AK Parti Kastamonu Merkez İlçe Başkanlığı tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu.
Adliye önünde açıklamada bulunan AK Parti Merkez İlçe Başkanı Ahmet Namlı, “Sayın Cumhurbaşkanımızın diktatörlükle itham edilmesinin ne kadar yersiz olduğu izahtan varestedir. Bu ifade sadece Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük bir saldırı ve hakaret değil, verdikleri oylarla onu bu makama layık gören bizlere ve milyonlarca vatandaşa da yapılmış açık bir hakarettir” dedi.
CENGİZ MUHZİROĞLU
AK Parti teşkilatlarının, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik Türkiye genelinde başlattığı suç duyusu başvuruları Kastamonu’yla sürdü.
Kastamonu Merkez İlçe Başkanlığı tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle dün Cumhuriyet başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
AK Parti Merkez İlçe Başkanı Ahmet Namlı, yönetim kurulu üyeleri, İGM Başkanı Mehmet Kayıkcı ve bir grup partili, CHP’nin 35. Olağan Kurultayı ve CHP Grup Toplantısında AK Parti Kurucu Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren ifadeler kullandığı gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Kastamonu Adliyesi’ne suç duyurusunda bulundu. AK Parti Merkez İlçe Başkanı Ahmet Namlı, Adliye önünde yaptığı açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın diktatörlükle itham edilmesinin ne kadar yersiz olduğu izahtan varestedir. Bu ifade sadece Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük bir saldırı ve hakaret değil, verdikleri oylarla onu bu makama layık gören bizlere ve milyonlarca vatandaşa da yapılmış açık bir hakarettir” dedi.
Ahmet Namlı yaptığı basın açıklamasında, Adliye’ye verdikleri suç duyusu dilekçesinde yer alan iddialarını şöyle aktardı:
“91 yıllık Cumhuriyet tarihimizde hatta 2000 yıllık Türk tarihinde ilk kez devletin başındaki isim milletimizin sandık başına gidip, tercih yapmasıyla yani doğrudan doğruya vatandaşların kendi tercihiyle belirlenmiştir. Yargı denetiminde gerçekleştirilen gizli oy-açık tasnif ilkelerinin benimsendiği demokratik bir seçim sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin halk tarafından yüzde 52 oyla doğrudan seçilen ilk Cumhurbaşkanı sıfatına sahip olan ve temel ve hak hürriyetler ile demokrasimizin gelişmesi doğrultusunda sayısız reformların mimarı olan, milyonlarca kişi tarafından sevilen Sayın Cumhurbaşkanımızın diktatörlükle itham edilmesinin ne kadar yersiz olduğu izahtan varestedir. Bu ifade sadece Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük bir saldırı ve hakaret değil, verdikleri oylarla onu bu makama layık gören bizlere ve milyonlarca vatandaşa da yapılmış açık bir hakarettir.
Demokrasinin hakim olduğu toplumlarda, halkın iradesini yönetime yansıtmanın en temel ve etkili aracı seçimlerdir. Seçimler, gelişmiş demokrasilerde halkın yönetime katılmasının uygulanabilir en doğrudan aracıdır. Şüphelinin, demokratik yöntemlerle, anayasada gösterilen usule uygun olarak gerçekleştirilmiş bir seçim sonucunda %52 oy olarak doğrudan seçilen Cumhurbaşkanı için; ilkel ve demokratik bilincin gelişmediği toplumlarda, ülkedeki ekonomik ve askeri gücü kontrol eden şahısların veya grupların, halk üzerinde baskı kurarak, şiddet uygulayarak kontrolü ellerinde tuttukları rejimler için kullanılan “Diktatör” nitelendirmesinde bulunması, şüphelinin demokrasiye ve halkın iradesine en ufak saygısının dahi olmadığının açık bir göstergesidir. Şüpheli şahsın, aynı zamanda temsil kabiliyeti bakımından ülkedeki en büyük ikinci partinin ve Ana Muhalefet Partisinin lideri olması, durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne sermektedir.
Şikayet olunanın yönelttiği ifadeler, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, en temel anayasal hakkım olan seçme özgürlüğümü kullanarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermiş bir vatandaş olarak, tarafıma da yöneltildiği bir gerçektir. Şikâyet olunanın bu isnat ve ithamları Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, onu seven ve ona oy veren biz vatandaşlara yönelik ağır birer hakarettir. Bu sebeple şüpheliden şikayetçiyim.
Herhangi bir kişi için dahi ileri sürülemeyecek bu sözlerin toplumun göz önünde bulunan, varlığını, gücünü, etkinliğini ve yetkisini halktan alan bir Cumhurbaşkanı için ifade edilmesi düşünce açıklaması ve eleştiri olarak kabul edilemez.
Şikâyet olunan Anayasa, Türk Ceza Kanunu ve uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan, kişinin maddi ve manevi değerlerinden oluşan toplum nezdindeki şeref ve haysiyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın saygınlığını korumaya yönelik TCK’nın 299’uncu maddesinde hükmünü bulan “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu işlemiş olmakla suç sübut bulmuştur.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu re’sen soruşturulan bir suç olmakla beraber şüphelinin açıklamaları nedeniyle şüpheli hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı soruşturma başlatılması için Başsavcılığınıza ihbarda bulunuyorum.”