İstanbul Kanalı ile ilgili tartışmalar Karadeniz’in stratejik önemi konusunu bambaşka bir konuyla gündeme getirdi. Türkiye’de tartışma körlerin fili tarifine dönmüşken konu sanki soğuk savaştaki gibi sadece ABD ve Rusya arasındaki çekişme, dengeler ve Türkiye’nin buradaki rolü açısından ele alındı. Hâlbuki mesela NATO daha 2007’den itibaren Karadeniz’in küresel mafyanın koridoru olduğunu ilan etmiştir ve meseleye bu açıdan da bakılması çok önemlidir.
KARADENİZ DÜNYANIN EN KRİTİK NOKTASI
Karadeniz’in öneminin küresel güçler için Rusya ile denge ve enerji yollarının kontrolü yanında terör ve mafya ile mücadelede de yattığını NATO raporlarından öğreniyoruz. Ve bu bölge dünyanın en kritik noktası olarak dikkatleri üzerinde toplamış bulunuyor.
Karadeniz, NATO tarafından Doğu ve Batı arasında bir stratejik koridor olarak görülüyor. Bunun asıl nedeni bu koridordan yasal ve yasa dışı birçok ürünün geçmesi, her türlü geçiş yollarının tam ortasında bulunması.
Soğuk Savaş’ın bitiminden itibaren ve özellikle 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra Batı’da asıl önem terörle ve suç örgütleriyle mücadeleye verilirken Rusya’nın Kırım’ın ilhakından sonra NATO’nun bu politikasını güncelleyeceği sanılsa da stratejide köklü bir değişiklik olmamıştır. Kimileri büyük güçler arası gel-git ve şantajlarla uğraşırken dünyanın önemli ve vizyon sahibi ülkeleri birbirleriyle çekişseler de yerkürenin tümünü tehdit eden konularda birbirlerine muhtaç olduklarını biliyorlar.
Karadeniz’in Güney sahilini tutan Türkiye hem Rusya ile NATO’nun askeri dengesi açısından hem de bölgenin koridor niteliği nedeniyle Paktın kritik noktadaki ülkesi olmuştur. Öte yandan ülkemiz yaşadığı kimlik sorunları düşünülerek NATO raporlarında ta 2000’lerden beri paktın en hassas ülkesi kabul edilirken küresel mafyayla mücadeledeki yetersizlikleri de vurgulanıyor.
KARADENİZ’DE MAFYANIN FAALİYET ALANLARI
Karadeniz’in çevresindeki çok sayıda problem bölgeyi bir saatli bombaya çeviriyor ve bundan yararlanan kökleşmiş kaçakçılık şebekeleri akla gelmedik yeni faaliyet alanları buluyorlar
Karadeniz, Doğu (Çin) ile Batı arasındaki sahte, taklit ve çakma ürünler kaçakçılığındaki en önemli yol. Dünyada birçok üründe tüketimde sahteciliğin yüzde 5’e vardığı hesaba katıldığında Karadeniz’in önemi ortaya çıkıyor.
NATO Raporlarına göre gerek Doğu’dan Batı’ya Afganistan eroininin, gerek Batı’dan Doğu’ya kimyasal madde ve Latin Amerika kokaininin, gerekse Kuzey’den Güney’e amfetamin vb. ürünlerin geçişinde Karadeniz ve Karadeniz çevre ülkelerindeki “yozlaşmış bürokrasi” büyük bir rol oynuyor.
Karadeniz’de başka bir ticaret de insan kaçakçılığı ve özellikle Karadeniz çevresindekilerin uzmanlaştığı “beyaz kadın ticareti” bölgeye utanç verici bir damga vuruyor.
Nükleer teknoloji ve radyoaktif ürünler kaçakçılığı Karadeniz’de dünya barışını tehdit eden bir noktaya ulaşmış durumda. Aynı şekilde teknolojik casuslukta da Karadeniz çevresindeki örgütler çok tehlikeli hale gelmiş bile. Öte yandan finansal mafya ya da finans terörü, kara para aklama örgütleri, internet korsanlığı ve en önemlisi internet sabotaj terörü örgütleri de bu denizin çevresinde kümelenmiş.
KARADENİZ’DE DOĞU-BATI İŞBİRLİĞİ
NATO, Karadeniz geçiş yolunu karmaşık yerel sorunlar açısından da ele alıyor. Kırım ve Doğu Ukrayna, Moldova Rus Bölgesi, Gürcistan’da Güney Osetya ve Abhazya sorunları gibi Kürt ayrılıkçılığı ve en önemlisi cihatçı terör konusunun Karadeniz’in etrafındaki varlıkları korkutucu. Ve mafya ile işbirliği halinde olanlar kendi çıkarları gereği bu tür sorunların çözülmesini asla istemiyorlar ve kangren haline getiriyorlar.
Bu konularda istenilen kadar olmasa da Batı ile Rusya arasında medyaya yansımayan bir ortaklık eskiden beri mevcut. Önemli ülkelerin mafyanın eline geçmesi ya da suç örgütlerinin bu ülkelerde ağırlıklarını arttırmaları sadece tek bir tarafın değil herkesin sorunu olarak ortada duruyor. Ayrıca gerek NATO, gerek Rusya mafya ile arasına sınır çizmeyen ve küresel mafyaya hayırhah davrananları bölgede yaşatmamaya kararlı görünüyorlar.
TERÖR VE MAFYA İÇİÇE
NATO belgelerinde de sık sık vurgulandığı gibi mafya ile terör çeşitli nedenlerden dolayı birbirini güçlendiren ve birbirlerine kolaylıkla dönüşebilen olgular. Bu çerçevede Rusya’nın Suriye’ye müdahalesine Batı’nın olumlu tavrı anlaşılabilir olmaktadır. Bu bölgede IŞİD adlı terör örgütünün neredeyse dört yıl bir devlet yapılanması haline gelebilmesi tehlikenin büyüklüğünü ortaya koyuyor. İdlib’in El Kaide terör üssü olarak varlığını sürdürmesi de hayret verici.
Suriye’de Batı ile Rusya arasındaki şaşırtıcı işbirliği kritik Karadeniz bölgesinin risklerden korunmasına ve daha da ötede bu bölgenin İslamcılıktan, mafyadan ve çeşitli yolsuzluklardan uzak istikrarlı bir bölge haline gelmesine yardımcı olabilir.
Önümüzdeki büyük çalkantılara Türkiye hazır olmalı.
Kayahan Uygur
Odatv.com