Şehrimizdeki liselerin yatılı öğrenci yurtları var, uzak ilçe ve köylerden gelen öğrenciler için, 3 öğün yemek çıkıyor, kimileri yıldızlı otel kalitesinde açık büfe sunuyor, medarıiftiharı maarif sistemimizin…
Ramazan’da yemek saatlerini ve içeriğini değiştirecek kadar da “öğrenci odaklı”.
Akademik liselerimizden birinde evladı okuyan ve pansiyonunda konaklayan veli saadetle anlattı, sabah kahvaltısında ekmek kısıntısına gidilmiş, niye, gluten illetinden öğrencileri korumak için, öğle yemeği kaldırılmış, niye, obezite illetinden öğrencileri sakınmak için, saatini değiştirerek iftar saatine çekilen akşam yemeğinde birkaç akşam ardı ardına mantı şöleni yapılmış, niye, anne sevgisini unutmasınlar diye, sahur yemeğinde sıkıntı yok, zebil, niye çocuklar oruçlarını hakkıyla tutabilsinler diye…
Hak verdim velimize.
Diğer bir akademik lisemiz ise çok daha “duyarlı”…
Kahvaltı ve öğle yemeği tümden rafa, akşam ve sahur yemekleri açık büfe.
Ve ayrıca “demokrat”…
Pansiyonda kalan öğrenciler ile toplantı yapılmış, öğrencilerin yekûnu oruç tutacaklarını ve yemek sisteminin buna göre düzenlenmesini istemişler. Tek fire yok anlaşılan.
Pedagog, psikolog, rehberlik uzmanı, hekim, diyetisyen misali bilim insanları ile görüşerek liselerimizin bu kararları aldıklarından şüphem yok…
Veliler de memnun.
(Pansiyonların zerre ödenek sıkıntısı da yok…
Piyasaya borçları sıfır.)
Üniversite sınavı kapıda…
Türkiye derecesinin eli kulağında, kesin ilk 5 içine girer Kastamonu.
- ••
Yaz geldi,
bisiklet yolu yok
Baharın yaza dönmesiyle bisikletliler piyasaya çıktı…
Çayboyu’nda yaya kaldırımı “bisiklet yolu”.
Bisiklet “drift” parkuru hatta…
“Makas atma” en sık rastlanan sürüş tekniği bisikletlilerde.
Hele üçer beşer kaldırıma revan olmuyorlar mı?…
Yayalar önlerinde kaçışmıyorlar mı?
Taşıt yoluna inemiyor bisikletliler…
Can pazarı orası çünkü.
Çocuklar, gençler, ihtiyarlar…
Bisikletleri ile yaya kaldırımına mahkumlar şehrimizde.
(El kadar şehiriz, bisiklet ulaşımını tedavüle sokamadık hala, bisiklet ile şehrin bir ucundan diğer ucu göz açıp kapayıncaya kadar…
Toplu taşımacılıkta sınıfta kaldığımız gibi bisiklet ulaşımında da öyle görünüyor ki “bu çocuk okumaz”)
Bisiklet yolu olmayınca, yaya yolu yaya yolu olmaktan çıkıyor, bisikletliler ile yayaların ortak parkuruna dönüşüyor haliyle, kedi köpeği de unutmayalım…
Yaya kısmına gözünü ve kulağını dört açarak yürümek düşüyor.
(E tabii yaya kaldırımlarını işgal eden dükkan ve konut çıkıntılarından toslamazsa duvara vatandaşa…
Ana güzergahta yaya kaldırımını çöplük olarak kullanan işletmeler var.)
Bisiklet kiralama sistemi olan, özel malzemeden kilometrelerce bisiklet yoluna sahip, bisiklet ulaşımını “asli” trafikten sayan, bisiklet yolunun bitişiğine özel malzemeden koşu ve sağlıklı yürüme yolu koyan medeniyetle aramızda kaç sıradağ, kaç sene, kaç akıl, kaç vizyon var acep?…
Asfalt dök, parke döşe.