CHP Parti Meclisi Üyesi, Karadeniz Masası Koordinatörü ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe görüşmelerinde Türkiye ve Kastamonu’da kira ve konut fiyatlarındaki artışı gündeme getirdi.
Yarısının 2 yıl sonunda tamamlanacağı açıklanan 500 bin Sosyal Konut Projesi’nin kira ile konut fiyatlarındaki artışı durdurduğunu söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’u “bu zehirli bir propagandadan başka bir şey değil” ifadeleriyle eleştiren Milletvekili Hasan Baltacı, Kira ve konut fiyatlarının 3’e 5’e katlandığını, zaten yükseleceği kadar yükseldiğini dile getirdi.
Milletvekili Hasan Baltacı, Meclis’te yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığının komisyonda bütçe sunumunu dinleyenler şu cümleleri duydular… Sayın Bakan, ‘Açıkladığımız sosyal konut projesi kira artışlarını durdurdu’ dedi. Hepimizin gözünün içine bakarak. İddia bu. Akıllara zarar. Oysa her yıl en az 500-600 bin yeni konut ihtiyacı olan bir ülkede iki sene sonra, beş sene sonra bitecek 500 bin konut projesinin bugünkü kira fiyatlarını durdurduğunu iddia etmek zehirli bir propagandadan başka bir şey değildir. Zaten AK Parti de zehirli bir propaganda makinesinden başka bir şey değildir.
Hâlbuki kiralar zaten yükseleceği kadar yükseldi; 3’e katlandı, 5’e katlandı. Geçen sene 2 bin lira olan kira, bu sene 10 bin lirayı buldu. Şu anda İstanbul’un sadece 2 ilçesinde kiralar asgari ücretin altında. Artık evler değil, odalar kiraya veriliyor; İstanbul’un bazı ilçelerinde penceresi bile olmayan hapishane hücresi gibi odalara asgari ücret kadar kira isteniyor. Kirasını ödeyemeyip anne babasının evine taşınanlar var, ev sahibiyle davalık olan yüzlerce kiracı var, hatta çıkan kavgalarda hayatını kaybedenler bile var. Bazı illerde kiraların yüksekliğinden dolayı başka illere tayin isteyen memurlar var. Milletin hanesinde en az bir kişi sadece ev kirasını ödemek için çalışıyor. 2010 yılında asgari ücretin yüzde 27’si kira harcamasına ayrılırken bugün asgari ücretin neredeyse yüzde 100’ü kiraya gidiyor, evin geçimi hariç.
2010 yılında Kastamonu’da 3+1 sıfır daire o gün 118 asgari ücret karşılığında alınabiliyorken bugün 12 yıllık aynı daire 236 asgari ücrete ancak alınabiliyor; tam 2 katı. Şimdi, geriye dönüp sosyal konut projesine yapılan 8 milyon başvuruya baktığımızda, bugüne kadar TOKİ’nin ürettiğini iddia ettiği 1 milyon 170 bin konutun Türkiye’deki konut sorununu çözmediğini görüyoruz. Zaten iddia edilen 1 milyon 170 bin, ama teslim edilen 506 bin ve zaten 20 yılda üretilen toplu konut sayısı Türkiye’deki toplam konut stokunun sadece yüzde 2’si kadar. Dolayısıyla 8 milyon başvuru da neredeyse konut ihtiyacı olan hane sayısı kadar. 2011 yılında bu ülkede yaşayan her 100 kişiden 22’si kiracıydı, şimdi bu ülkede yaşayan her 100 kişiden 27’si kiracı; bu da neredeyse 8 milyon hane yapıyor. Daha kredi taksitlerini ödeyemediği için evine el konulan, bir nevi bankaların kiracısı durumuna düşen on binlerce haneyi saymıyorum bile.
“YOKSULLARIN PENCERESİNDEN GÖRÜNEN TÜRKİYE FARKLI”
“Şimdi sorun şu: AK Parti çarşıda anlatamadığı; AK Parti pazarda işçinin, esnafın, emeklinin, ücretlinin, öğrencinin karşısına çıkıp anlatamadığı masalı geliyor burada bize anlatıyor, yerseniz! Sarayın penceresinden bakanların gördüğü Türkiye ile yoksullukla, yoklukla, işsizlikle mücadele eden hanelerden bakanların gördüğü Türkiye aynı değil. Siz sarayın harikalar diyarındasınız; biz sokağın, milletin, hakikatin diyarındayız. Milletin hanesinde yokluk var, yoksulluk var; sizin hanedanınızda lüks var, şatafat var, israf var, yolsuzluk var.
Hâl böyleyken şimdi Sayın Bakan sosyal konut projesinin fiyatlarını yüksek bulanlara diyor ki: ‘Biraz dişinizi sıkın. Biraz eşinizden, biraz dostunuzdan borç alarak, biraz da ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilirsiniz.’ Sayın Bakan, borç alacak ne eş kaldı ne dost kaldı ne akraba kaldı… Kredi çekecek banka bile kalmadı çünkü artık kamu bankaları arkasında iktidarın referansı olmayan hiç kimseye kredi vermiyor. Özel bankalarda sizin düşürdüğünüzü iddia ettiğiniz faiz oranında zaten kredi yok. Sonuç şimdiden tam bir fiyasko.
“HALKIN EMEĞİ HALKIN EVİ OLACAK”
“Ama çok değil, az kaldı; Türkiye bu zehirli dilden de bu iktidardan da kurtulacak. Biz barınma meselesini temel bir insan hakkı olarak görüyoruz. Sosyal konut meselesi bizim için bir seçim yatırımı olmadı, olmayacak. Hiç kimse endişe etmesin; cumhuriyetin 2’nci yüzyılında herkes ama herkes güvenle oturabileceği, huzurla oturabileceği, dirlik içinde oturabileceği, hayatını ipotek vermediği konutlara sahip olacak. Ev sahibi olmak bir ayrıcalık olmayacak. Türkiye’de sosyal konut hamlesi bizim yeniden inşa edeceğimiz sosyal devlet anlayışıyla başarıya ulaşacak. Halkın emeği kur korumalı mevduata, faiz lobilerine, yandaşlara gitmeyecek; halkın emeği halkın evi olacak.”