araştırmaya göre mermer ocakları yakınında yaşayanların %98’i evlerinde toza maruz kaldıklarını, %85’i arazinin tahrip olduğunu, %97’si bitki yapraklarının tozla kaplı olduğunu, %92’si mahsul yetiştiremediğini belirtiyor.Aynı zamanda mermer ocakları yakınında yaşayan kişilerde sağlık sorunları da dikkat çekiyor.Toza maruz kalan kişiler arasından %22 oranında yüksek göz ve burun alerjisi, %17’sinde göğüste sıkışma, %9 unda kronik öksürük sorunları görüldü.Bu nedenlerden dolayı uzmanlar, mermer ocağı işletmeleri ormanlar ve su üretim yerleri dışında, yerleşim alanlarına uzak ve ağaçlandırılamayacak olan kayalık arazilerdi açılması gerektiğini vurguluyor.Atalarımın mirasını devam ettirmeye çalışıyorum. Siz benden bu mirası almak istiyorsunuz mermer ocağı açarak. Atalarımın mirasını kimseye yedirmem.”
“ BÜTÜN ARILARIMIZ ÇOK BÜYÜK ZARAR GÖRECEKTİR”
Bal Üreticileri Kooperatifi Başkanı Salih Kara da şöyle konuştu:
“Aktaş Köyü ve çevre köylerinde bin 200 kayıtlı arıcımız bulunmaktadır. Mermer ocağının yapılması ile ağaçlardaki çiçeklerimiz yok olacaktır ve çevremiz kirlenecektir. Dolayısıyla mermer ocağından bütün arılarımız çok büyük zarar görecektir. Yaptığımız araştırmalarda da mermer ocaklarının olduğu yerde bütün arıcılar zarar görmüş ve ölmüştür. Biz mermer ocağına kesinlikle karşıyız.’’
“BÜTÜN GEÇİMİMİZİ KÖYÜMÜZDEN SAĞLIYORUZ”
Uluyol Köyü Muhtarı Cemal Karaahmetoğlu da su kaynağının proje uygulanmak istenen kesimden geçtiğine işaret ettiği konuşmasında şöyle dedi:
“ İnebolu’muzun ve Ayva Köyümüzün su kaynağı mermer ocağının yapılacağı yerin altından geçiyor. Mermer Ocağı yapılacak olan yerde bir yığın ağaç var, bize Orman İşletme Müdürlüğü oradan bir kuru ağacı bile kestirmiyor. Neden kesmiyor? İçerisinde böceği var, kuşu var, her şeyi var. Peki siz ne yapacaksınız peki, 100 hektar alanı yok edeceksiniz. Biz köyümüzde arıcılık yapıyoruz, hayvancılık ve çiftçilik yapıyoruz. İstanbul’da bizim nefes darlığı ve koah hastası olan vatandaşımız köyüne yaşamak için geliyor. Biz mermer ocağının açılmasına da yapılmasına karşıyız. Bu iş bizim köyümüzde kesinlikle olmaz. Neden olmaz diye sorarsanız da, burada 4 kişinin cebi dolacak diye biz doğamızı yeşilliğimizi kimseye yok ettirmeyiz. Bu mermer ocağının buraya yapılmasını kesinlikle istemiyoruz. Biz köylü vatandaşımız bütün geçimini patates, soğan, marul satarak geçimi sağlıyor. Bizim köyümüzün ve İnebolu’muzun bütün su doğamızın içerisinden mermer ocağının yapılacağı alandan geçiyor. Biz kesinlikle mermer ocağına karşıyız. ‘’
BİZ DOĞADAN BESLENEN HAYVANIMIZIN SÜTÜNÜ KİREÇSİZ İÇMEK İSTİYORUZ
Başköy sakinlerinden Mehmet Hamaloğlu ise şunları söyledi:
“Biz köyümüze mermer ocağının yapılmasını istemiyoruz. Bizi kendi halimize bırakın köyümüzde yaşayalım. Biz köyümüzde üç tane arı besleyelim yaşayalım, biz köyümüzde beş tane hayvan besleyelim yaşayalım. Biz doğadan beslenen hayvanımızın sütünü kireçsiz içelim. Bizbu mermer ocağının köyümüze yapılmasını istemiyoruz ve bu da karşıyız.”
Toplantı sonunda “Toplantıya katılım sağlayan tüm katılımcılar yörelerinde açılması planlanan mermer ocağını kesinlikle istemedikleri yönünde görüş bildirmişlerdir” şeklinde tutanak tutuldu.
Gerçekleştiren ÇED Toplantısına; Kastamonu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü CED Şube Müdürü Ayhan Aydın, ÇED Raporunu hazırlayan JUDA Madencilik Şirketi Çevre Mühendisleri Kübra Kılıç Alsaç, Orhan Alsaç, Jeoloji Mühendisi Koordinatör Burcu Koç, İnebolu Orman İşletme Müdür Yardımcısı Ali Oral Kocak, İnebolu Belediyesi Su İşleri Şefliği, İnebolu Çevre platformu yönetim kurulu üyeleri,İnebolu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Kerim Daşçı, sivil toplum kuruluşları ve köy halkı katıldı. (İnebolu Postası)