Ülkemizin 2019 yılı kestane üretim liginde 5’inci sıradaydık, yelkenlerimizi azcık rüzgarla doldurmamız halinde 3’üncü sıraya çıkmamız içten bile değil, sahilimizde dağ taş kestane…
Yeter ki meyledelim.
(Kış mevsiminin gelmesiyle sahneye çıktı…
Çarşı pazar kestane.)
Kestane üretiminde dünya lideri “Çin”…
Ülkemiz ise Bolivya’nın ardından 3’üncü sırada.
Türk kestanesi İtalya başta olmak üzere yurtdışı piyasada aranan bir ürün, 30’un üstünde ülkeye ihraç ediliyor, toplam ihracat içinde payı yüksek olmasa da döviz mi döviz…
Her yıl artırılması hedefleniyor.
Kastamonu ülkemizin kestane depolarından biri, komşuları Bartın ve Sinop ile birlikte Karadeniz sahilimiz kestane yuvası, kaliteli mi kaliteli…
23 bin küsur hektar kestane ağacı varlığına sahip Kastamonu, bunun yaklaşık 4 bin hektarı “saf” kestane ormanı, İnebolu “lider, 2019 yılı üretimimiz“3 bin 125 ton”.
Kastamonu’ya ilişkin “Kestane Eylem Planı” Orman Bölge Müdürlüğü tarafından elde hazır, kestaneden endüstriyel ürün üretilmesine ilişkin KUZKA tarafından hazırlanan “Kastamonu İli Kestane İşleme Tesisi Ön Fizibilite Raporu” da emre amade…
“Kestane üretiminin sürekliliği nasıl sağlanır ve katmadeğeri nasıl yükseltilir?” sorusunun cevapları kamu tarafından verilmiş.
Kamu görevini yapmış…
Görev özel sektörde.
Kastamonu’nun dağı taşı “altın”…
İşlemeye bakıyor sadece.
Not: Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, yeni başlayan öğretim yılında üniversite öğrenci kontenjanlarındaki doluluk durumunu açıkladı…
“Yüzde 86”.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçe sunumunda önceki gün ifade etti YÖK Başkanı bu “acı gerçeği”…
2 “ek yerleştirme” olanağı sunulmasına karşın üniversitelerde toplam öğrenci kontenjanının yüzde 14’ü boş kaldı diğer bir deyişle.
Bu öğretim yılı için toplam kontenjan “1 milyon” yeni öğrenci dolayında idi…
140 bin “eksi” yazdı.
“Boş” kalan kontenjan çizgisinin metropollerden taşraya doğru yükselen bir seyir izlediğini tahmin etmek zor olmasa gerek…
81 ildeki üniversitelerin “boş kalan kontenjan” oranlarında “uçurum” olması da bir ayrı handikap olsa gerek.
İstanbul ayrı dert…
Hakkari ayrı.
Kontenjanın bu kadar boş kalmasının elbette farklı ve birbirinden bağımsız sebepleri vardır…
Ülkemizin “genel” bir sorunu bu ama.
Her üniversitenin mevcut tablo üzerinde düşünmesi ve acil aksiyon alması elzem…
Asansör halatının koptuğu aşikar.
Ekonomik gelişim ve sosyal kalkınma namına yükseköğretimden medet uman illerin daha bir derinden düşünmesi lazım…
Acil dönüşüm şart.
MUSTAFA AFACAN