Dünyanın dört bir yanını gökdelenler sarmış. Toprak milyonlarca ton ağırlığın altında eziliyor. Depremleri tetikliyor bu ağırlık. Sayısı milyara ulaşan kara taşıtlarına yol yapmak için tarım arazileri, ormanlar katlediliyor. Havayı fabrika ve egzoz gazları işgal etmiş. Üretilen yiyecekler ancak dünya nüfusunun yarısını bile doyurmuyor. Naylon, plastik, lastik denen belalar ile akarsular, göller, denizler kirletiliyor. Büyük Okyanus’ta 7. Kıta denilen Türkiye’nin dört katı büyüklüğünde bir çöplük oluşturuluyor. Beton, yağmur suyunu emecek yer bırakmıyor. Her yıl hektarlarca orman bilerek yakılıyor, yok ediliyor. Tabii ki bunların sonucu sıcaklık artıyor, iklim değişiyor, buzullar eriyor, sel-fırtına-hortumlar şiddetini artırıyor, cevizden büyük dolu yağışları görülüyor. Bunca üniversite açan, uzaya çıkan, iletişimde çığırlar açan, makineleşmeden robota geçen insan oğlu ne yazık ki dünyayı yok ettiğinin, çocuklarının torunlarının geleceğini mahvettiğinin farkına varamıyor veya ancak 21. yüzyılda bazı gerçekler kafasına dank ediyor. Ne yazık ki artık iş işten geçmiştir. Uygulanamayan, göstermelik çevre koruma, iklim söyleşmeleri sorunlara çare bulamıyor. Başta ABD olmak üzere gelişmiş bazı ülkeler zehir üretmekten vaz geçmiyor. Bu hazin tablo karşısında İsveçli 16 yaşında GretaThunberg adlı bir kız, Z kuşağının temsilcisi olarak ortaya çıkıverdi. 24 Eylül 2019 tarihinde BM İklim Zirvesi’nde New York’ta kürsüye çıkıp dünya yöneticilerine şöyle seslendi: “Ne hakla? Ne hakla benim geleceğimi çalarsınız?” Greta, İsveç’teki öğrencilere de; “Okula gitmenin ne faydası var? Geleceğimiz yok olduktan sonra!” diye seslenmiş, dünyanın dört bir yanında öğrenciler yarım veya bir gün derse girmeyerek Greta’yı desteklemişlerdi.
İklim değişikliğine, çevre kirliliğine biz de kendi sanat çalışmalarımız içinde, ilk kez 1975 yılında Özür 1 adlı şiirimizi yazarak işaret etmiştik. Bu şiirde kirlettiğimiz toprak, su, hava ve aydan özür diliyorduk. Ondan fazla dergi ve gazetede, antolojide yer alan Özür 1, yaklaşık 100.000 okuyucuya ulaşmıştı. Sonraki yıllarda yazdığımız çevre felaketi şiirleriyle sayı dokuza çıkınca Acaba Biraz Maviniz Biraz Yeşiliniz Var mı? adlı (Ankara 1990, 16 s.) siyah kapaklı şiir kitabımızda bu dokuz şiiri yayımladık: Özür 1 (1975), Özür 2 (1989), Çağrı (1989), Bir Yeşil Serenat (1989), Vasiyet (1990), Acaba Biraz Maviniz Biraz Yeşiliniz Var mı? (1990), YamyamSenfonisi (1990), Suç Duyurusu (1990).
İşte söz konusu kitapta yer alanGretaThunberg gibi yöneticilere seslenip alay konusu olduğumuz şiir:
Yarınlarımı Çaldınız
Kıyasıya betonlaştırdınız bahçeleri, bostanları
Meyve, sebze üreten bilgisayarlarınız mı var yoksa?
Yapmadıysanız çabuk yapın hadi!
Elma, karpuz, çilek, ıspanak, bamya yemek istiyor canım
Razıyım plastikten bile olsa!
Gölleri, denizleri, dereleri nerelere kaçırdınız?
Uzaylılar balık satmaya mı başladı yoksa?
Çabuk ithal edin hadi!
Balık, midye, karides yemek istiyor canım
Bin yıl sonra aydan bile gelse beklerim…
Siz bugünkü yöneticiler,
Aklını parayla kefelenmiş yatırımcılar!
Asla bağışlamayacağım sizi
Yarınlarımı çaldınız,
Getirin, yerine koyun hadi!
(1990)
Yamyam Senfonisi adlı çevre katillerine yazdığım şiir ise şu mısralarla bitiyor!
Yazlık, kışlık, ilkbaharlık, sonbaharlık gerekli sizlere
Kalmasın bana bir tutammaydanozluk toprak.
Yalnız unutmayın şu uyarımı;
Mezarınız olmayacak asla!
Mecburum,
Söküp üzerinde yetiştireceğim buğdayımı, narımı!
(1990)
NAİL TAN