Hikmet Erbilgin basın toplantısında, Kovid-19 pandemisinin önüne geçilemeyen bir hal aldığını, yoğun bakımın dolduğu hastanede yemekhanenin, acil koridorlarının yoğun bakım için düzenlenmeye çalışıldığını söyledi.
Pandemiye karşı ilde yapılması gerekenleri başlangıçta dile getirdiklerini hatırlatan Erbilgin, “Keşke biz haklı çıkmasaydık’ demeyi çok isterdim, ama biz demiştik; maalesef de haklı çıktık” dedi.
Pandemiyle ilgili ilimizde öncelikle yapılması gerekenleir olarak sıralayan Erbilgin, eğitim, tablet dağıtımı ve iktidar partisi il başkanına kaymakam ziyareti konularına değindi; Özel Uğurlu ve Ballıdağ konusunda soruları cevapladı.
CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin, dün düzenlediği basın toplantısında Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kovid-19, eğitim, AK Parti İl Başkanına kaymakam ziyareti başta olmak üzere gündeme dair açıklamalarda bulundu, kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
Erbilgin, basın toplantısında şunları söyledi:
ENGELLİLER GÜNÜ
“Bugün 3 AralıkDünya Engelliler Günü. Engelli yurttaşlarımızın önündeki ‘engellerin kalktığı’, sosyal, siyasal ve ekonomik hayata tam olarak katılacakları, toplumda bu yönde bilinç ve hassasiyetin arttığı bir dünya temennisiyle 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü kutluyor, zor şartlar altında hayatlarını sürdürmek zorunda bırakılan tüm engelli yurttaşlarımıza ve onlardan desteğini hiçbir koşulda esirgemeyen ailelerine sevgi ve saygılarımı sunuyorum diye
CAN KAYIPLARI
“Geçtiğimiz günlerde eski Tosya Belediye Başkanı Mümtaz Yücel ve eski Belediye Meclis Üyesi Muzaffer Berber’i kaybettik. Başta aileleri olmak üzere Muzaffer Berber için ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.
Yine bu süreçte Kovid-19 salgını nedeniyle art arda can kayıplarımız oldu.
Kovid-19 Salgını, ülkemizde ve özellikle de Kastamonumuzda önüne geçilemeyen bir hal aldı. Bugün her ilçemizden, her köyümüzden, her mahallemizden, yakınımız dediğimiz, aile dostumuz dediğimiz bir yurttaşımızın ölüm haberiyle sarsılıyoruz.
KORİDORLARA YOĞUN BAKIM
Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanemizin yemekhanesinin, acil koridorlarının yoğun bakım ihtiyacı olan Kovid-19 hastalarımız için düzenlenmeye çalışıldığını biliyoruz. Bizi özellikle son bir haftada yoğun bakımda yer olmadığı için arayıp yardım isteyen onlarca vatandaşımız oldu. Yoğun bakımlar dolduğu için ameliyat olamayan hastalarımız var.
“MAALESEF HAKLI ÇIKTIK”
‘Keşke biz haklı çıkmasaydık’ demeyi çok isterdim. ‘Biz demiştik’ demek böyle zamanlarda tatsız bir durum, ama biz demiştik; maalesef de haklı çıktık.
Salgın başladığından bu yana Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidarın salgınla mücadelede attığı adımların hiç birine karşı çıkmadık. Hep şunu da yapalım, bu adımı da atalım dedik.
Ama perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. 5 maskeyi dağıtmayan bu iktidarın vaka sayılarını gizlemeye çalışarak salgını önleyemeyeceği gün gibi ortadaydı.
ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKENLER
İlimizde salgınla mücadele de başarı sağlamak istiyorsak öncelikle;
- Pozitif vaka sayısı, temaslı sayısı ve yoğun bakım hasta sayısı ve kayıplarımız günlük olarak kamuoyuyla paylaşılmalı, bilgi kirliliğinin önüne geçilmeli salgının ciddiyeti konusunda halkın bilinçlenmesine katkı sunulmalıdır.
- Kastamonu Eğitim Araştırma Hastanesi, İnebolu Devlet Hastanesi, Taşköprü Devlet Hastanesi ve Tosya Devlet Hastanelerimizdeki Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Göğüs Hastalıkları ve İç Hastalıkları uzmanı hekimi ve sağlık çalışanı sayımız acilen arttırılmalıdır.
- Sıklıkla dile getirdik. Atıl durumdaki hastanelerimiz bir an önce sağlık sistemine dahil edilmeli, yurttaşlarımızın mağduriyeti önlenmelidir.
EĞİTİM
Salgın nedeniyle eğitimdeki aksamaları gündeme getirmiştik.
Kastamonu’da bilgisayarı ve interneti olmadığı için uzaktan eğitim alamayan 7 bin 870 çocuğumuz olduğunu söylemiştik. Milli Eğitim ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nı bu konuda göreve davet etmiştik. Bilgisayara ve internete ulaşamayan bu çocuklarımızın mağduriyetlerinin giderildiğine ya da giderileceğine yönelik henüz tek bir açıklama yapılmadı.
Milletvekilimiz Sayın Hasan Baltacı’nın Kastamonu’nun sorunlarını bizzat kendisine iletmek için Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sn. Mustafa Varank’ı ziyaret ettiğini duyup apar topar Ankara’ya koşan, milyon TL’lerle Kastamonu’ya döndüklerini iddia edenlerin 7 bin 870 çocuğumuzun bilgisayar ve internet sorununun çözümü içinde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kapısını çalmasını isterdik. Ama yine iş başa düşecek, yurttaşlarımızın ‘Bizim Hasan’ dediği vekilimiz Sayın Baltacı bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek.
Yine eğitim konusunda Kastamonu Belediye Başkanı SayınVidinlioğlu’na 3 Ekim’de gerçekleştirilen Belediye Meclis toplantısında CHP Belediye Meclis grubunun tablet kampanyası önerisi üzerine ‘Biz zaten 100 tablet sipariş etmiştik’ sözlerini hatırlatıp, tabletlerin akıbetini sormuştuk. Kampanyaya ilgi olmadı diyenlere ‘Belediye’nin sipariş ettiği 100 tablet ne oldu?’ diye sorduk.
Bizim açıklamamızdan birkaç gün sonra Belediye Başkanı Sayın Galip Vidinlioğlu harekete geçmeye karar verdi ve kendisinin ifadesiyle ‘Yaklaşık 100 öğrencimize’ tabletleri dağıtıldı.
3 Ekim’den önce siparişini verdik dedikleri tabletler 3 değil 5 değil tam 55 gün sonra çocuklarımızın eline geçti.
‘CHP söyledi diye değil, biz zaten dağıtacaktık’ deseler de bilen biliyor! Uzaktan eğitimde 1 gün, hatta 1 saatin bile çok önemli olduğu gerçeği, ihtiyacımız yok dedikleri akıllarına inanın gelmezdi.
Biz bu sözün takipçisi olmasak değil 55 gün, tabletler 155 günde ancak dağıtılırdı. Çünkü onların aklı pandemi sürecinde ayakta kalmaya çalışan esnafa arkalarından 187’şer TL ceza göndermekte!
Çünkü onların aklı belediyenin yemekhanesinde MHP Kadın Kollarına program organize etmekte! Keşke tüm Kastamonu’nun belediyesi olması gereken bir mekan tüm kadınlarımıza açık olsaydı.
Bu zor süreci hep birlikte el ele aşacağız diyen, her defasında ortak akla vurgu yapıp, sonrasında ‘bende akıl çok’ deyip akla ihtiyaçları olmadığını söyleyen Sayın Vidinlioğlu’nun söyledikleriyle yaptıkları maalesef çelişiyor. Son olarak ‘santim santim arkasında durulacak’ sözleri takip etmek bizim görevimiz.
ZİYARET POLEMİĞİ
“Bilindiği gibi AKP İl Kongresini yaptı ve Sayın Doğan Ünlü yeniden göreve seçildi.
Sayın Ünlü’yü telefonla aradım ve hayırlı olsun dileklerimi ilettim. Sayın Ünlü’ye yapılan hayırlı olsun ziyaretlerinde Azdavay Kaymakamının da olması dikkatimi çekti ve bu konuda sosyal medya hesabımdan eleştiride bulundum.
3 koldan değişik açıklama geldi. AKP İl Başkanı Doğan Ünlü,‘Azdavay Kaymakamı hayırlı olsun ziyaretinde bulundu’ dedi. İl Genel Meclisi Başkanı Güray Parçal,‘İl başkanımız ile kaymakam benim işyerinde tesadüfen karşılaştı’ açıklamasında bulundu. Azdavay Belediye Başkanı Osman Nuri Civelek ise, ‘Ziyaret de yok, tesadüf de yok. Turizm bakanımız ile telefon görüşmesi yaptık, 1 milyon TL ödenek sözü aldık’ ifadelerini kullandı. Bazı basın yayın kuruluşlarımız da, ‘Memleketin bunca derdi varken’ yorumu getirdi.
Önce şunun iyi bilinmesini isterim: Memleketin bunca sorununun temelinde tam da bu ayrıntı yatmaktadır. Kendisinden devlet adamına yakışır hareket etmesini beklediğimiz makam sahiplerinin siyasi iktidar karşısında hizaya geçmesi, adaletle hizmet etmek yerine sadakat gösterisinde bulunma çabası, hem ülkemizin hem de memleketimizin bu halde olmasının sebebidir.
O kaymakamın görevi iktidarın siyasi parti il başkanına hayırlı olsun demek için ziyarette bulunmak değil, yol çalışmasına bakmak için gittiği köyde tesadüfen karşılaştığı sefaleti çok daha önce tespit etmek, birçok köyümüzdeki benzer durumda olan ve hayata tutunmaya çalışan vatandaşlarımızı bulup devlet adamı olmanın gereğini yapmaktır.
Eleştirime karşılık yapılan açıklamalar akla zarardır, neresinden tutsak elimizde kalmaktadır. Sayın Parçal bunun bir ziyaret değil, tesadüf olduğunu ifade ederken
Azdavay Belediye Başkanı Osman Nuri Civelek’in açıklamasına bakacak olursak ne ziyaret, ne de tesadüftür.
Civelek’in açıklamasına göre; memleketin işleri Sayın Güray Parçal’ın işyerinden bakana açılacak bir telefonla çözülebilmektedir. O zaman AKP İl Başkanlığına ne gerek vardır?
Memleket için kaynak bulmak bir telefonla çözülebiliyorsa Kastamonu’nun kaynak yetersizliği nedeniyle yapılmayı bekleyen ya da kaynağı yetersiz olduğu için kör topal ilerleyen işleri, yığınla problemi neden halen vardır?.”
SORULAR
Erbilgin, gündemdeki Özel Uğurlu Hastanesi ve Ballıdağ ile ilgili düşüncelerinin ne olduğu şeklindeki sorulara şu cevapları verdi:
“Şimdi hem Uğurlu Hastanesi hem Ballıdağ Hastanesi ile ilgili Sayın Milletvekilimiz Hasan Baltacı defalarca açıklama yaptı. Burada bir kamuoyu duyarlılığında yükseltmeye çalıştık. Ama iktidar vekilleri hâlihazırda bizim her şeyimiz yetiyor dedi. Hatta yapılan girişimleri de küçümsemeye çalıştılar. Geldik gördük ki böylesi bir acı deneyim üzerine bu ihtiyacın tespit edilmesinden bizde mutlu değiliz. Sadece hafta sonunda 22 yurttaşımız kimi kaynaklara göre 19 kimi kaynaklara göre 22 yurttaşımız hayatını kaybetti. Dolayısıyla böylesine acı bir tablodan biz haklıyız demek biz hakikaten çok üzüyor. Ancak görünen o ki hem salgın sürecinde hem de temelde Kastamonu Sağlık hizmetleri için bir boşlukta. Bu nedenle hem Ballıdağ Hastanesi’nin hem Uğurlu Hastanesi’nin bir an önce Kastamonu sağlık sistemine eklenmesi gerekiyor. Ayrıca Eğitim ve Araştırma Hastanemizin bütün eksiklikleri giderilip tam teşekküllü hizmetine devam etmesi gerekiyor. Bizim buradan sayın Metin Çelik’ten isteğimiz 2 ayda bir üç ayda bir şu kadar hekim atandı demek yerine, vatandaşlara şov yapmak yerine Kastamonu sağlık sistemini çok köklü bir şekilde ele almalı, gerekirse bizim sağlıkçı siyasetçilerimizle biz brifing veririz. Metin Çelik’ekendisi İstiyorsa bir brifing de veririz. Bu ihtiyaçların çözümü için ortak bir biçimde çözüm üretilmesi gerekiyor diye düşünüyoruz. Bu konuda tavrımız çok net.”
BALLIDAĞ İHALESİ
Erbilgin, Ballıdağ ihalesi ile ilgilisoruya da şu karşılığı verdi:
“Ballıdağ konusunda bir kamuoyu baskısı oluşmuş durumda, hepimiz hatırlayalım ki binada sorun var denilmişti. Eğer binada sorun varsa neden ihaleye çıkıyoruz, eğer ihaleye çıkabiliyorsak bugüne kadar neden bekledik. Ballıdağ bu ilin bir değeri, ihaleye çıkışı önemli bir adım, bu kez bir teklif olur mu olmaz mı bilemiyoruz. Süreci takip edeceğiz ama Bu konuda ısrarlı ve kararlı olunması gerektiğini biz buradan samimiyetle söylüyoruz. İktidar 3 ayda hastane yapıyoruz dedi. Bu konuda ana mecrada propaganda yaptığını hepimiz biliyoruz. Bu salgının kaçıncı ayındayız, 8-9 ay oldu. İktidar kararlı olsaydı Ballıdağ Hastanesi yok zaman yok, uzun sürer gibi gerekçelerin arkasına sığınmasaydı şu anda Ballıdağ Hastanesi bu salgın için kullanılabilir haldeydi. Bunu hiç unutmamak lazım. Güzel bir tadilatla 3 ayda sıfırdan bina bitirenler burayı da en kısa zamanda bitirebilirlerdi. “
PANDEMİ SÜRECİ
Hikmet Erbilgin, pandemi sürecinde CHP’li belediyelerin yaptığı örnek çalışmalar var mı sorusunu da şöyle cevapladı:
“Pandemiyi iki başlıkla ele alıyoruz birisi sağlık, yurttaşlarımızın bu salgından korunması ve tedavi süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yapılması. Bu daha çok Sağlık Bakanlığı ile organize edilecek bir mesele. Diğer taraftan da Kastamonu’da esnaflarımızı perişan eden üreticilerimiz zor durumda bırakan bir süreç var. Buna yönelik belediyelerimiz zaten kendi açıklamalarını yaptılar. Salgın ilk başladığında dezenfektanlarla ilgili Daday Belediyesi Ankara Büyükşehir belediyesi ile ortak bir çalışması vardı. Kamuoyuna duyurulmuştu. Yine iktidarın maske dağıtmayı bile beceremediği dönemlerde belediyelerimizin yurttaşlarımıza maskenin ulaştırılması için ciddi bir gayreti vardı. Onun ötesinde belediyelerimizin yardımlarının engellendiği hesaplarına bloke konulduğu süreçler yaşadık. Sonrasına hep birlikte şunun farkına vardık. Kastamonu’daki belediyelerimizden sorulmuşken sayın Bakanın vaka sayılarını doğru bir biçimde açıklamasının temelinde Sayın İmamoğlu’nun kamuoyunu bilgilendirmesi yatıyor. Bu süreçte biz genel merkezimizle koordineli olarak yurttaşlarımızın özellikle sosyal alanda mağdur olmaması için ciddi gayret içerisindeyiz. Şu anda bizim bakışımız bu şekilde, iddia ve beklentimiz başta esnaflarımız olmak üzere, bunda sağlık kısmını ayrı tutuyorum, başta ele almıştım, esnaflarımızın bütün mağduriyetlerinin doğru bir biçimde giderilmesidir. Esnafımızın şu süreçte çok zor durumda olduğunu hepimiz görüyoruz ve yaşıyoruz. “