Türkiye Kent Konseyleri Birliği’nin “Deprem için Farkındalık” programı kapsamında, ülkemizdeki tüm kent konseyleri “Dayanışma Depremden Güçlüdür” temasıyla toplandı.
Belediyelerin ve sivil toplum örgütlerinin ortak çağrısında, “Şehir ve yapılaşma bilimin ışığında olmalı” görüşüne yer verildi.
Ankara Kent Konseyi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen, 101 kent konseyinin yönetici ve yönetim kurulu üyelerinin bir araya geldiği toplantıda deprem ve afetlere nasıl hazırlanılması gerektiği tartışıldı.
Toplantıda deprem ve afetler kentsel, toplumsal, sosyolojik ve psikolojik yönleriyle ele alındı.
Açılış oturumunda konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, deprem bölgesinde çok çeşitli hizmetler verdiklerini ancak aslında kamunun ana görevinin afete hazırlanıp, insanlara zarar vermesini önlemek olduğunu söyledi.
“Rant uğruna, para hırsı uğruna maalesef önce imar veriyoruz çok katlı binalar yapıyoruz sonra yıkılınca da niye yıkıldı diyoruz” diyen Mansur Yavaş, bilim ışığında ortak akılla şehir ve yapıların oluşturulması gerektiğini ancak bunun yetenekli yöneticilerle mümkün olabileceğine işaret ederek, “Depremde gördüğüm -hiçbir kamu kuruluşunu incitmek istemem ama- liyakatin olmadığını gördük. Sonra kendiliğinden sivil toplum ortaya çıktı. Şu anda Türkiye’de en dinamik kuruluşlar büyükşehir belediyeleri ve belediyeler. Liyakat sahibi yöneticilerimiz de var onlarla iş birliği yaparak depremin ilk gününden beri deprem bölgelerinin tamamında bir şekilde çalıştık” dedi.
Lütfü Savaş: Fay haritası değişiyor
Toplantının açılış oturumuna çevrimiçi katılarak bir konuşma yapan Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da il genelindeki enkazın yarısından azının kaldırılabildiğini, çalışmanın sürdüğünü ancak il genelinde insani ihtiyaçların sürdüğünü kaydetti. Evlerde yemek yapılamadığı için beslenme ihtiyacının da devam ettiğini vurgulayan Savaş, bu konudaki desteğin sürmesini istedi.
Lütfü Savaş, yeniden yerleşim ve kentleşme konusunda kendilerinin de bilim insanlarıyla çalıştıklarını hatırlatarak dikkat çekici bir uyarıda bulundu. Savaş, “Fay hatları belli ama bakıyoruz fay hatları sürekli yer değiştiriyor. Neden değiştiriyor bilmiyoruz. Bilim insanlarımız eski ve yeni haritaları incelemeli. Kireç taşı olan, kayalık olan yerlerden geçmeye başladı fay hatları. Global düzeyde bize ne yapılmaya çalışılıyor bilmiyoruz. Bilim insanlarımız eski ve yeni haritaları incelemeli” dedi.
Halil İbrahim Yılmaz: Bilim ve sanatla hayatta kalabiliriz
İlk oturum öncesi Kent Konseyleri Birliği’nin dönem başkanlığını Ardahan Başkanı Burak Taştan’dan devralan Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, şehirleşmede bilim ve sanatın buluşması gerektiğini belirterek, “Ancak bilim ve sanata kulak verdiğimizde yaşayabiliriz. Pay hatlarından kurtulacağız, rant uygulamalarını terk edeceğiz” dedi. Yılmaz, “Hiçbir dayanışma kaybettiğimiz canları geri getirmeyecek. Bu nedenle tedbir depremden güçlüdür diyelim. İyiliklerin hepsini buluşturmaktan başka çaremiz yok. Tedbir alacağız, tedbirli olmak korkaklık değildir” sözleriyle konuşmasını tamamladı
Zeydan Karalar: Sorumlu belli değil
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da konuşmasında, imar konusunda, ilçe, il, büyükşehir belediyeleri ve merkezi idarenin hiçbirinin sorumluluğu kabul etmediğini hatırlatarak, “Bu konuda daha kesin adres gösteren düzenleme yapılmalı. İnşaatın belirli aşamalarında kontrol sağlanmalı” dedi. Karalar, deprem sonrasında yürütülen her türlü faaliyet için, sivil toplum, belediye, askeri yeteneklerin koordinasyonunun gerektiğini ancak buna izin verilmediğini vurguladı.
Karayalçın ve Tuna’dan şehirleşme uyarısı
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın da Türkiye’de ilk kentsel dönüşümün Portakal Çiçeği ve Dikmen vadilerinde Ankara’da yapıldığını hatırlatarak, “Kentsel dönüşüm kesinlikle imar fazlası yaratarak değil, proje finansmanı ile yapılmalı. İmar fazlası olursa İstanbul’da Fikirtepe’de görülen sorun ortaya çıkar” uyarısında bulundu. Mustafa Tuna da Ankara’da kendi döneminde de önerilen yerleşim için uygun olmayan nazım planlarının bulunduğunu vurguladı.
Kırgınız ama ayakta kalacağız
Depremde 7 üyesini kaybeden dünyaca ünlü Hatay Medeniyetler Korosu şefi Yılmaz Özfırat da etkinlikte duygusal bir konuşma yaptı. “Dünyada konser vermiş bir koronun üyesi olarak, kendimizi yangında ilk kurtarılacaklar gibi bir sınıfta görüyorduk” diyen Özfırat, 8 saat enkazın altında kaldığını ve depremin ilk 3 gününde yardım alamadıklarını söyledi.
“Çok kırgınım” diyen Özfırat “Üzerimdeki kıyafetin hiçbiri benim değil. Kronik tansiyon hastası olarak eczaneden ilaç çalmak zorunda kaldım. Depremde enkazdan çıktıktan sonra arkadaşlara ‘yaşadığımı hissetmek istiyorum’ dedim, etrafıma bakınca yaşadığımdan utandım. Ancak o kadim toprakları ayağa kaldırmak zorundayız, kimseye vermeyeceğiz” dedi.
Özfırat, Hatay Medeniyetler Korosu’nun 30 Nisan’da İstanbul’da 50 sanatçıyla birlikte büyük bir konser vereceğini, ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi katkısıyla da konser yapılacağını duyurdu. Oturumda, koro üyesi Meltem Bingöl Altunay da Yunus Emre’nin Bülbül Kasidesini seslendirdi. Açılış oturumunda, Eski Futbolcu ve Hatay Futbol takımının teknik direktörü Volkan Demirel ile Ankara’daki bazı uluslararası organizasyon ve ülke diplomatlarının video mesajları yayınlandı.
En büyük istişare kurumu: TÜRKİYE KENT KONSEYLERİ BİRLİĞİ
Kent Konseyleri, Belediye Kanunu ve Kent Konseyleri Yönetmeliği’ne dayanarak kurulan ve kent yaşamında kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, katılım ve yönetişim ilkelerini hayata geçirmek üzere kurulan ortak aklın ve uzmanlaşmanın esas olduğu yapılardır. İlgili düzenlemenin yapıldığı 2004 yılından bu yana Türkiye genelinde kurulan yaklaşık 400 kent konseyi farklı illerde faaliyet yürütüyor.
Türkiye Kent Konseyleri Birliği (TKKB) ise 2010 yılında tüm siyasi renklerin katılımıyla bir birliktelik ağı olarak kurulmuş ve bugün 110 üyesiyle tüm şehirleri kapsayan bir kuruluş hâline gelmiştir. TKKB, ortak aklı harekete geçirerek Türkiye’nin yerel yönetimleri açısından en büyük istişare kurumu niteliğindedir.