Liselerimizde şiddet bitmiyor, öğrencinin öğretmene fiziki saldırısının ve öğrencinin öğrenciye karşı işlediği cinayet zincirinin son halkası öğrencinin öğrenci tarafından bıçaklanarak yaralanması oldu, film gibi seyrediyoruz, acep sırada ne var?..
Liselerde sigara, alkol, uyuşturucu gündemini geride bırakan “silahlı saldırı” sorunumuz var artık.
Ardı ardına…
Kasım ayının son 10 gününde evvela bir lise öğrencisi öğretmeni darp etti, ardından bir lise öğrencisi okul kapısında aynı lisenin öğrencisini silahla öldürdü, Ocak ayının ilk 10 günü dolmadan lise öğrencisi lise öğrencisini bıçakla yaraladı.
Çengeller ile Olukbaşı arasındaki el kadar alanda oldu tüm bu olup bitenler…
Çayboyu’nda.
10 gün olmadı fakir yazalı, spor salonundaki müsabakadan çıkan kızlı erkekli liseli grubun hemen hepsinin Çayboyu’nda sigara üfüre üfere yürüdüğünü…
Spor salonunda işlendi lise öğrencisinin lise öğrencisini bıçaklama yaralama hadisesi ne hazindir ki.
Öğretmenler öğrencilerin kendilerine yönelik şiddet uygulamasından korktuklarını bizzat ifade ediyorlar…
Korku salmış erkek ve kız öğrencileri okulda “yok sayarak” korkunun içinden sıyrılmaya çalıştıklarını söyleyen öğretmenler var. Söz konusu öğrenciler formasız okula gelip, istediklerinde derse girip çıkma özgürlüğüne sahipmişler. Liselerimiz bu halde inanmazsınız.
Filmlerdeki “Harlem liseleri” misali…
Öğrencilerin şiddeti karşısında sus pus okul idareleri.
Suç dosyası kabarık öğrenciler karşısında hiçbir çözüm üretemeyen maarif sistemi ile karşı karşıyayız…
Eğer sorunları halının altına süpürme gayreti içinde olmasaydı kamu, en azından bu 3 vahim olay yaşanmayacaktı.
Bu kadar şiddet olayı yaşandı…
Tüm idareciler koltuklarında oturuyor dikkat edin.
Yüz kızarması var mı bilmiyoruz…
Kamuoyundan özür dilemek yok ama.
Vatandaş olarak şikayetçiyim maarif sisteminden…
Veli olarak güvenmiyorum idarecilere ve endişe ediyorum.
Suçlu, öğrenciler değil…
Bir uçtan diğer uca maarif sistemi.
- ••
Not 1: H
ayvansever vatandaşların kucak kucak mama ile sokak kedilerinin ve köpeklerinin yanlarında olmaları son derece sevindirici…
İyilik seferberliği adeta.
İnsanın bozduğu doğa şartları nedeniyle kış aylarını zor geçiren sadece kedi ve köpekler değil ama…
Kuşlar da var misal.
Bir kuş açlıktan ölüyorsa…
Vebali tüm insanlığın.
Kış aylarında kuşları açlıktan korumak için kuru ağaç dallarına elma takılıyor, kuş elmayı gagalayarak doyuyor, örneği var diğer şehirlerde…
Çayboyu’nda yapraklarından soyunmuş ağaçlara gözüm takıldı, her biri kuş acil besin yardım ünitesi olabilir bir bakıma.
(Gerçi Çayboyu’nda kuş istemiyoruz…
İnsanların üzerlerini, kaldırımları kirletiyorlar.)
Ekmek de asılabilir dallara…
Akıl akıl üstün.
Yerlere yem atıp kuşların kimliğini bozmayalım…
Doğal yaşamlarına uygun besin takviyelerinde bulunalım.
Not 2:
Nasrullah Meydanı’nda yerlere yem atarak kuşları başına toplamanın ortadan kaldırılacağına dair belediyenin bir çalışması vardı…
Ne oldu?
Kuşların kimliği ile oynanan bu mevzuya bir hayvansever sesini çıkarmadı, çıkarmıyor, çıkarmayacak belli ki?…
Bu nasıl hayvan sevgisi?
Hayvanların onuru ile oynamayalım…
Yakışmıyor insanlığa.