Uzm. Dr. Osman Kocabıyık’tan uyarı:
“Her 20 kişiden birinde ölümcül olabiliyor!”
Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, kenelerden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına dikkat çekerek, “Hastalık; halsizlik, yüksek ateş, kırgınlık gibi genel enfeksiyon belirtileriyle başlayıp ileri dönemlerde tüm vücutta ve iç organ kanamalarıyla seyreden ciddi bir hastalığa dönüşüyor. Keneyi hafife almayın, tedbiri elden bırakmayın. Çünkü hastalık yaklaşık her 20 kişiden birinde ölümcül olabiliyor” dedi.
Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, havaların ısınmasıyla birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan kene vakalarının il genelinde görülmeye başladığını ve vatandaşları keneye karşı dikkat etmeleri konusunda uyardı ve bilgilendirmede bulundu.
“HER 20 KİŞİDEN BİRİNİ ÖLDÜRÜYOR!”
Kocabıyık, “Keneler daha çok ülkemizde İç Anadolu Bölgesi’nin kuzey kesiminde, Orta Karadeniz Bölgesinde ve Doğu Anadolu’nun kuzey kesiminde görülüyor. Kastamonu’da, hastalığın görüldüğü endemik bölgedir. Her yıl ilkbahar, yaz ve sonbahar ayları içerisinde kenelerin yoğun olarak bulunduğu mevsimde hastalık karşımıza çıkıyor. Korunma ve erken tanı çok önemli. Hastalık klinik ve subklinik olarak; halsizlik, yüksek ateş, kırgınlık gibi genel enfeksiyon belirtileriyle başlayıp ileri dönemlerde tüm vücutta ve iç organ kanamalarıyla seyreden ciddi bir hastalığa dönüşüyor. Yaklaşık her 20 kişiden birinde ölümcül olan hastalığın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte destek tedavisi dediğimiz eksilen kan ürünleri yerine konmakta ve organ yetmezliği bulgularına yönelik ek tedaviler yapılmaktadır. Hastalığa yakalananlara destek amacıyla kan ve kan ürünleri kullanıldığından hastalığın tedavisinde kan bağışının önemini de vurgulamak istiyorum” dedi.
“RİSKLİ ALANLARDAN DÖNDÜKTEN
SONRA MUTLAKA KONTROL EDİN
Keneden korunma yöntemlerinin önemli olduğuna değinen Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, “Bağ, bahçe, tarla, orman, piknik alanları gibi riskli alanlara giderken açık renkli ve kapalı kıyafetler giyilmeli, pantolon paçaları çorap içine sokulmalıdır. Riskli alanlardan döndükten sonra kene olup olmadığını görmek için vücudunuzun ve elbisenizin her yerine dikkatlice bakılmalı, vücudunuzu özellikle diz arkası, koltuk altları, kulak arkası, ense, saç dipleri ve kasıklar dahil kendiniz veya bir başkası tarafınca kontrol edilmelidir” ifadelerini kullandı.
“KENEYE ÇIPLAK EL İLE DOKUNMAYIN”
Kene çıkarmanın profesyonellik gerektirmediğini belirten Dr. Osman Kocabıyık, “Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır. Keneye çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, cımbız, eldiven gibi) çıkarılmalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi yağlı maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Hastalığa yakalanan 4 kişiden birinde kene tutma öyküsü olmamakla birlikte hayvanların üzerindeki keneye, hayvanların kan ve idrarına çıplak elle dokunma öyküsü mevcut. Bu nedenle hayvancılık ile uğraşanların hayvanların üzerindeki keneleri çıplak elle patlatma, ezme tarzında temizlik yapmaması önemlidir. Son olarak da; Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler. Keneyi hafife almayın tedbiri elden bırakmayın” uyarısında bulundu.