Üzerinde yaşadığımız topraklarda tarihinin en “medeni, hakkaniyetli, ufku açık” devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin hem “askeri” hem de “zihni” kuruluş döneminin bir seneyi devriyesini daha yaşadığımız bu günlerde maziye “daha” çok bakalım…
Özellikle “çocuklar, gençler, kadınlar”.
“26 Ağustos 1925″…
Önceki akşam İnebolu’ya gelen Gazi Mustafa Kemal, kaldığı binadan “mareşal” üniformasıyla çıktı ve sabahın erken saatlerinde caddeyi dolduran halkın arasına karıştı, belediyeye yürüdü vatandaşlarla birlikte, bina önünde belediye başkanı ve üyeleri, partililer, ticaret odası ve Türk Ocağı üyeleri, esnaflar, kayıkçılar, çevre ilçelerden gelen heyetler, kaymakamlar, memurlar.
(Atatürk 9 günlük Kastamonu ziyaretinde Tosya’ya gitmedi ama Tosya Çeltik Fabrikası Müdürü ile İnebolu’da görüştü…
Üretime verdiği değeri görelim.)
Akşam oldu…
Kadim dostu Nuri Conker ile birlikte yürüyüşe çıktı, üzerinde “sivil kıyafet ve beyaz Panama şapka”.
Halka yapacağı “tarihi” konuşmayı tasarlıyordu belli ki…
1919’un Mayıs ayında kıyısından geçtiği İnebolu’da, “iç” ve “dış” cephelerde verilen nice uğraşının sonunda kurduğu cumhuriyete ana karakterini verecek “zihniyet” ilanını yapacaktı bir gün sonra.
“Ya istiklal ya ölüm”
“26 Ağustos 1922” şafağı…
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak) ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte Kocatepe sırtlarında yerini aldı.
“Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi”…
“Ya İstiklal, ya ölüm” savaşıydı.
Topçu ateşi ile “taarruz” başladı…
“Tınaztepe” ele geçirildi, “Belentepe” ile “Kalecik Sivrisi”nden düşman uzaklaştırıldı, “Büyük Kaleciktepe” ile “Çiğiltepe” arasında 15 kilometrelik alan boşaltıldı.
“26 Ağustos”…
Hissedelim o “unutulmaz” günü.
Bugün “var” olmamız…
O gün “yok” olanlar sayesinde.
MUSTAFA AFACAN