Memur-Sen’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmetleri Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) 6. Olağan Genel Kurulu dün yapıldı. Tek listeyle seçime giren Sağlık Sen Kastamonu Şube Başkanı Mehmet Öz, güven tazeledi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması, Sağlık-Sen faaliyetlerini gösteren slayt gösterisinin ardından protokol konuşmalarında sırası ile Mehmet Öz, İrfan Bakır, Doğan Ünlü, Yasin Barutcu, Durali Baki, Metin Çelik ve Semih Durmuş kürsüye çıktı.
Genel kurulda gündem maddeleri görüşüldü, oybirliğiyle kabul edildi.
Mehmet Öz başkanlığında yönetim kurulu asil üyeliğine İbrahim Zafer Meydanlı, Himmet Sevindir, Fahri Ahmetbeşeoğlu, İbrahim Şahinoğlu, Suat Yemenici ve Metin Gürel;
Denetim kurulu asil üyeliğine, Yakup İleri, Yücel Ölmez, Yılmaz Aslan, Satı Delioğlu, İsmail Mutlu;
Disiplin kurulu asil üyeliğine de Yılmaz Kırkbeşoğlu, Mehmet Aslan, Serkan Otçu, Fetih Cengiz ve Uğur Yiğitsoy seçildi.
Mehmet Öz
Açılış konuşması yapan Sağlık Sen Kastamonu Şube Başkanı Mehmet Öz şunları söyledi:
“Koronavirüs pandemisi en büyük ekonomileri dahi yerle bir etti. Planları bozdu, hesapları karıştırdı, tüm dünyayı şaşkın ördek yavrusuna çevirdi adeta. Dünyanın en büyük ülkeleri tedarik sorunları yaşamaya başladı. Ancak muazzam bir organizasyonla ülke olarak kendi tedariklerimizi sağladığımız gibi yüzden fazla ülkeye bu hijyen ürünlerini göndererek merhamet elimizi uzatmayı ihmal etmedik. Birçok ülke belli yaşın üstündeki vatandaşlarını ihmal edip ölüme terk ederken, biz tek bir insanımız için dahi tüm imkânlarımızı seferber etmiştik. İlaçlar ücretsiz dağıtıldı, filyasyon ekipleri sokak sokak dolaştı, özel hastaneler Sgk kapsamında ücretsiz olarak koronavirüs tedavisi uyguladı. Ülke olarak topyekün seferberliğe katıldık. Ancak bu seferberliğin en ön safında yer alan ve en büyük sorumluluğunu yüklenen elbette sizler, yani sağlık ve sosyal hizmet çalışanları oldunuz. Yeri geldi maske dağıttık, yeri geldi vitamin. Torba torba meyve taşıdık mesai arkadaşlarımıza. Misafirhanelerde kalanlara yiyecek içecek, yemek dağıttık. Covid’e yakalananlara çam sakızı çoban armağanı destek sağlamaya çalıştık. Herkesin evden çalıştığı dönemlerde göğüs göğüse pandemi mücadelesi veren sağlık çalışanlarımıza ulaşımın ücretsiz olması için girişimlerde bulunduk ve ücretsiz ulaşım hakkı elde ettik. Tüm bu fedakârlıkların çok önemli anlamları var. Biz, meslektaşlarımızın çocukları refah içinde büyüsünler diye sendikacılık yapıyoruz. Biz, bizim çocuklarımız bizim çektiğimiz sıkıntıları çekmesinler diye sendikacılık yapıyoruz. Biz, ülkemizin refah seviyesi yükselsin, çalışanlar enflasyona yem olmasın, alım güçleri artsın diye sendikacılık yapıyoruz. Ücret adaleti sağlansın, istihdam artırılsın, çalışanların alın teri karşılık bulsun, insanlar nöbet odalarına hapsolmasın, evler otel olmaktan kurtulsun, aileler birlikte daha çok vakit geçirsinler diye sendikacılık yapıyoruz. Sizlerin teveccühüyle yeni dönemde de bu mücadeleye devam edeceğiz inşallah. Sağlık-Sen’e gönlünü ve ömrünü veren hiçbir arkadaşımız kendisini yalnız hissetmesin diye mücadeleye devam edeceğiz. Ömrü okumakla ve eğitimle geçen sağlık çalışanları yalnızca evine ekmek götürme derdinde olmasın, pasta da yesin, en güzel tatili de yapsın, en iyi evleri alsın, en güzel arabalara binsin ve en önemlisi de huzurlu bir iş ve aile yaşantısı olsun diye mücadeleye devam edeceğiz.”
Memur-Sen’e büyük bir teveccüh gösterildiğine söyleyen Öz; sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim için üyelik, atılan sıradan bir imza değil, hak ve menfaatlerin korunması adına bize teslim edilen bir emanettir. Bu bağlamda tüm üyelerimiz bizim için unvanına bakılmaksızın eşittir ve aynı değerdedir. Doktorundan hemşiresine, teknikerinden, hizmetlisine, sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarında görev yapan herkes eşit derecede kıymetli ve vazgeçilmezdir. Tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını kucaklayan bir sendika ve şube olarak, ne olursa olsun ayrım yapmaksızın ‘önce insan’ diyoruz. Çünkü her bir can bizim için kutsaldır. Herkes, hakkaniyet ölçüsünde aynı imkânlara sahip olmalıdır. Tenimizin rengi ister siyah, ister beyaz olsun; gözyaşımız aynıdır, sancımız aynıdır. Ağrımız aynıdır ve aslolân insan olmaktır. İşte bunun için üye mi, değil mi diye sormadan, sürekli sahadayız. Herkesin yanında olmaya çalışıyoruz. Masa başında klavye ile sendikacılık yapmıyoruz.. Af buyurun, tabiri caizse yönetim kurulumuz ve işyeri temsilcilerimiz ile beraber sahanın bütün tozunu yutuyoruz. Sendikal anlamda sahada hiç bir emeği ve kazanımı olmadan, işleri güçleri emek hırsızlığı olan, Sağlık-Sen’den nemalanamayacağını anlayıp iftiralara sarılan şahsiyetlere fırsat vermeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bizler hiç bir zaman çalışanları yalan yanlış vaatlerle kandıranlardan olmadık. Her zaman doğru ve dürüst bir şekilde sendikal çalışmalarımızı devam ettirdik. Benim ve yönetim kurulumun telefonları 7-24 açıktır. Çeşitli nedenlerle yetişemediğimiz, özel günlerine katılamadığımız mutlaka vardır, onlardan bir kez daha sizlerin huzurunda özür diliyorum. Telafisini de muhakkak yapmaya çalışıyoruz. Tüm üyelerimiz için hiç durmadan çalıştığımız gibi Aile mensuplarının nereye üye olduğunu bilsin diye aileleri buluşturan toplu etkinlikler, yemekler, kahvaltılar, iftarlar, teşkilat buluşmaları, istişare ve il divan toplantıları düzenliyoruz. Yönetim kurulum ile birlikte eğitim toplantılarına gelen çalışanları ziyarette bulunup, ayrım yapmadan yemek ve kahvaltı ikramında bulunuyoruz. Konaklamada yardımcı oluyoruz. Bu toplantılarda bize vekâlet veren üyelerimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyor, hasbihal ediyor, dertleşiyor, yönlendiriyoruz. Tabi ki yılın 12 ayı, haftanın 7 günü sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yanında olmak ve dertleri ile hemhâl olmak meşakkatli bir iş. Ancak biz biliyoruz ki özelde üyelerimize karşı vazifemiz olduğu gibi, genelde ülkemize ve milletimize destek ve katkı sağlamak zorundayız. Bu milletin evlatları olarak buna mecburuz.”
Öz konuşmasının devamında da şunları söyledi:
“Elini sıkmadığımız, derdini dinlemediğimiz sağlık ve sosyal hizmet çalışanı yoktur. Her sorunu çözdük demek mümkün değil elbette. Ancak olanca gücümüzle mücadele ettik. Durmadan mücadeleye devam ediyoruz. Hiç bir kimseyi aldatmadık ve kandırmadık. Her daim en doğru olanı işin başından söyledik. Hiç bir çalışanımıza mesafe koyup ötekileştirmedik. Ötekinin hukukunu berikinden ayırt etmeden, herkesin hukukunu koruyacak şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizim hamurumuzun mayasında çalışanların dertleriyle dertlenmek var. Bu anlayışı benimsemeyenler, bu işi yapamazlar, yapamıyorlar. Biz, birileri gibi sadece yetki dönemi sahaya inmiyoruz. Sağlık ve Sosyal Hizmet çalışanlarının sorun ve talepleri için her daim sahada olduğumuz gibi, mevcut hakların korunması ve kazanımların genişletilmesi doğrultusunda da sürekli yükselen bir ivmeyle mücadeleye devam ediyoruz. Onun için Memur-Sen ve Sağlık-Sen büyüyor. Çalışanların bize olan güveni artıyor. ‘Bütün giysileri yırtsak yeridir. Yeter bize vefa elbiseleri’ diyen kurucu Liderimiz Mehmet Akif İnan başkanımızın tarif ettiği vefa hassasiyetimizden dolayı, hizmet alanımız içerisinde yer alan tüm hastanelerde açık ara farkla yetkili sendikayız. Bizim için de en büyük mutluluk, çok zor şartlar altında şubemize ve mücadelemize karşı güvenin hiç azalmadan artmasıdır. İlimiz de toplam 3 bin 410 Sağlık ve Sosyal Hizmet çalışanının 2 bin 55’i yani yüzde 71’i Sağlık-Sen’imize üyedir. Sizlerin de içinde bulunduğu her bir üyemize, teşkilatımıza emek, ömür ve gönül vermiş, gelmiş ve geçmiş büyük Sağlık-Sen ailemizin her bir ferdine buradan tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Kimse endişeye kapılmasın. Mücadelemize güveniyorum. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.
Heyecanımızı artıran, geçmişin muhasebesini yaptığımız, geleceğe dönük irademizi güçlendiren, tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına hizmet sevdamızı perçinleyen, 6. Olağan Genel Kurulumuza katılarak, kardeşliğimizi yücelttiğiniz, bizlere umut aşıladığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diliyorum. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dosta güven veren, düşmana korku salan şu muhabbetimizi daim eylesin istiyorum, ve dua ediyorum, Ya Rabbi, bu kuluna bu kutlu yolda, bu güzide teşkilata görev nasip ettiğin için sana sonsuz hamdü senalar olsun.”
İrfan Bakır
Memur-Sen Kastamonu İl Temsilcisi İrfan Bakır da, konuşmasında şunları söyledi:
“Türkiye’de de Türk-İş 1952, Hak-İş 1976 yılında, Memur-Sen de 1995 yılında kurulan bir sendikadır. ‘Sendikalar, neden kuruldu ne faaliyet yapıyor? Sadece üye kaydı yapıyor. Üyelerden aldığı aidatla ikramlarda bulunuyor’ diyorlar. Aslında böyle bir şey yok. Tarihe baktığınız zaman 1950’li yıllarda kurulan sendikalar hep ülkeyi yönettiler. Daha doğrusu yönettirdiler, hep birilerine destek çıktılar, darbelere zemin hazırladılar. 1990’lı yıllarda da keza öyle. Ama 2000’li yıllarda bu işi yapmak için uğraşanlar, sokak hareketlerini başlatmak için yapanlar, baktılar ki artık alanda Memur-Sen var. Bu işten vazgeçmeye başladılar. Siyasi partiler ülkeye hizmet etmek için kurulur. Sendikalar da ‘Benim gibi düşünen insanlar ülkeyi yönetsin’ isterler. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz deriz ki Memur-Sen ailesi olarak alnı secde eden insanlar, helali haramı bilen insanlar, doğru dürüst insanlar yönetsin istiyoruz. İnşallah bunda da Memur-Sen ailesi başarılara imza atmıştır. Bir siyasi parti düşünün tek başına iktidar. Ama birileri bunu kapatmaya tenezzül edebiliyorlar. Koalisyon hükümetlerinde biz bunu gördük ama tek başına iktidarlarda da gördük. Memur-Sen, Şube Başkanımın da dediği gibi darbelere dur mitingi yapmıştır. Biz Kastamonu bölgesi olarak Samsun’a gittik, diğer bölge olarak Malatya, İstanbul, en son Tandoğan meydanlarında büyük mitingler yaptık. Cumhurbaşkanımıza aslında devletimize sahip çıktık. İnşallah bunda da başarılı olduk. Memur-Sen ailesi bugün 1 milyon 80 bin üyesi varsa Kastamonu’da 8 bin 500 üyesi varsa bu durup dururken olmadı. Bugün Türkiye genelinde Eğitim Bir Sen’den sonra en büyük sendikalarımızdan bir tanesi. Kastamonu’da da yine üye bazında çalışan personel yüzde 75 ile birinci sendikamıza geliyor. Ama hep mücadeleyle. Sağlık bizim için önemlidir. Aslında devletimizin yaşamasına da sağlık çalışanları önemli bir katkı sağlıyor. İnsanın yaşamsı devlet olması. Sağlık çalışanları birlik ve beraberlik içerisinde çalışıyoruz, her türlü eylemlerde arkadaşlarımızla iyi günde kötü günde yan yana oluyoruz. Herhangi bir sıkıntımız yok. İnşallah bugünkü kongremiz, sağlık çalışanlarına özellikle Kastamonu’ya ve tüm Türkiye’ye hayırlı olacağına inancım tamdır” diye konuştu.
Doğan Ünlü
AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü genel kurulda şu konuşmayı yaptı:
“Özellikle son 20 yıldaki sendikacılık anlayışında, daha önceki sendikacılık anlayışı arasında büyük farklar var. Biz son dönem sendikacılığını gerçek sendikacılık olarak görüyoruz. Bunların hak arayışı dedikleri şey sokakları cehenneme döndürmek amacıyla mevcut hükümete, devlete karşı olan o günkü yansımalarını gördük. Bu sendikacılık değil bu devlete ve millete karşı kendini farklı şekilde ortaya koyarak devlete zarar vermekten öte bir şey yapmadılar. Bugün geldiğimiz noktada Memur-Sen hem dik duruşuyla hem çalışanlarıyla beraber bütünleşik yapıda, zor dönemlerde hep sahada var oluşuyla örnek bir sendikacılık anlayışını dile getiriyor. Hep birlikte olduk ayrılığa düşmedik. Zaten bize de yakışan buydu. Hiçbir zaman sendikalarımızın gelen istek ve taleplerini geri çevirmedik. Genel Merkezimize bildirdik. Karşılıklı bir anlayış içerisinde AK Parti döneminde Cumhurbaşkanımızın da özellikle yetkili sendikalarla olan görüşmelerde sağlık çalışanlarımıza yönelik birçok yeniliği kazanımı kazandırmış olduk. Bu da hem sağlık çalışanlarımız adına hem de ülkemiz adına sevindirici bir gelişme. Çünkü uyumlu bir sendikacılık varsa anlayışlı bir yönetim varsa, karşılıklı masada sorunlar çözülüyor. Birileri sorunları meydanlarda farklı alanlarda, kaosta arayıp, sorunları farklı konumlara getirerek ülkenin sıkıntıya girmesi noktasındaki eylemleriyle yapmaya çalıştılar. O yönden de Memur-Sen ve Memur-Sen’e bağlı sendikalara bir kez daha teşekkür ediyorum.”
Başkanı Ünlü konuşmasının devamında da şunları söyledi:
“Birçoğu defalarca Kovid-19 oldu. Evlerine gidemediği çocuklarıyla görüşemediği dönemler oldu. Biz o dönemde sağlık çalışanlarımızın bu özverili çalışmaları sayesinde hükümetimizin sağlık alanında yapmış olduğu altyapı çalışmaları sayesinde bu dönemi el birliğiyle atlattık. Kastamonu’da da muhalefet rahat durmuyordu. ‘Devlet hastanemizde gerekli ekipman yok, ölü sayımız şu kadar oldu hastalar koridorlarda yatıyorlar, önlük dahi yok’ dedi. CHP Milletvekili ve İl Başkanı hem sağlık çalışanları üzerinde hem de hastanemiz üzerinden, sağlık çalışanlarımızın yanlarında olmaları gerektiği dönemde çalışanlarımızın moralini bozmaya, yalan yanlış iftiralarla siyasette kendilerine alan açmaya çalıştılar. Onların bekledikleri olmadı. Onların beklediği ‘Bu dönemde sağlık sistemi çöksün sağlık çalışanları hizmet veremez hale gelsin, devletimiz ve sağlık ordusu sıkıntıya girsin’ istediler ama biz sağlık ordumuz sayesinde, altyapı sayesinde elhamdülillah bu süreci en iyi şekilde atlattık. Allah hepsinden razı olsun. O dönemde de hep sağlık çalışanlarımızın yanında yer aldık.
Bu kolay olmadı. Bu büyük ve güçlü Türkiye olmanın göstergelerinden birisiydi. Biz verdiğimiz tüm sağlık ücretlerinde hiçbir ücret almadık. 45 günde İstanbul’da hastane yaptık. 45 günde solunum ilacını ürettik. Kendi ilacını üreten bir ülke olduk. Kendi aşımızı üreten ender ülkelerden biri olduk. Bunları sizlerin destekleriyle AK Parti ve Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki hükümetimiz yaptı. Bu mücadelede sizler halkımızı yalnız bırakmadınız, biz de sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Çünkü bu insanlar bizim insanımız ve onlara hizmet etmek durumundayız. Biz halka hizmeti hakka hizmet anlayışıyla yapan bir topluluğuz bir aileyiz.
Kastamonu Devlet Hastanesi’nin, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne dönüştürülmesi Kastamonu’da sağlık anlamındaki devrimlerden biriydi. Bu anlamda da emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Diş Hekimliği Fakültemiz, son dönemlerde ilimize kazandırıldı. 112 ve sağlık merkezlerinin yapımı devam ediyor. Ekip ekipman konusunda eksikliklerimizin tamamı hemen hemen giderdik gidermeye devam ediyoruz. Hastanemizde özellikle onkoloji ve kalp damar hastalıklarıyla ilgili son dönemlerde önemli gelişmeler oluyor. Bizim de hem yaşlı nüfus olmamız nedeniyle hem de yeme alışkanlıklarımızdan dolayı hem kalp damar hastalıklarımız çok hem de kanser hastaları çoğaldı. Bunların da tedavilerinin ilimizde hastanemizde yapılabiliyor olması da bizim insanlarımızın hizmet görmesi noktasında güzel bir çalışma olacak. Bu dönemde vefat edenler de oldu. Bizim birçok eşimiz dostumuz, sağlık çalışanlarımız, büyüklerimiz Allah hepsine rahmet eylesin mekanları cennet olsun. Sağlık çalışanlarının bizden olan taleplerini yerine getirmeye devam ediyoruz. İlçe devlet hastanelerimizin de statülerini değiştirerek güçlendirmeye çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonucu Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi’nin ihalesi yapıldı. Halkımız, yakın zamanda yeni ve modern bir sağlık hizmeti alacağı modern bir hastaneye daha kavuşmuş olacak. Bu da ilimiz için önemli bir yatırım. Milletvekillerimizle çalıştığımız farklı sağlık alanında çalışmalarımız var. Önümüzdeki dönemde de bunların müjdesini hep beraber veririz.
İnandığımız değerlerle sizlerin inandığı değerler birbiriyle örtüşen değerler. Bugüne kadar nasıl beraber yürüdüysek bundan sonra da birlikte yürüyeceğiz. Buna yürekten inanıyorum karşısına kim çıkarsa çıksın bu aziz milletimiz ve sizler olduğunuz sürece Cumhurbaşkanımızı yeniden Cumhurbaşkanı yapacağız. Kastamonu’da AK Parti olarak da en yüksek oyu alarak buradan Cumhurbaşkanımız desteklemiş olacağız.
Geçen Memur-Sen Başkanımız dedi ki, ‘Bu sendikalar partilerin arka bahçesidir.’ Bizler, milletin bahçesindeyiz başkan. Biz milletimizle beraber milletin bahçesindeyiz, onlarla beraberiz. Biz birilerinin söylediği gibi arka bahçesi ön bahçesi değil, biz toplumumuzla beraber millet bahçesinde yer alıyoruz”
Metin Çelik
AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik de konuşmasında şunları söyledi:
“İlçelerimizin tamamında sağlık altyapılarımızı çok iyi bir seviyeye getirdik. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi konusunda ciddi bir çalışma yürüttük. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanemiz, 200 yataklı ama şu an 50 yıl önceki duruma göre düzenlenmiş bir sistem var. Yeni hastanemiz Bakanlık tarafından planlanırken en az 250 yatak ve son sistem bir odada tek yatak en fazla 2 yatak olacak şekilde projelendirildi. 10 Ağustos tarihinde ihalesi gerçekleştirildi. Önümüzdeki süreçte Kuzeykent’te Eğitim ve Araştırma Hastane’mizin üst tarafından bu hastanemizin yapımının başladığını göreceğiz. Tabi Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi meselesi. Şuan morfoloji binamız bitti. İnşallah bu eğitim öğretim yılında itibaren orada birinci ikinci ve üçüncü sınıftaki öğrenciler bu binada eğitim görmeye başlamış olacaklar. Yine 2 binamız var bu binalarla ilgili bir hazırlık içerisindeydik. Diş hekimliği fakültesi de kurulmuş oldu. Şu anda bu binalarda bir tanesi Diş hekimliği fakültesine uygun bir şekilde projelendiriliyor. Alttaki bina ise ek hastane binası olarak projelendiriliyor. Önümüzdeki süreçte inşallah orası büyük bir sağlık merkezi haline gelmiş olacak. Bunun için ciddi bir çalışma içerisinde olduğumuzu herkesin bilmesi gerektiğini özellikle ifade etmek istiyorum.”dedi.
Milletvekili Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü:
“20 yıldır ülkeyi yönetirken dünyanın yaşamış olduğu sıkıntıların bize olan yansımalarını bertaraf etmeye çalışırken muhalefet ‘bu ülkenin geleceğiyle ilgili bir irade mi ortaya koyuyor? Tam aksine ülkenin milletimizin geleceği için ortaya koyduğumuz vizyona aykırı bir şekilde hareket ediyor. Muhalefet ne olursa olsun Recep Tayyip Erdoğan gitsin, AK Parti gitsin, bunun için her türlü işbirliğine açık bir duruş ortaya koyuyor maalesef. Son dönemdeki söylemler yaşadıklarımız gerçekten ibretliktir. Terör örgütlerine yönelik yapmış olduğu açıklamalar. Bugün 40 yıldır ülkemizin insan ve ekonomik kaynağını maalesef buraya aktarmak zorunda kaldığımız PKK ve onun arkasındakilerin Türkiye üzerindeki emellerine ve onların siyasi uzantılarına gülücük saçıyorlar. Demirtaş’a a övgüler düzüyorlar. Onlar terör örgütü değil diyen, 15 Temmuz’da seçilmiş Cumhurbaşkanına seçilmiş hükümete kasteden darbe teşebbüsünde bulunan, buna yönelik hükümetimizin almış olduğu önlemlerden biri olan KHK düzenlemelerine yönelik Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına baktığımızda gerçekten 6’lı masanın 7’ey 8’e hatta daha fazlasına gittiğini görüyoruz. Bu alanda yapılması gereken neyse hukuk içerisinde yapılıyor zaten. KHK düzenlemesi yapıldıysa bunun itiraz mekanizmalarını da kuran hükümetimizdir. Komisyonlar kuran, komisyonlardan dönüş kararları da verilmiştir ve uygulanmıştır. Olumsuz karar alındıysa bunun idare mahkemesi yolu da açıktır. Ama Kılıçdaroğlu ne diyor? Hepsini şartsız koşulsuz geri döndürecekmiş. Bu tamamen seçime dönük bir söylemdir. Bunun Demirtaş’a yönelik söylemleri de sadece seçimde PKK uzantısı HDP’nin desteğini almaya çalışan söylemlerdir. En son 9 Eylül’de yaşamış olduğumuz İzmir Büyükşehir Başkanı’nın yaptığı açıklamalar… Türkiye’yi işgal eden Yunanistan’a onun arkasındakine söz söylemeyeceksiniz, ancak ceddimize Osmanlı’ya saldıracaksınız. Bu nasıl bir şeydir ya. Siyasetinizi buna göre şekillendirip gençleri maalesef bu şekilde tarihimize medeniyetimize karşı farklı bir bakış noktasına getirmeye çalışacaksınız. Yazıklar olsun. Bu ilk defa da yaşanmıyor. Kastamonu’da da CHP Milletvekili var ya o da yapmaya çalışmıştı. Yeni vekil olduğu zaman 30 Ağustos’ta Daday’da konuşma yaptığı sırada saldırı yapmıştı. Cevabı bizden aldı ve oturdu. Bu kafadaki muhalefet de cevabını 2023’te milletimizden alacaktır. Buna hiç şüphem yok. Osmanlı da bizimdir Selçuklu da bizimdir. Hepsi bizim şanlı tarihimizdir. Bizim anlayışımız budur” diye sürdürdü.
Çelik sözlerini şöyle tamamladı: “Birlikte 2023’ü o önemli süreci Cumhurbaşkanımızın tekrar Cumhurbaşkanı olarak devam edeceği o süreci inşallah el birliğiyle yöneteceğiz. Çok söylenecek şey var, kendi aralarında tamamen zıt olmalarına rağmen tek buluştukları noktanın Cumhurbaşkanımıza yönelik AK Parti’ye yönelik düşmanlıkları olduğunu hepimiz biliyoruz. Tezkere duruşu çok önemlidir. Bize yönelik bir tehdit var ve biz bunun önüne geçmek için yurt dışına asker gönderiyoruz. Bunun süresi bittiğinde uzatıyoruz. CHP sırf HDP’nin desteğini alabilmek için önümüzdeki süreçte HDP ile birlikte ‘Tezkereye Hayır’ dedi. Sizin terörle mücadele noktasında bile şuanda birliktelik yok ki nasıl yön vereceksiniz? Bu masadan Türkiye’nin hayrına bir şey çıkmayacağını gayet iyi biliyoruz. Milletimiz de gayet iyi biliyor. Her kesime yönelik vaatlerde bulunuyorlar. Her kesime dönük AK Parti’nin neler yaptığını milletimiz gayet iyi biliyor. Ama belki bu şekilde anlatmaya çalışıyorlar zehirlemeye çalışıyorlar. Bize düşen bu yapmaya çalıştıklarını bertaraf etmektir. Birlikte mücadele etmektir. Genel Kurul hayırlı olsun. Başkana ve ekibine başarılar diliyorum. Hem sağlık çalışanlarımızın hem ilimizin tüm sorunlarına inşallah birlikte çare ve çözüm üretmeye devam edeceğiz” dedi.
Semih Durmuş
Son konuşmayı yapan Genel Başkan Durmuş, “O güne kadar 250-300 taleple masaya oturmuş olduğumuz toplu sözleşme masasında bir sonuç elde edemediğimizi, arzu ettiklerimizi gerçekleştiremediğimizi dolayısıyla bize 21 günlük süre içerisinde sadece sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının haklarının konuşulacağı sadece bir günün mevzuat gereği ayrılmış olması gerekçesiyle talep sayımızı azaltmaya yönelik yeni bir strateji belirledik. O 300 talebi 40 talebe indirdik. Bu 40 talep içerisinde Sağlık Bakanlığı Üniversite Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu gibi kurumların olduğu ve bu taleplerin içerisinde biz bir tane kazanım elde edeceksek tüm çalışanlarımızın kazanacağı kazanımlarla alakalı yeni stratejimizi uygulamaya koyuldu. 2019 yılında Sağlık-Sen olarak ne kazanıp ne kazanamayacağımıza bakmadık. Memur-Sen2in temel kazanımı olan adam gibi duruş sendikacılığı yapıp yapamayacağımıza baktık. O dönemde çalışanlarımızın razı gelmeyeceği onların kabul etmeyeceği hiçbir toplu sözleşmenin altına imzamızı atmayacağımızı gerek kamuoyuyla gerek Memur-Sen teşkilatıyla paylaştık. Teşkilatımızın vicdanının razı gelmeyeceği, hiçbiri toplu sözleşme metnine de hiçbir gündelik zammın altına da imza atmayacağımızı ifade ettik. Dolayısıyla 2019 yılında 2 kere masayı terk ettik. 2019 yılında Toplu Sözleşme metnine Sağlık-Sen olarak imza atmadık. 2019 yılında o duruşumuzun karşılığını 2021 yılında aldık. 2021 yılında toplu sözleşme masasına oturduğumuzda yine aynı stratejiyle hareket ettik ve dedik ki; ‘Çalışanlarımızın en temel sorunu olan ücretlerinin artırılması noktasında ve hepimizin ortak cebine bugün para girebileceği bir yol ve yöntem ne olur?’ diye düşündüğümüzde ek ödemelerimize ilave zam almayı temel strateji olarak belirledik. Toplu sözleşme masasına otururken yüzde 40 zam talebiyle oturduk. Ek ödemelerimize yüzde 40 zam istedik. Yüzde 20’nin altına imza atmış olduk. O gün ek ödemelerimize almış olduğumuz zam, belki bugünlerde çok fazla anlamı ve önemi kavranmamış olabilir ilerleyen süreçler içinde bu kazanımın bir çığ gibi büyüyen bir kazanım olduğunu maaşımızın yanında önemli bir kazanım olduğunu yakın zamanda göreceğiz. 2021’in aralık ayında 1950 lira ek ödeme alırken bugün ek ödememiz 4 bin 350 lira olmuşsa, bu bizim doğru bir yöntemle hareket ettiğimizin göstergesidir” dedi.
Cengiz MUHZİROĞLU