Büyük edebiyatçı, halk adamı, dost, Mahmut Makal’ı ebediyete uğurladık. Köyleri ve Köy Enstitülerini anlatırken, o dönem insanının ruhsal durumunu, toplumsal koşulları ve yaşam serüvenini de gözler önüne seren Mahmut Makal’ın kitapları ile Bolu İnkilap İlkokulu’nda tanışmıştım. Köy Enstitülü ilkokul öğretmenim Hüseyin Avni Yücel, tarım dersinde bahçeye sebze ekmeyi uygulamalı olarak öğretir, her hafta bir ders saatinde öyküler, şiirler, romanlardan bölümler okur, ikinci saatte de okuduklarını içeren bir sohbetle aydınlatırdı yüreklerimizi. Okudukları arasında Mahmut Makal’ın eserlerinin de özel bir yeri vardı…
Yıllar sonra Ege sıcaklığında yazar Mahmut Makal ile karşılaşmış, bu kez; kitaplarının yanı sıra kendisinin gerçekliğinde buluşmuştuk. Yıllar boyunca da içinde nice dostluklar barındıran Mavişehir’de söyleşilerin keyfini, onurunu yaşadım. Ve defalarca gördüm ki; insandan uzaklaşmayan bir yazar olarak belleklerde yer eden Mahmut Makal’ın kişiliği ve yaşamı da savunduğu düşüncelerle, ortaya koyduğu gerçeklerle örtüşüyordu.
Yazarın öğretmenlik yaptığı köylerdeki gözlemlerini anlattığı köy notlarının 1948 yılında Varlık Dergisi’nde yayınlanmaya başladığını ve 1950 yılının Ocak ayında Bizim Köy adıyla Varlık Yayınevi tarafından kitaplaştırıldığını biliyoruz. Bizim Köy; “Türkiye’de köyler bu denli kötü bir durumda mıdır?” diye bir tartışma başlatırken, o günler için olağan üstü bir durum sayılan dördüncü baskıya ulaşıyordu. Gerçeklerin kitaplarda da anımsatılması ve belge olarak gelecek kuşaklara aktarılmasının tedirgin etmesinden midir bilinmez, yazdıkları Mahmut Makal’ı hapishane ile de tanıştırıyordu. Gerekçe; köylerin ekonomik ve sosyal yapısını kötü göstermesiydi.
Buna karşılık yazarın eseriyle ilgili çok farklı düşünenler de vardır. Örneğin; Köy Enstitüleri’nin de kurucusu olan İsmail Hakkı Tonguç, Mahmut Makal’a yazdığı mektupta Bizim Köy kitabı ile ilgili şöyle demiştir:
“Köyün iç yüzünü olduğu gibi aksettiren bu yazılar, köy davasını ele alacak olanlar için ayna vazifesi görecek, onları yanlış yollara sapmaktan kurtaracaktır. Bu bakımdan çalışmaların memleket için çok hayırlı olacaktır. Gerçeği olduğu gibi görerek buna dayalı işler yapılırsa, çetin zannedilen sorunları çözmek kolaylaşır. Yazılarında birçok insan için yüzyıllar boyunca meçhul kalmış ve bu nedenden çözülemez bir düğüm sanılan sorunları açık açık arka arkaya dizişin, köylerin kalkınması hesabına iş yapmak isteyenlere ne büyük kolaylıklar hazırlamaktadır. Bu yazılarda ayrıca bizim henüz pek alışık olmadığımız bir üslup ve eda şekli vardır ki, köy dilinin ulusal edebiyatımıza mal olması için böyle yazılara pek muhtacız. Onun için bu bakımdan da hizmetin büyüktür.”
Olumsuz koşullara, baskılara karşın Mahmut Makal, tüm yaşananlara yetişmek, bunları okuyucuları ile paylaşmak istercesine aralıksız yazmayı sürdürür. Bu yıllarda başına gelenleri 1969 yılında yayınlanan “Zulüm Makinesi” adlı kitabında anlatır. 1954 yılında “Memleketin Sahipleri”, 1960’da “Kalkınma Masalı” ve 1968 yılında yayınlanan “Bu Ne Biçim Ülke” adlı kitaplarında köy, kasaba ve eğitim sorunlarını öykü üslubuyla aktarır. “Köy Enstitüleri ve Ötesi” adlı kitabında; Köy Enstitülerindeki iş eğitimi uygulamasının köy yaşamında meyvelerini verdiğini örneklemektedir. Orada uygulanan aydın eğitimi ayrıntılarıyla anlatılırken, “Bozkırdaki Kıvılcım” kitabında yazar, Köy Enstitülerinin bir dönem Türkiye’yi nasıl geliştirdiğine ışık tutmaktadır.
Mahmut Makal, kitaplarında bataklıkları kurutup ormana çeviren, yol açan, yapıcılık, veterinerlik, sağlık hizmeti ve tarım alanlarında deneyim kazanan kuşakların yaşam biçimini ve başarılarını da belgeliyordu. Yazar çok iyi bildiği köy yaşamını sorunları ve umutlarıyla birlikte aktarırken, Türk Edebiyatında yeni bir dönem açmasının yanı sıra toplumcu gerçekçi anlatımıyla köy sosyolojisine de önemli katkılarda bulunmuştur. Sonraki yıllarda köye yönelik romanların sayısı artsa da; köyü içinden yazan ilk yazar olan Mahmut Makal, akımın başlangıç noktası olmuştur.
Romanlarının yanı sıra anı, gezi, inceleme, fıkra türünde de pek çok kitap yazan Mahmut Makal, “Bizim Köy” adlı eseriyle 1977 yılında Türk Dil Kurumu’ndan ödül kazandı. Çeşitli dillerde yayınlanan “Bizim Köy” üniversitelerde tarım ve ekonomi uzmanlarının, sosyologların çalışmalarına konu oldu.