T.C. TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) desteğiyle Hacı Bektaş Velî Kültür Derneğinin önderliğinde, Dünya Söz Akademisi Başkanlığı ve Kırgızistan Issık Göl Kasım Tınıtanov Memleket Devlet Üniversitesi Rektörlüğü işbirliğiyle 2-3 Ekim 2018 tarihinde Çin sınırına yakın Karakol şehrinde düzenlenen bir sempozyuma katıldık. Sempozyumun ana konusu; “Türk Halklarının Türkçe İlk Yazılı Eserleri” olarak belirlenmişti. Bu ilk yazılı eserler arasında özellikle Divanü Lügati’t Türk, Atabetü’l Hakayık, Kutadgu Bilig ve Dede Korkut Destanları üzerinde duruldu. Ayrıca, Kırgız dili ve edebiyatı, halk kültürü de bildiri sunulan alt konuydu.
Bilindiği gibi 2018 yılı, UNESCO tarafından Atabetü’l Hakayık Yılı, TÜRKSOY tarafından da Cengiz Aytmatov Yılı ilan edilmiştir. TÜRKSOY, Kastamonu’yu da Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak kararlaştırıp Türk dünyasına duyurmuştu. Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan ile ev sahibi Kırgızistan’dan bilim insanı ve uzmanların katıldığı Uluslararası Sempozyumda söz konusu kararlar da dikkate alındı. 1 Ekim 2018 Pazartesi günü Karakol’a giderken yolumuz üzerindeki iki kültürel mekâna uğradık. Biri Cengiz Aytmatov’un Anıtmezarı ve müzesiydi.1916 olayları şehitleri ve 1938-39 yıllarında Sovyet rejimince öldürülen Kırgız şair, yazar ve aydınları için yaptırılan Atabek Şehitliği’ne gömülmüştü. Ayrıca, 2 Eylül 2018 tarihinde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tarafından hizmete açılan Bişkek’teki devletimizce yaptırılan Cengiz Aytmatov Kültür Merkezini de 31 Ekim 2018 Pazar günü gezdik. Mimarisi ve iç düzenlemesiyle eserleri 174 dile çevrilmiş Cengiz Aytmatov’a layık bir eser olmuş. Kırgızistan’da bir şey daha öğrendik. Kırgız yazar Aytmatov, İngiliz Shakespeare (Şekspir) ve Rus Tolstoy’dan sonra eserleri dünyada en çok okunan yazarmış. Tabii, bir Türk yazarının ilk üçte olması hepimizi gururlandırdı. Varyantlarıyla birlikte dünyanın en uzun destanı (1 milyon mısra) unvanına sahip Kırgızların Manas destanı da sık sık gündeme geldi. Destandan ezbere bölümler okuyan genç Manasçılar ekibimizi heyecanlandırdı.
Başkent Bişkek’e 1998 yılında gitmiştim son olarak. Yirmi yılda şehir baştan başa yenilenmiş ama geniş caddelere, çok sayıdaki parka, yolların kenarlarındaki geniş yaya bölgelerine, yağmur suyu kanallarına hiç dokunulmamış. Bişkek’te T.C.’nin yaptırdığı Kırgız Tarih Müzesini görünce Türkiye’de bir türlü yapamadığımız/yapmadığımız Millî Tarih Müzesi aklıma geldi. 2008 yılında 25 kişilik bir grup (benim de bulunduğum) Hipodrom alanında bu müzeyi, üç aylık bir çalışmayla planlamıştık oysa. Ancak, uygulamaya konulmadı.
Karakol’a giderken Issık Göl kenarındaki Cengiz Aytmatov ve Medeniyet Müzesini/Ruhorda gezdik. Dünyadaki belli başlı dinlerin müzesi yapılmış. Şaşırtıcı değil mi? Çolpan Ata bölgesine böyle bir turistik cazibe kazandırılmış. Katılımcılar arasında Kastamonulu üç kişiydik. Prof.Dr. Naciye Yıldız, Prof.Dr. Eyüp Akman ve bendeniz Nail Tan. Türkiye’nin önde gelen Kırgız dili ve edebiyatı uzmanlarından Naciye Hanım, Issık Gölü (Van Gölü’nün 2-3 katı büyük) görünce ayakkabılarını çıkarıp göle ayaklarını sokmaktan kendini alamadı.
Karakol’a giderken uğradığımız tarihteki Karahanlılar Devleti’nin başkenti Balasagun harabeleri ayrı bir heyecan kaynağı oldu. Kutadgu Bilig eserinin yazarı Yusuf Has Hacip (1020-1070) bu şehirde doğmuştu. Şehrin mescidinin minaresinden 46 metrelik bir bölüm ayakta kalmış. Mezarlığındaki balballar büyüleyici.
Karakol’daki Devlet Üniversitesinin Rektörü Prof.Dr. Kurmanbek Abdıldayev birkaç öğretim üyesiyle Kastamonu’ya gelip Üniversitemizin bu yıl düzenlediği bir sempozyuma katılmış. Bize, yani Kastamonulu katılımcılara özel ilgi gösterdi. İdare ettiğim Değerlendirme Oturumunda da Kastamonu’dan söz etmeyi unutmadım.
Sempozyumun açılış töreninde 10 kişiye (5’i yabancı) Manas’ın Mirasçıları Türk Dünyası Kültürüne Hizmet Ödülü verildi. Türkiye’den ödül verilenlerden biri Prof.Dr. Naciye Yıldız, diğeri de bendim. Bize ödülle beraber Çapan yani kaftan da giydirildi.
Sempozyum ve ödüllerden ikinci yazımızda ayrıntılı bir şekilde söz edeceğiz.