Pınarbaşı Dernekler Federasyonu ve sivil toplum hareketleri, Küre Dağları Milli Parkı’nın yer aldığı bölgede mermer ocakları için “gelişigüzel” verilen işletme ruhsatlarına karşı çıktı.
Konuyla ilgili bir bildiri yayınlayan federasyon, “Doğa harikası” olarak tanımladığı Pınarbaşı’nın tümünün koruma altına alınması çağrısı yaptı.
Federasyonun bildirisi şöyle:
“25 Şubat 2019 tahinde Enerji Bakanımız Sayın Fatih Dönmez, Valimiz Sayın Yaşar Karadeniz, milletvekillerimiz Sayın Hakkı Köylü ve Sayın Metin Çelik ile Kastamonu STK’larıyla istişare toplantısı gerçekleştirmiştir.
Bu Toplantıya Pınarbaşı Dernekler Federasyonu adına Başkan Yılmaz Dağcı, Başkan Yardımcısı Tahsin Bakı ve AKP İlçe Başkanı Sayın Sinan Yılmaz Bey katılım sağlamıştır.
Federasyon Başkanımız Yılmaz Dağcı, Sayın Bakanımıza bölge halkının mermer ocakları konusundaki rahatsızlığını, verilen ruhsatların gelişigüzel verildiğini, ilçemizin eşsiz doğasıyla ileriki 10 yılda Batı Karadeniz’in yıldızı olma potansiyeli taşıdığını, geleceğinin doğa turizminde olduğunu, devletimizin de gerek Horma Kanyonu’na, gerekse Ilıca Şelalesi olmak üzere Valla seyir terasına ve Küre Dağları Milli Parkına ciddi yatırım yaptığını, bu yatırımların mermer ocakları üzerinden heba edilmemesi gerektiğini bire bir aktarmıştır.
Özellikle turizm bölgelerinde, ilçemizin yeraltı su havzalarında ve yaban hayvanlarının yaşam alanlarında mermer ocağı ruhsatı verilirken hassasiyet gösterilmesi Sayın Bakanımızdan talep edilmiştir.
Sayın Bakanımız, Sayın Valimiz ile mermer ocakları konusunda ilgili toplantıdan önce görüşme yaptıklarını, bu konuyla ilgili Valilikte komisyon kurulduğunu, mermer ocakları ile ilgili hassasiyet gösterileceğini, özellikle sit alanlarında ve tampon bölgelerde ruhsat verilmeyeceğini bizzat söylemiştir.
Bölgemiz dünyanın korunması gereken sıcak noktalarında biri olan Küre Dağları Milli Parkına PANPARKS sahiptir. Bu milli parkımızın içinde ve tüm Pınarbaşı genelinde yüzlerce mağara (Ilgarini, Buzluk, Mantar, Ejder ve Atak vb) ve Dünyaca ünlü Valla kanyonu, Horma kanyonu Ilıca Şelalesi gibi eşsiz doğa güzellikleri bulunmaktadır. Ülkemiz turizmine katma değer katmaktadır. Yöremiz coğrafyasında buzullar olmadığı için dere, çay, nehir gibi akarsularımızı besleyen yegane kaynaklar yeraltı su kaynaklarımızdır. Bölgemizde su kaynağı olarak hiçbir göl bulunmamaktadır.
Gelecekte küresel ısınmayı dikkate alarak yöremizdeki yeraltı sularımızın mevcut durumlarını korumamız gerekmektedir.
Bölgemizin yüzde 70 ormanlarla kaplıdır bu ormanlarda köknar, gürgen, çam, meşe vb ağaç türleri ve çeşitlilik gösteren bitki türleri mevcuttur bu sebeple korunması gereken noktalardan biridir
Küre Dağları Milli Parkı, Avrupa’nın Seçkin Milli Parkları Ağı PANPARKS üyesidir
Omanlarımızda karaca, kızılgeyik, domuz, sansar, kurt, çakal, vaşak, koruma altındaki boz ayı, elik vb. yaban hayvanları yaşamaktadır. Bu yaşam alanları mermer ocakları tehdidiyle karşı karşıyadır.
BÖLGEMİZİN ULUSLARARASI ÖNEMİ
İlk coğrafyacılardan biri olan Strabon, 2000 yıl önce yazdığı Geographika adlı kitabında “En iyi cins şimşir ağacı en çok Amastris [Amasra] topraklarında yetişir” deyip Küre Dağları Milli Parkı ve çevresinin iklimine ve ormanlarına daha o zamanlardan dikkat çekiyor. Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi’nde Amasra yöresi ormanlarını yani Küre Dağları Mili Parkı bölgesini “ağaç deryası” olarak betimliyor.
Günümüzde tehlike altındaki “Karadeniz Nemli Karstik Orman” ekosistemlerinin, en iyi yabanıl örneklerine sahip Küre Dağları Milli Parkı, Avrupa’da korunması gereken 100 Orman Sıcak Noktası içinde yer alır. Sıcak Nokta, doğa korumacıların dünyada endemizm düzeyi yüksek ve aynı zamanda hızla habitat kaybına uğrayan alanları tarif etmek üzere kullandıkları terimdir.
Genetik, tür, habitat ve ekolojik süreçler çeşitliliği, nadir ve nesli tehlike altındaki türlerin varlığı, ekosistemlerin dış etkenlere hassaslığı, yaşlılığı ve olgunluğu; bir alanın doğa koruma açısından önemini ortaya koyan çeşitli etkenler arasında sayılır.
“Kuzey Anadolu ve Kafkasya Ilıman Kuşak Ormanları” Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) doğa koruma açısından küresel düzeyde öncelikli 200 ekolojik bölgeden biridir. Küre Dağları Milli Park alanı da, 157 endemik bitki türü ve bunlar içinde nesli tehlike altında olan 59 bitki taksonu barındırdığından bu çok değerli bölgenin bir parçasıdır.
Taşıdığı tüm bu özellikler dolayısıyla alan 2000 yılında “Milli Park” statüsü ile koruma altına alındı. Buna ek olarak, korunması amaçlanan biyolojik çeşitliliği güvence altına almak için “tampon bölge” kavramı da Türkiye’de ilk kez Küre Dağları Milli Parkı ile gündeme gelmiştir.
Özetle bizler Pınarbaşı halkı STK’lar ve sivil toplum hareketleri olarak doğa harikası olan Pınarbaşımızın tümünün koruma altına alınmasını yetkililerden bekliyoruz.