Bu çağda seyyah olmak ne zordur değil mi?
Hani taa antik çağlardan 1900’lü yılların başına gelene dek kah karadan kah denizden yapılan zorlu yolculuklarla dünyayı tanımanın, halklarla kaynaşmanın serüvenidir seyyah olmak. Ya azgın dalgalarla boğuşursunuz dilini bilmediğiniz coğrafyalarda ya da bir katır sırtında eşkıyaya kaptırırsınız varı yoğu. Her türlü zorluğa rağmen de meraktır insanı bilmediği topraklara süren, öğrenmek iç güdüsüdür ve gördüklerini yazıp aktarabilmektir seyyah olmak.
Ama bugün ne zordur değil mi seyyah olmak.
Ulaşımın kolaylığı, her yere gidebilme özgürlüğü, bilginin yoğunluğu, bilinmeyenin neredeyse kalmamışlığı ve özellikle de ayak basılmamış yer kalmaması…
İşte bu nedenlerle her yola çıkan seyyah mıdır diye sormalı. Ama bu şartlara rağmen yüreğinde bir yenilik, dimağında bir amaç taşıyarak ve bir de hani öyle herkesten farklı bir şekilde yola çıkanlara seyyah denilebilmeli.
***
İşte bizim çağın da bir seyyahı var. İnebolu’dan Mustafa Yaşar (1951).
Ama Mustafa Bey’in seyyahlık önce ve belki de daha önemli olan meziyeti tekne ustası olmak gibi nadide bir özelliği de var. Ancak öyle böyle bir ustalık değil onunkisi. Hem Karadeniz’e hem de İnebolu’ya gönül vermişliğinden kaynaklı olarak geleneksel tekne yapımcılığının ustası O.
Belki yolunuz düştüğünde İnebolu Limanında görmüşsünüzdür. Orada, diğer teknelere benzemeyen ve Karadeniz’in koyu dalgaları arasında güçlü ve parıldayarak bir duran bir tekneyi görmüşsünüzdür. ,
İsmi Şevval…
Farsça, “Kasım” anlamına geliyor ve çoğu kez de sonbahar anlamında kullanılıyor. Bir diğer anlamı da Hicri Takvime göre 10’uncu ayın ismi ki, Ramazan ayından sonra gelip, ilk üç günü bayram olarak kutlanıyor. İşte bu yüzden Şevval, bana göre hazandan çok, Bahr-i Kara’nın üstündeki bir bayram coşkusu kadar ışıltılı bir tekne.
Diğerlerine benzemeyen dedim. Çünkü Şevval, neredeyse 2 bin yıldır Karadeniz’de ve özellikle de İnebolu’da yapıldığı bilinen ancak son yıllarda kullanılmayan ve yapılmayan geleneksel İnebolu Çektirmesi tipinde bir teknedir. Hani, şu Milli Mücadele’de limansız İnebolu’da, çılgın Karadeniz dalgaları arasında onca yükü, cephaneyi, insanı bir tanecik bile hasar, hata olmadan kıyı çıkaran çektirmelerden. Hani, İnebolu’nun o meşhur yumurtaları ile elmalarını onca yere götüren çektirmelerden…
Ki yapımcısı Mustafa Bey tarafından yine geleneksel yöntemlerle üretildi Şevval. Meşe ve Kestane kerestelerinin yığma tekniğiyle yapılamasıyla ortaya çıktı. Ancak Mustafa Bey yeni bir eklemeyle kernamesi (yandan görünüşü) ve armasını (direk ve yelken donanımı) 1930’ların stilinde Latin Yelken Sisteminde yaptı. İçinde ise 3 yatak odası, bir salon ve bir de mutfağı var Şevvalin.
14 metre boyunda, 4.5 metre genişliğinde ve 2.75 yüksekliğindeki (omurga üstünden tabi ki) Şevval’in yapımına 2005 yılında başlandı ve 2007 ye kadar arlıklarla ama sonrasında kesintisiz bir çalışma ile 2010 yılında bitirilerek denize indirildi. Şimdi ise İnebolu’nun o siyah beyaz fotoğraflarında gördüğümüz heybetli çektirmeler gibi İnebolu’nun Limanını süslüyor Şevval.
***
Şevval’in yapımcısı ve kaptanı Mustafa Bey PTT’den emekli bir memur. Baba tarafından Kafkasya göçmeni. İlk olarak Rize’ye daha sonra da İnebolu’ya yerleşmişler. Doğal olarak kendinsin de denizle serüveni çocukluk yıllarında başlamış. Memurluktan emekli olunca Mustafa Bey belki de çocukluk yıllarından bu yana büyüttüğü hayalleri gerçekleştirme fırsatı bulmuş ve yaşadığımız çağın seyyahlarından biri olmuş.
Mustafa Bey’in seyyahlığına gelince…
Mustafa Bey, Şevval’i yapınca bana çok önemli bir amaç için Anadolu kıyılarını dolaşma kararı almış. Bu amaç ki İnebolu Çektirmesi’nin tüm kıyılarda tanıtabilmek… 2011 yılında çalışmalara başlanmış bu amacı gerçekleştirebilmek için seyahat hazırlıklarına. Rota, lojistik, imkânlar derken 2011 sonbaharında Sinop’a kadar bir deneme seferi yapılmış. Daha sonra ise 17 Eylül’de başlayıp 8 Ekim’de son bulacak İnebolu’dan Balıkesir-Küçükkuyu’ya kadar sürecek seyahat gerçekleştirilmiş.
Kurucaşile, Ereğli, Kefken, Poyrazköy, Yeşilköy, Gelibolu, Küçükkuyu, dönüşte Bozcada, Gelibolu, Silivri, Şile, Amasra kıyıları Şevvali, İnebolu’nun çektirmesini görebildi.
Gündüzü seyir gecesi demir atmalı bu yolculukta kaptan ve seyyah Mustafa Bey 1000 deniz mili yol kat etti. Asıl amaç güney kıyılarına kadar ulaşmaktı ama maalesef yeterli sponsor ve destek bulamadığından Balıkesir’den geri dönüldü…
***
Tarihsel bir tekne yine geleneksel yöntemlerle yapılıp Karadeniz’in kıyılarında seyrüsefer yapabildiği için bir seyyah güncesi bana göre. Ve, çocukluk hayallerinin gerçeği bulmasıyla hayata azim gösteren seyyah bana göre Mustafa Kaptan.
Ve diyebilirim ki tarihin her çağında olduğu gibi, bizim çağımızın seyyahı Mustafa Kaptan gibi hala denizci kahramanlar yaratıyor İnebolu…
(*) 2012’de kaleme alındı
MURAT KARASALİHOĞLU