Prof. Dr. Sadık ERİK / Emekli Öğretim Üyesi
Kastamonu Anıt Ağaçları projeme 2009 yılında İhsangazi Bektüre Köyündeki Türbe Çamıyla başlamıştım. Altı yıl süren araştırmalarım sonunda, üç ayrı kitapta , il içinde 164 adet anıt veya anıtsal ağaç saptayabilmiştim. Bu serüven veya yolculukta İhsangazi ilçesinin eski adıyla Mergüze, ayrı bir yeri var. Zira bu uğraşıda ilk ışığı yakan Türbe Çamı ve bu yazının konusu olan Koca Çam, yerel ağızla Gocaçam, (Piuus nigra-Karaçam) bu ilçe sınırlarında yer almaktaydı. Ilgaz Dağının eteğindeki bu ilçede, aynı zamanda babam rahmetli Hasan Erik, ilkokula burada yatılı olarak başlamıştı. Genetiği değişmemiş olarak yılların ötesinden günümüze kadar gelen Siyez Buğdayının da (Triticum monococcum) merkezi konumunda.
Çalışmalarım sürerken, İhsangazili bir hemşerim olan sayın Satılmış Tınık’tan bir anıtsal çam ağacı fotoğrafı aldım. Zaten benim anıt ağaçlara olan ilgim çevremde bilindiği için, bana sürekli yeni ağaç adresleri geliyordu. İşte bunlardan biri de Satılmış Tınık’tan gelmişti ve daha da gelecekti. Sarıpınar Köyü Aşağı Mahallede yol üstündeki bir yamaçta muhteşem görünümlü bu çam fotoğrafı çok ilgimi çekmişti. Henüz iki kitabım yayınlanmış, üçüncü kitabım için veri toplama sürecindeydim. Hem bu çamı ve hem de bölgede olabilecek diğer anıt ağaçları keşfedebilmek için bu yöreye rehber eşliğinde yaptığım gezide, Kocaçam dışında başka çamları da inceleme fırsatı buldum. Fakat diğerleri arasında Kocaçamın ayrı bir yeri vardı.
Hemen ulaşım sorumlusu ve rehberim Selami Acar’la ile incelemeye koyulduk. Çamın kökleri tamamen açığa çıkmıştı, İlk başta erozyon olabilir diye düşünsem de, ormanlık böyle bir alanda toprak erozyonu uzak bir olasılıktı. Acaba kasten çamın dibi oyulup köklerin açığa çıkartılması olabilir miydi diye de aklımdan geçti. Çamın iki etkileyici görüntüsü vardı, biri koca cüssesi, diğeri ise neredeyse gövde kalınlığındaki kök uzantısıydı. Toprak seviyesinde boyum kadar (1.69 m) yükseklikte ve üst üste uzanan iki kalın kökün (bir çok çamda gözlediğim bu yapıya aynı zamanda kökgövde deniyor) görüntüsü muhteşemdi. Çamın diğer kısımlarını dikkate almayıp sadece dip kısmının bu görüntüsü bile bence çamın anıt olabilmesi için yeterli bir nedendir. Toprak üstündeki bu köklerin uzunluğunu 20 m olarak ölçtük, toprak içinde belki daha da uzayıp gidiyordu. Demem o ki, bu alanda yapılan anıt ağaç kriterlerine yeni bir madde daha eklenmeli, o da muhteşem kök yapısı olmalı, acaba heybetli her çamın böylesine bir kökgövde yapısı olabilir miydi?
Böylesine heybetli bir ağacın mutlaka bir hikayesi, başından geçen bir olayı olmalıydı. Nitekim, o köyden bir rehber ilginç bir hikaye anlatmıştı. Köyden yaşlı bir hayırsever, ağacın devrilmesini önlemek için alt yanındaki dalları keserek ağırlık merkezini değiştirmek istemiş. Ancak Nasrettin Hoca hesabı, bindiği dalı keserek yere düşmüş. Çam heybetli görünmekle beraber, taç kısmı olması gereken gür bir yapı göstermiyordu, yeteri kadar toprağa tutunamamanın bir sonucu olmalıydı. Dikkat çeken bir nokta da, aşağıya bakan , destek konumundaki kökün kasıtlı olarak kesilmiş olmasıydı. Demek, ağacın devrilmesi teşvik edilmiş gibi. ‘Bir an önce devrilse de odun yapsak’ diye mi düşünüldü acaba? Diğer bir olasılık da, ağacın dibinin resmen kazılarak adeta geniş bir oyuk açılmasıydı. Zira erozyonla böylesi bir durumun meydana gelmesi zor olasılık. Çamın dibi adeta bir mağara görünümünde, hayvanların sığınma yeri gibi. Dikkati çeken diğer bir nokta ise, çamı yere bağlayan yana ve yukarıya uzanan kök-gövdeler, neden aşağı yanında yoktu, muhtemelen yol geçişini engellemesin diye kesilmişti. Bu durumda çam sanki havada duruyor gibiydi.
Çamın çevresi incelendiğimde şu saptamayı yapabiliyorum. Etrafında yeni yeni çam filizleri gelişmiş. Demek ki bu alanda önceden bir temizlik veya bir gençleştirme işlemi yapılmış. Kocaçam bu alanda tek kalan bir şahit olarak bırakılmış. Zira incelediğim başka alanlarda da gençleştirilen alanlarda böyle yaşlı çamların kesilmeden bırakıldığını gözlemlemiştim.
Doğuya doğru uzanan iki kökgövde ve alt yandaki kesilmiş kökler (2016)Üçüncü kitabımda (2018 basımı) çamım özelliklerini, alınması gereken önlemleri sıralamıştım. Devrilme riskine karşı alt yanına bir payanda dikilmesini önermiştim. Ama gerçekleşmedi, 2016 yılında çektiğim fotoğraflar bir anı olarak kaldı. Üç yıl sonra, 2019 yılı kışında yoğun kar baskısı ile artık yer çekimine daha fazla dayanamamıştı. boylu boyunca uzanarak yaşama veda etmişti.
Yola devrilen gövde, birkaç parçaya ayrılıp kenara konuyor. Köylüler tarafından odun olarak kullanma girişimi, Satılmış Tınık ve benim uyarılarımla engelleniyor. Anıtsal özelliğine binaen kütükler Kaymakamlık tarafından korunma amacıyla kaymakamlık bahçesine konuyor. Aksi takdirde odun olarak çoktan parçalanmış olacaktı. Koruma altına alma süreci, bazı köylülerin tepkisine bile neden olmuştu. Kabukları soyulan kütükler, çürümekten de böylece kurtarılmış oldu. Bu arada yola devrilen tomruklardan bir kısmı odun olarak parçalanmış duyumu aldım.
Çamın geçirdiği bu olumsuz süreç beni çok etkiledi, istedim ki, madem çamı yaşatamadık, hiç olmazsa bir hatırası kalsın istedim ve o dönemde İhsangazi Orman İşletme Müdürlüğü nezdinde yaptığım başvurular sonuç vermedi. Tarafıma verilen yanıtta, bu kadar kalın bir gövdeyi düzgün olarak kesebilecek testereleri olmadığı söylendi. Motorlu testere uygun olmazmış. Böylece uzun süre kaymakamlık bahçesinde bekledi kütükler. Nihayet, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Sayın Fahri Sönmezoğlu nezdinde yaptığım girişimler etkili oldu, kendisi bizzat ilgilendi ve Kocaçamın hatırasını yaşatma süreci başlamış oldu. Tomruklardan dilimler alınıp, verniklenip değişik yerlerde sergilenmesi için bölge müdürü aracılığıyla İhsangazi İşletme Müdürü Sayın Nihat Ertürk ile diyalog kuruldu. Yaş halkalarının görünür olması için renksiz vernik kullanılması uygun görüldü. Nihat Bey de çok yakından ilgilendi. Kendisi Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi mezunu olup alanında doktora çalışması yapan ve mesleğini çok seven başarılı bir görevli. Nasıl bir süreç olacağını kendisine aktardım ve büyük bir hevesle işe koyuldu, araştırdı, buldu ve tomruklardan sergilenmek üzere dilimler almayı başardı. Dilimler alındıktan sonra üzerine yerleştirileceği metal ayaklar ve bu ayaklar üzerine konacak tanıtım levhasının özellikleri konusunda anlaştık. Kendisine levhaya yazılacak bilgileri ve çektiğim fotoğrafları gönderdim.
Tüm işlemler bittikten sonra Kocaçam, İhsangazi Orman İşletmesinde, Araç Orman İşletmesinde ve Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğünde görücüye çıkacak. Son kalan dilimi de Ankara’da sergilemeyi düşünüyoruz.
Bu süreçte Kocaçamın 2019 yılında hayata veda ettikten sonra, hatırasını yaşatma çabaların üç yıl sonunda amaca ulaştı. Artık 600 yıllık Kocaçam bir anlamda artık ölümsüz.
Bu süreçte desteklerini esirgemeyen başta Kastamonu Orman Bölge Müdürü Sayın Fahri Sönmezoğlu’na, sonraki süreçte Kocaçamı sergilenmeye hazır hale getiren İhsangazi Orman İşletme Müdür Sayın Nihat Ertürk’e ve katkısı olan diğer çalışanlara içtenlikle teşekkür ediyorum.