Yazıya başlık ararken, rahmetli Müzeyyen Senar’ın söylediği hüzzam şarkıyı hatırladım:
“Ömrümüzün son demi, sonbahârıdır artık,
Mâziye bir bakıver,neler neler bıraktık.”
Bugün Sanayi Mektebi’nin, yüz on sekiz yıl önceki başarısındansöz edeceğiz. 1900 yılının ilk ayları; okulda, halıcık bölümü açılmış. Başında Ermeni ustası Dikran Efendi var. Üç öğrenci; biri ipek, diğeri yünden iki seccâde dokumuş. VâliEnis Paşa da bunları Abdülhamit’e hediye götürmüş.Padişah çok beğenmiş, ustayı ve öğrencileri Sanayi Madalyası ile ödüllendirmiş.
Enis Paşa;dâire âmirleri ve kalabalık bir heyetle birlikte,1901 yılı Şubat başında okulu ziyaret etmiş. Öğretmenler, veliler ve öğrenciler konukları karşılamış, görkemli bir tören yapılmış.Vâli, madalyaları hak sahiplerinin göğsüne kendi eliyletakmış.Bu sırada okulun musıkî takımı selâm havası çalmış. Manzarayı hayâl ediyorsunuz sanırım, müthiş bir şey. Öğrenciler ne kadar mutlu olmuştur, kim bilir? O günkü vâlilersık sık okullara gidiyor, başarılı öğrencileri ve idarecileri takdir ediyor hatta mezuniyet törenlerine katılıp konuşma da yapıyordu.
Şehrimizde, adından övgüyle söz edilmesi gerekenbir kişi var: Vilâyet matbaası müdürü Hâfız Hüsnü Efendi. Kendi evine birkaç halı tezgâhı kurmuş, kızı Emine hanıma ve yakınlarına halı dokumayı öğretmiş. Emine hanım, üzerinde çeşme motifi olan bir seccâde dokumuş. Çok güzel olmalı ki pâdişâha hediye gitmiş.Çeşmenin adı belirtilmemiş ama yeni yapılanlardanmış.
Anlaşıldığı kadarıyla bizim seccâdeler müzeye konmuş. Envanter kayıtlarından bunlara ulaşmak mümkün olur mu bilmem?Aşağıda okuyacağınız yazının özeti bu.Dil biraz ağır ama mektebin başarı öyküsü böyle anlatılmış gazetede:
“Sanayi madalyası tevzii.Sâye-i terakkiyatvâye-i hazret-i pâdişâhîde, şehrimiz Mekteb-i Sanayi’inde on ay evvel ihdâs olunan halıcılık san’atındatalebâtın gösterdiklerimesâi ve mahâretinmahsûl ve numûnesi olarak geçenlerde nesc ve i’mâl olunan birisi ipekli, diğeri yünlü iki seccâde, hâk-i pây-i şevket-i ihtivâ hazret-i hilâfetpenâhiyeferş olunmak üzere saâdetlüVâliPaşa hazretleri tarafından arz ve takdim kılınmıştı.
Serkurenâ-y-ı hazret-i pâdişâhî,âtıfetlü Hacı Ali Beyefendi hazretleri cânib-i âlisinden zât-ı âli-i vilâyetpenâhiyevârid olan tahrirât-ı âliyyede, mezkûr seccâdelerinmanzûr-ı âli buyurularak lûtfen ve inâyeten mazhar-ı tahsin olduğu ve halıcı ustası Dikran Efendi ile şâkirdandan Mehmet Sabri veMehmet Rüştü ve İsmail efendilere teşviken ve merhameten ihsan buyurulan sanayi madalyalarının gönderildiği iş’âr buyurulmuştu.
Âhiren mezkûr madalyalar vâsıl olmakla, geçen Çarşamba günü zât-ı sâmi-i vilâyetpenâhi, refâkat-ı devletlerinde saâdetlü kumandan paşa hazretleriyle kâffe-i erkân-ı vilâyet ve rüesâ-yı adliye ve diğer memurîn olduğu halde, Mekteb-i Sanayii teşrif buyurarak, muallimin ve talebe tarafından kemâl-i ihtiram ile istikbal olunmuş müdür muâviniSaâdeddin bey tarafından duâ-yı hazret-i pâdişâhiyi ve muallimin ilemutallimininşükrân-ı bipâyânınımutazammın bir nutuk îrâd kılındıktan sonra müşârünileyh hazretleri bir nutk-ı beliğ îrâdıyla madalyaları usta ve talebeye bizzat i’tâ ve sinelerine ta’lik eylemişlerdir.
Bunu müteakip Mekteb-i Sanayi komisyon reisi vâli muavini saâdetlü Mehmet Galip Beyefendi tarafından dahi duâvât-ı hayriyet-i âyât-ı hazret-i pâdişâhinin tekrarıyla komisyonun zât-ı âli-i vilâyetpenâhiden mazhar olduğu himâyat ve sahâbetinşükrânını ve daha pek çok muvaffakıyât ve terakkıyâtın husûlü temennisine dâir bir nutuk irâd olunmuş ve bunun üzerine dahi mektebin musikası selâm havası çalarak umum huzzârcânibinden“Pâdişâhım Çok Yaşa” zemzeme-i duâiyesininisâl-i bargâh-ı rabb-ı müteâl kılınmıştır.
Bu münâsebet-i cemile ile şunu da ilâve-i makal ederiz ki, Mekteb-i Sanayi’de ihdâs olunan halıcılığın beynelahâleta’mîmi de vilâyet-i celîle ve komisyon hey’etince fevkalâde matlûb olduğundan lâzım gelenlere bu babdaherbâr-ı teşvikaticrâ edilmektedir.
Ezcümle matbaâmızmüdir-i gayretmendi ve komisyon-ı mezkûr a’zâsıizzetlü Hâfız Hüsnü Efendi, en evvel kendi hânesinde birkaç tezgâh vaz’ ettirerek kerîmesi Emine hanıma Halıcılığı öğretmiştir. Hatta hanım-ı mumâileyhâ ile müdir-i mumâileyhinhemşirezâdesi Hüsniye hanımın, cülûs-ı hümâyûn-ı hazret-i pâdişâhinin yirmibeşinci sâl-i şeref iştimâlineyâdigâr olarak, Kastamonu’da inşâ olunan çeşmeyi, musavver olarak nesc ettikleri seccâde dahi bundan akdem muâvin-i vilâyet saâdetlü Mehmet Galip beyefendi tarafından arz-ı atabe-i ülyâ kılınmış ve fevkalâde mûcib-i mahzûziyet-i seniye olarak bunun husûsî müze-i hümâyûnavaz’ınınirâde-i seniye-i husûl-i hilâfetpenâhişerefmüteallik buyurulmuştu.
İnşâallahmekteb-i mezkûrca şehrimize bu gibi daha pek çok muvaffakıyetler hâsıl olur da derc-i sütun-ı mefhâret ederiz.”
MUSTAFA ESKİ