Eskiyi mumla arar olduk… Eskiden çıktığımız gibi sokağa serbestçe çıkmayı, markete rahatça gidebilmeyi, bir giydiğimizi bir daha giymeyi bile arar olduk.
Bizim için gayet sıradanlaşmış görüşmelerimiz bile bu dönemde lüks sayılır oldu. Gençler, taşıyıcılık yapmamak adına bütün önlemleri alıyor, yaşlılarımız başlarına bir iş gelmesin diye önlemlerini alıyor. Doğru el yıkamayı öğrendik, uzun bir aradan sonra…
“Amaan, ne olacak?” demeyi kenara bıraktırdı koronavirüs… Taşıdığımız canın kıymetini bir kez daha öğretti.
- ••
“Eskiyi arar olduk” dedim ya, işe bakın ki atılkalmış eski yatırımları da arar olduk…
Uğurlu Hastanesi diye çırpındık yıllarca. “Sağlıkta bir elimiz daha olsun” diye kıvrandık. “O kadar yatırım boşa gitmesin, kıymeti bilinsin” dedik. Dedik dedik kendimiz dinledik uzunca süre.
Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu dönemde “ilk” sarıldığımız atıl yatırımımız Uğurlu Hastanesi oldu. Birbirine iki zıt kutuptaki siyasetçiler, atıl yatırımlar değerlensin diye birleşti.
Ballıdağ keza… Kastamonu’nun en havadar yerinde, tam da akciğerlerden vuran bir hastalık için akciğer açıcı konumdaki Ballıdağ’a sarıldık…
Deprem konusunda, “ bir şeyler olmadan bir şeyler yapalım” demiştim tüm “saflığımla”… Bizde bir şeyler yapılması için illa ki bir şeyler olması gerekiyormuş oysa. Çok net anladım.
- ••
Bunun için lütfen sağlığınız elinizden gitmeden sağlığınızın kıymetini bilin. “Gerçekten gerekmedikçe” evden çıkmayın. Ne kendinizi ne de yakınlarınızı riske atın…
Biliyorum zor, ancak lütfen hayatınızı evinize sığdırın. 1’e 2 ölçüye sığmaktansa…
- ••
Aksoy’a uğurlama
Belirli bir süre aynı gazetenin aynı sütunlarını paylaşmaktan onur duyduğum, çizdiği karikatürleriyle her daim gündeme ışık olan Hikmet Aksoy ağabey, ışıklar içinde uyu…
Gözde MINIK